2011 YGS sınavında şifre iddiası
2010 KPDS sınavında 500’den fazla adayın tüm soruları doğru yanıtlamasının ardından, soruların çalındığı ve kopya yapıldığı iddiaları ÖSYM Başkanı Prof.Dr. Ünal Yarımağan’ın istifa etmesine neden olmuştu. Gerçekten ÖSYM’nin geçmişte yaptığı sınavlarla ilgili şüphe oluşturacak birçok iddia ortalarda dolaşırdı. Bu sınavların bir yarışma sınavı olması aslında her bir öğrencinin diğer öğrenci için rakip olduğu anlamına gelmektedir. Düşünün ki, evlatlarımız yıllarca bu sınavlara hazırlanıyorlar, büyük emek sarf ediyorlar ve sonunda bir manipülasyonla onu haksız yere bir öğrenci geçiyor!.. Bunu hiçbir vicdan kabul edemez. ÖSYM Başkanı Prof.Dr. Ali Demir böyle bir olaydan sonra göreve geldiğinden daha dikkatli ve titiz bir şekilde, sınavların şaibesiz yapılması için azami gayreti gösteriyor. Sınavlara metal bir eşya sokulmuyor; metal para, anahtar, küpe, toka, yüzük vb. ile sınava girmek yasak. Kalemi dahi ÖSYM veriyor; öğrenci sadece sınava giriş belgesi ve kimliğiyle salona alınıyor. Yani öğrencinin sınava girdikten sonra dışarı ile iletişimine neden olacak her şeyin önüne geçebilmek için tedbirler alınmış durumda. Hatta bu tedbirler öyle radikal hale gelmiş ki, bazı insani ihtiyaçları olsa dahi sınav salonundan dışarıya çıkmasına müsaade edilmiyor... Bütün bu gayretlerin amacı vicdanların kabul edemeyeceği haksızlığa engel olmaktır...
2011 YGS sınavında bu defa daha farklı bir iddia ortaya atıldı; sanki cevap anahtarında, doğru cevapları bulmak için şifreler oluşturulmuş, bu şifreler birilerine iletilmiş ve böylece haksız bir uygulama ortaya çıkmış!.. ÖSYM Başkanı şifre iddialarını yalanladı. Basına verilen kitapçığın öğrencilere verilen kitapçıktan sonra basıldığını ve öğrencilerin hiçbirisinde buna benzer bir kitapçık olmadığını söyledi. İlerleyen zaman içerisinde dershane sahiplerinin büyük çoğunluğu yaptıkları incelemeler sonucu benzer ifadeler kullandılar. Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı Enver Yücel de yaptığı basın toplantısında, 950 TÖDER üyesi kurumda gerekli incelemeler, araştırmalar yapıldığını; binlerce kitapçık arandığını, tartışıldığını, bunlardan herhangi birinin basına verilen kitapçıkla aynı olmadığını ifade etti. Ayrıca sınav sorularının hazırlanmasında algoritma kullanılmasının zorunlu olduğunu ve böyle bir algoritmayı öğrencilerin bulması için de sınav süresinin yetmeyeceğini söyledi.
Bir defa önceki sınavlarda olduğu gibi sorular çalındı, toplu kopya yapıldı gibi iddialar yok. Sınav sorularının hazırlanmasında ve basılmasında alınan önlemleri hepimiz biliyoruz. Bu işlerde görev alanların dışarıyla tüm bağlantıları kesiliyor. Bu konularda ÖSYM Başkanının aldığı tedbirlerin çıtasını yükselttiğini de görüyoruz. Hatta öğrencilerin ikili kopya çekmesine izin vermeyecek öyle sıkı tedbirler alınmış ki; sonuçta her bir öğrenci için özel soru kitapçığı ile cevap kağıdı oluşturulmuş... Şunu söyleyebilirim ki, alınan bu tedbirler nedeniyle hiç kimsenin kopya çekmesi söz konusu olamaz... Soruların ve cevap anahtarlarının hazırlanması safhasında ÖSYM’nin koyduğu bütün engelleri aşmış biri varsa, bunu da bulmak savcının işi olacaktır...
Sınav Güvenliği İçin Yapılanlar
1 milyon 700 bin öğrenciye farklı soru kitapçıkları üretmek elbette kolay bir iş değil. Bunun gelişigüzel oluşturulmasının imkanı yok, bir sistem-düzen içinde yapılması gerekir. İşte sorun burada ortaya çıkıyor... Bir sistem içinde ilk defa yapılmış çeşitlemenin usulünü anlamaya çalışanlar, buldukları düzene “şifre” adını veriyorlar ve ÖSYM’nin böyle bir şifreyi kimlere verdiğini(!) soruyorlar. Tabii geçmişte yaşanan olaylar bu konuda şüphe oluşturmaya yardımcı oluyor. Öyle görünüyor ki, bu olayı siyasi rant için kullanmak isteyenler de var. Sanki mesele “üzüm yemek değil bağcıyı dövmek” gibi görünüyor... Bu kadar öğrencinin moralini bozduklarından dolayı hiç rahatsız değiller... Hele sadece şüpheler üzerine sınavın iptalini istemenin başka ne anlamı olabilir?.. Ayrıca soru kitapçığını inceleyip “cevaplama usulü” bularak soruları cevaplamaya çalışmak sınava hazırlanmış öğrencinin işi olmasa gerek... Bu tür işleri herhalde hiç bilgisi olmayan, “acaba nasıl atsam da tuttursam” diyenler yapar... Gerçekten bir öğrencinin gelişigüzel cevaplaması ile de bazı soruların doğru cevaplarını tutturması mümkündür.
Ancak ikili kopyaya engel olmak için bu kadar çeşitli soru kitapçığı ve cevap kağıdı oluşturmanın gereği olmadığını düşünmekteyim. Çok sayıda çeşit olabilir ama öğrenci sayısınca çeşit, hele bunu yapabilmek için de soruların yerlerini değiştirmek esas bu durum sakıncalıdır... Öğrencilerin bir düşünme formundan ilişkisiz başka bir düşünme formuna atlaması, yani soruların konular itibariyle birbirinden alakasız yerlere konulması çalışıp sınava girenlerin sıkıntısını artıracaktır... Daha doğrusu öğrencinin düşünme sürekliliğinde bölünmelere neden olunmasının faydasından çok zararı görülür... Böyle bir sınavda daha çok süreye ihtiyaç olacaktır. Belirtilen nedenlerle önceki sınavlara göre genel başarının olumsuz etkileneceğini düşünüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.