Hayırda yarışalım
Muhterem Müslümanlar!
Allah (c.c.) biz Müslümanlara "Hayır işlerinde yarışın" (Bakara: 148) emrini vermiştir.
Müslüman hayır ve hizmet ehlidir. İyilik severdir. İnsanlar birşeylerin peşinde koşarlar. Müslümanlara hayır işlerinde koşmak yaraşır. Çünkü en büyük ödül bu yarıştadır. Kur'ân-ı Kerim'de, "takvâ sahipleri için hazırlanmış cennete koş"mamız emrediliyor. (Al-i İmran: 133)
Müslümanlar herşeyde orta yolu tutmaya dâvet edilirken, hayır işlerinde yarışa çağrılması çok mânidardır. İyilik yarışı öylesine mukaddestir ki, bu yarış cennetle sonuçlanır.
Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.), bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Yararlı işler görmekte acele ediniz... Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi bir takım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mü'min olarak sabahlar, kâfir olarak geceler, Mü'min olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Dinini küçük bir dünyalığa satar." (Müslim, İman 186)
Bu hadis-i şerif üzerinde çok düşünmek gerekiyor. Faydalı işlerde ve hizmetlerde acelecilik tavsiye ediliyor.
İyilik yapmayı, faydalı işler görmeyi şeytan ve nefis istemez. Onun için nefis ve şeytan bu tür işlerin daima tehir edilmesini isterler. Onlara asla itibar etmemek lâzım. İşte az önce sizlere mealini naklettiğim hadiste bu önemli noktaya dikkatimiz çekilmekte, karanlık geceler gibi fitnelerin ortaya çıkmasından önce iyi işler yapmaya bakmak gerektiği hatırlatılmaktadır. Ortalık öylesine allak-bullak olabilir ki, Allah muhafaza, insan mü'min olarak sabahlarken o günün akşamına kâfir olarak girebilir veya mü'min olarak girdiği gecenin sabahına kâfir olarak çıkabilir. Bu kelimenin tam anlamıyla fitne ve kargaşa ortamıdır. Fitne ortamlarında kimse ne yaptığını hatta ne yapacağını da bilemez. Kafa, gönül ve evlerde irtidat havası esmeye başlar. Müslümanlar böylesine acılı günleri tarih boyu zaman zaman yaşayagelmişlerdir.
Muhterem Müslümanlar!
Hadis-i şerifte haber verilen fitneler farklı şekillerde meydana gelebilir. Birkaç hususa dikkat çekelim:
• Müslümanlar arasında ırkçılık sebebiyle çatışma çıkar. Can ve mâla tecavüzler alır başını gider.
• Yöneticiler zâlim kimseler olur, Müslümanların kanını dökerler.
• İnsanlar arasında dine muhalif işler cereyan eder.
Bunlar ve benzeri olumsuzluklar kişinin din ve imanına kasteder. Zaten fitne denilen şey de kişinin ve imanına dokunur. Din ve insanın tehlikeyle yüzyüze kalmasıdır.
Sabah-akşam, iman-küfür arasında gelip gitmeye vesile olacak fitne ortamlarına düşmemek için daha önceden iyi işler yapmaya gayret etmek, iman uyanıklığının işareti ve tabii bir gereğidir.
Muhterem Müslümanlar!
Konumuzu şöyle özetleyebiliriz:
• Dinimize, imanımıza ciddi sarılmamız gerekiyor.
• Fırsat elde iken fitnelerin zuhur etmemesi için iyi ve hayırlı işler yapmalıyız.
• Anlaşılıyor ki, âhir zamanda gelen gün geçeni aratacaktır. Üzerimize düşeni eksiksiz yapmalıyız.
• Dini, dünyevi menfaatlere değişmek fitnelerin zuhur sebebi olur. Böylelerine fırsat vermemekle mükellefiz.
• Asla gözardı etmeyelim ki, kötüler ve kötülükler, ancak iyiler ve iyilikleri çoğaltmak ve desteklemek suretiyle önlenebilir. Bizlerin vazifesi de budur. Üzerimize düşeni yapalım diye sizleri uyarıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.