Devlet adamının ustalık dönemi
Ustalık, her mesleğin olmazsa olmazı bir maharettir.
Meslekler ağırlaştıkça ustalık için gerekli dikkat, gayret ve zaman da artar. Devlet adamlığı, şüphesiz en zor mesleklerin başında gelir. “Pardon!” demek imkanı yoktur. Hitler, Musolini; dün kadar tazeliğini koruyan Post Modern Darbeciler bir anda milletlerini de, kendilerini de perişan ettiler.
Devlet adamı, milletinin, insanlık ve milletlerin günü ve yarınının sorumluluklarını yüklenen kimsedir. “Layık olmadığı makama oturan kimsenin utanılacak yanından başka tarafı görünmez.” Özellikle siyasette liyakat, ustalık şart. Başbakanımız, “Çıraklık, kalfalık dönemi bitti. Bu seçim, benim ustalık dönemim olacaktır” diyor. Yani daha çok hizmet vaat ediyor. AB’ye uyum adıyla ahlaki felaketler hariç, güzel müjde. Dünyadan gelen sesler de bu müjdeyi teyit niteliğinde.
Burada önemli bir nokta var. Siyasette ustalık ne kadar önemli bir nasip ise, iş yapma şartları da öylesine önemlidir. İkisinin birden olması lazım. Aksi takdirde, “At bulunur meydan bulunmaz.” Sinan’a, Kanuni de olmalı. Yıkmak için hiçbir şeye gerek yok. Fireni boşalan kamyon yeter. “Benim adım Kemal” deme kolaylığı ile şart gerektirmeyen kolay şeyler olur da, devlet adamlığı?
Hizmet koşusu için meydan gerek. Bu alan, akla, vicdana, hukuka engel “başörtüsü yasağı” zulmüyle tıkanmış. Akıl ve vicdan dışı zorbalığa meşruiyet görüntüsü kazandıran bu vahşet aşılmadan ustalık eser veremez. Akıl ve insanlık dışı bu zincirleri, millet oyuyla kırar. Başörtülü aday lazım. Aksi takdirde, ustalık dönemi, bu zulüm batağında heder olur.
GİZLİ ÖRGÜT, DİKTA VE İBRET
21. asır, insanlığın vicdani aksiyonda bütünleşmesine imkan doğurmuştur.
15 Şubat 2003... Londra’da 1 milyon, Washington’da 500 bin, Rabat’ta 1 milyon olmak üzere dünya meydanlarını dolduran insanlık haykırdı. ABD’nin Irak saldırısını, bir ay önceden reddetti. Bush ve ABD’nin itibar kaybında en güçlü darbe bu oldu. Irak perişan edildi. Bu açık. Net görülmeyen ABD’nin kayıpları. Devletin en önemli gücü itibarıdır. İtibar kaybeden devlet gemisi, su alıyor demektir. Her işinde kuvvet kullanan devlet, dönülmez hatalar yapmaya mahkumdur.
Şimdi diktatörlüklerde yaşananlar, zulmün zalimleri kuşattığını müjdelemektedir.
Bugün dünyanın en büyük ve yaygın diktatörü, “Gizli Dünya Devleti; derin güç” gibi isimlerle anılan organizasyondur. Fransız masonları bu güce dayanarak Türk masonlarına, “Halkın % 80’i istese de izin vermeyin” diye talimat vermektedir.
Şüphesiz zalim diktanın en acımasızı ve dayanıklılıkta en zayıfı, gizli örgütlerdir. Wikileaks şimdilik kontrolde olsa da böyle devam etmez. Yenileri çıkar.
Bin Ali, neticeyi baştan görerek gitmekle akıllılık yaptı. Masonlar, öngörü ile fesih veya açık dernek haline dönüşerek dış köklerinden kurtulmak istemezler mi?
İnternet rakamlarına göre, 168 ülkede 32.000 Rotary; 42.000 Lions şubesi var. Bu kadar dernek... Merkez dışarıda. Değişimi kolay mı? Ama kendi girdikleri çıkmazdan kendileri çıkacaklar. İnmeyenin indirilmesinde, karşılıklı ağır bedel ödeniyor.
Hırs gemi azıya almazsa, fırsat varken kullanılır, zorluk aşılır. Ama gizli örgütler, müsait bir yetkili buldu mu yangına körükle koşturuyor. Azerbaycan’da başörtüsü serbestti. Türkiye’den kızlar Bakü Üniversitesi’ne gidiyordu. Mason locası kuruldu Bakü’de. Yasak geldi. Camilere karşı çirkin tavır. Vitrin mankeni de yasaklı. Akıl tutulması. Ahmet Necdet Sezer’i tekrar getirip tayinler yaptırmak kadar azgınlık. Bu, akla, hukuka, çağa savaştır. Beyler, ip kopar! İpin kopmasından halk korkardı hep. Galiba sıra halk karşıtlarına geliyor. Farkında değil misiniz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.