CAKARTA
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül çok sayıda işadamıyla birlikte Cakarta’ya adeta çıkarma yaptı.
Yaklaşık 12 saatlik yolculuğun ardından Endonezya’nın başkenti Cakarta’ya ulaştık.
Yolculuk esnasında uçakta işadamlarının bulunduğu bölüme gelen Gül, Anadolu’nun dört bir tarafından seyahate iştirak eden yüzlerce işadamıyla tek tek tokalaştı, hal ve hatırlarını sordu, öneri ve sorunlarını dinledi.
İçimden “İşte devlet bu” diye değerlendirdiğim o tablo gerçekten görmeye değerdi.
Devletin en tepe noktasındaki bir isim olan Cumhurbaşkanı, devletin büyüklüğünü de, merhamet ve şefkatini de devlet adamında bulunması gereken o hasletleri tüm boyutlarıyla sergiledi.
İşadamları devletin sıcaklığı ve büyüklüğünü yakından hissettiler.
Görüştüğüm işadamlarının değerlendirmeleri, “Cumhurbaşkanı’nın Anadolu insanının tüm özelliklerini gösterdiği, kendilerinden biri gibi davrandığı ve bu davranış karşısında devlete ve kendilerine olan güvenin arttığı” şeklindeydi.
Uçakta işadamlarıyla hasbihal eden Gül, daha sonra bizim bulunduğumuz bölüme geldi.
Bir süre sohbet ettik.
Sorularımız oldu, onları cevapladı.
16 yıl aradan sonra Türkiye’den Endonezya’ya Cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan bu ilk ziyaretten heyecan duyduğunu söyledi Gül.
Endonezya’ya ilk defa İslam Kalkınma Bankası’nda çalıştığı 80’li yıllarda geldiğini kaydeden Gül, bu ülkenin önemine vurgu yaptı.
Refahyol hükümetinde dış ilişkilerden sorumlu bakanlığını hatırlatarak D-8’in kurulduğu yıl Endonezya’ya geldiğini ve Endonezya’yı yakından tanıma fırsatı bulduğunu kaydetti.
Merhum Erbakan’ın başbakanlığı döneminde Endonezya ile olan ilişkilerin geliştirildiğini belirten Gül, Erbakan hoca ile Endonezya eski devlet başkanı Habibi arasındaki dostluktan söz etti ve Erbakan’dan sonra elle tutulur işler çıkmadığını şu sözlerle anlattı:
“16. Yüzyılda Osmanlılar döneminde temas kurmuşuz. Müslümanlığın yayılmasında katkıda bulunmuşuz. İslam’ın yayılmasında çok etkimiz olmuş. Osmanlı döneminde konsolosluğumuz vardı. 1997’de rahmetli Erbakan’ın bu bölgeye çok ilgisi oldu. D-8’in kuruluşu ile iki ülke arasında tekrar yakınlaşma oldu. Habibi uçak mühendisi Almanya’daki üniversiteden de Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın sınıf arkadaşı. Birbirlerini çok sevdiler. Habibi daha sonra Cumhurbaşkanı oldu. Endonezya adına büyük işler yaptı. Endonezya ile ilgili Erbakan’dan sonra elle tutulur büyük işler çıkmadı.”
Gül, kendisinin de Endonezya’yı çok önemsediğini ve bu geziyi bu yüzden büyük gezi olarak nitelendirdiğini şu sözlerle ifade etti: “Her sene büyük bir ülke gezisi yapıyorum. İlk sene Japonya sonra Rusya ve Hindistan’a yaptık. Bu geziyi de bu senenin büyük ziyareti olarak görüyorum. Endonezya dünyanın dördüncü büyük nüfusu, üçüncü büyük demokrasisi, her bakımdan çok zengin bir ülke. Yerin altı da üstü de çok zengin. Deniz trafiğinin yüzde 50’sini bu ülke oluşturuyor.”
“Endonezya’yı fark etmeliyiz. Yoksa yarın çok geç olur” diyen Gül, Türkiye’nin büyümesini daha sağlam ve az maliyetli kaynaklara ulaşmasıyla sürdürebileceğini ifade ederek, “Buralarda yatırım yapılabilir. Çünkü dış ticaret fazlası var” dedi.
Şüphesiz taa 1940’lara kadar dünyanın öteki ucundaki Hollanda’nın sömürgesi altında kalan bugün ise 250 milyon nüfusa ulaşmış Endonezya çok önemli bir ülke.
Endonezya da Türkiye’yi önemsiyor.
Nitekim Cumhurbaşkanımız Cakarta’da çiçeklerle karşılandı.
Karşılama için Cakarta’nın çeşitli noktalarına Cumhurbaşkanı Gül ve Hayrünisa Gül’ün portreleri asıldı.
Gönülden bir kucaklaşmaydı...
Şimdilerde ABD’nin, deniz trafiğinde domino etkisi olan bu ülkeye özel ilgisinin olduğu konuşuluyor buralarda.
Yani ABD’nin Endonezya’yı nüfuzu altına almak istediğinden söz ediliyor.
Yüzde 6.1’lik büyüme hızıyla, yüzde 5.1’lik enflasyonuyla, dünya ortalamasına göre iyi sayılacak yüzde 7.1’lik işsizlik oranıyla, ihracat fazlasıyla, 1.033 milyar dolar GSMH’si ile elbette emperyalist güçlerin iştahını kabartıyor Endonezya...
Özetle Endonezya emperyalist emellere kurban edilemeyecek değerde önemli bir ülke...
Aksi takdirde yüzlerce yıl önce buralara konsolosluk açmış Osmanlı’nın ve D-8 aşığı merhum Erbakan’ın kemiklerini sızlatmış oluruz...