'12 Eylülcüler yargılansın' tamam da, ötekiler dokunulmaz mı?
Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu ile 12 Eylül 1980 darbecilerinin yargılanamayacağı hükmü iptal edildi. Böylece fiilen darbecilerin yargılanmasının önü açıldı.Yargılanıp yargılanamayacaklarını, yargılanırlarsa nasıl bir sonuç çıkacağını göreceğiz. Derdim, 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasına karşı çıkmak olmayıp 28 Şubatçıların ya da 27 Nisan gece yarısı muhtıracılarının yargılanmasının niçin gündeme gelmediği sorusuna cevap aramak.
Demokratik bir ülkede doğal olarak darbeden de darbecilerden de söz edilmemesi gerekir. Edildiğine göre hatta varlıklarının demokrasiye borçlu bir takım meslek kuruluşlarının içinde darbeye çağrı, hatta darbecilerle işbirliği yapmayı bile demokrasi ile bağdaştırabilenlerin bulunması ülkemize has bir çelişkidir. Anayasa değişikliğinin arkasından darbecilerin yargılanabilmesinin önünün açılması elbette özgürlüklerden yana olanlar için memnuniyet verici bir adım olmuştur. Ancak darbecilerin bir bölümüne karşı gösterilen hassasiyetin diğerlerine niçin gösterilmediğini merak ediyorum. Bu sorunun cevaplandırılmasını çok önemsiyorum.
Anayasa değişikliği yapılmadan da bir takım darbe heveslileri hakkında açılmış davaların devam ediyor olması aslında ülkemizde darbecilerin yargılanmasının önünde bir engel olmadığını gösteriyor. Kısacası demek istediğim o ki darbeciler arasında bir ayrım yapılıyor olmasının nedenlerini bulmaya çalışıyorum ama ikna edici bir sebep bulamıyorum. 12 Eylül darbecileri hakkında soruşturmanın başlatıldığı, 2003 ve 2004 yıllarındaki bir takım darbe planlarını hazırlayanlar yada hazırladıkları ileri sürülenler hakkında soruşturma ve muhakemenin sürdüğü bir dönemde 28 Şubatçılar niçin akla gelmez, 27 Nisan gece yarısı muhtıracıları ile ilgili soruşturma açma ihtiyacı niçin duyulmaz. Darbe ve darbecilere yönelik girişimler devam ederken nedense ortaya bir takım karanlık noktalar çıkıyor ya da çıkartılıyor. Arada bir yapılan açıklamalarla icranın ve yargının baskı altına alınması üzerinde duracak değilim. Demokratik bir ülkede özellikle yargı üzerinde hiçbir kişi ve kurumun bırakın baskı oluşturmayı bunu düşünememesi gerekir.
Her ne ise 12 Eylül 1980 darbecilerinin yargılanması hususunda Meclis'te temsil edilen partiler arasında bir ortak görüş varken nedense sıra 28 Şubatçılara gelince bırakın ortak görüş oluşturmayı, görüş beyan edenler bile görünmüyor. İktidarı ve muhalefeti ile 28 Şubatçıları koruma ve kollama manasına gelebilecek bu sessizliğin sebebini birileri açıklamalıdır. Çünkü 12 Eylülcülerin tepe noktasında olanların bazıları vefat etmişlerdir. Eğer o dönemde devlette üst düzey görev almış olanlar hakkında da darbecilerle işbirliği yapmak sebebiyle soruşturma başlatılacaksa onların da önemli bir bölümü vefat etmiştir. Bu bakımdan yargılama sembolik bir anlam taşıyacaktır. Bir bakıma ülkemizde bundan böyle darbe yapanlar yargılanabilecek havası oluşturulmak isteniyor olabilir. Böyle bir havanın oluşturulmasının yararları olacağını düşünüyorum ama daha yakın tarihteki bir hükmet darbesinin sorumlularının yargılanmaları hususunun hiç gündeme gelmiyor olması sanıyorum işlerin bir yerlerde aksadığını gösteriyor.
İster istemez birileri 28 Şubatçılarla bir mutabakat mı oluşturdu? sorusu akla geliyor. Çünkü bazı darbeciler hakkında sessizlik tercih edilerek onların darbecilerin dokunulmazlığı devam edecekse sürdürülen soruşturmalara güven de azalır. Çünkü bu yargı üzerinde bir takım baskıların olduğunu akla getirebilir. Bunun için tüm darbecilerin yargılanması gerekir ki artık aklı esen kendine göre ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiğini ileri sürerek 'Biz daha iyi yönetiriz' deme hakkını kendilerinde göremesinler. Bunun için de 28 Şubatçılar ile ilgili soruşturma açılmadığı ya da açılamadığı sürece darbecilerin yargılandığı iddiaları fazla inandırıcı olamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.