Mehmet Talu

Mehmet Talu

Haccı, mazeretsiz olarak terk etmenin vebali 4

Haccı, mazeretsiz olarak terk etmenin vebali 4

Bir de ölümün ne zaman geleceği bilinmediği için ihtiyatlı davranıp hayatta kalınıp kalınmayacağı bilinmeyen daha sonraki bir yıla tehir edilmemelidir. Bununla beraber ömrünün sonunda da olsa, farz haccı yerine getiren kimse, vazifesini yapmış olacağından günahtan kurtulur. Fakat haccetmeden önce ölürse, hac için vasiyet etmiş olsa bile günahkârdır.

Bu şekilde haccını erteleyip daha sonra bizzat hac yapamayacak duruma düşen kimse, yerine bedel yani vekil göndermek zorunda kalır. Bu sebeple en doğrusu: Hacca genç yaşta, bilgili, ihlaslı gitmek ve mukaddes yolculuğu tehir etmemektir.

Fakat ne yazıkki, hacca çoğunlukla bir defa ve önceki yıllarda gitme imkânları olduğu halde ileri yaşlarda, daha çok emeklilikte gidilmektedir. Bu sebeple de hac uygulamalarında zorlanmalar hatta aksaklıklar meydana gelmektedir. Şu bir gerçekki, günümüz şartlarında dahi, hac yapanlar hac ibadetinin gençlikte yapılması gereken, meşakkatli bir ibadet olduğunu ifade etmekte, yaşlı hacılar da hacca daha genç yaşta gitmemiş olduklarından pişmanlık duymaktadırlar.

Unutmayalımki, ibadetlerin en faziletlisi, genç yaşta yapılanıdır. Bir de hacca genç yaşta gitmenin sevabı kadar fiziki gerçekliği de var. Hac vazifesini yapacak kimselerin mutlaka enerjik, dinç ve güçlü olmaları gerekiyor. Çünkü malî imkân yoksa, hemen Kâbe'nin yakınında kalıp, namaz kılıp, tavaf ve diğer ibadetleri yapıp hemen otele gidip dinlenme ihtimali yok demektir. Buna imkânı olanlar elbette var. Ancak milyonlarca hacı arasında bunların oranı oldukça düşük. Kâbe'ye 5 km, 10 km hatta 15 km uzakta kalan hacıların sayısı oldukça fazla. Ayrıca genç, güçlü ve zinde olmak başta Kâbe'yi tavafta, Safa ile Merve arasındaki sa'yde, Arafat ve Müzdelife'deki vakfede, Mina'daki cemerat yani şeytan taşlamada da çok önemli. Bunların hepsini yaşamış biri olarak söylüyorum ki, hac muhteşem bir ibadet. Bu nedenle bekletmeyin, hacca genç yaşta gidin. O duyguyu mutlaka yaşayın ve anlatın... Hacca genç yaşta gidin... Ne kendiniz yorulun ne diğer Müslümanları yorun...

Ayrıca: "Genç yaşta hacca gidilmez. Çünkü hacdan dönünce insan kendisini muhafaza edemez, hacdan gelen kişi ticaret yapamaz, tartı tartamaz." vb. sözlere itibar etmemek gerekir. Çünkü bilindiği gibi hac meşakkatli bir ibadettir. Bu özelliğinden dolayı hac ibadetinin genç yaşta yapılması, haccın sağlıklı bir şekilde ifası açısından büyük önem arz etmektedir.

Bir Müslümanın hacı oldum diye memleketine dönünce her şeyi bir tarafa bırakıp ilgisini kesmesi yanlış bir davranıştır. Bir Müslüman her ne sebeple olursa olsun hayattan uzak kalmamalıdır. Ticarette ve tartıda doğru dürüst davranmak, sadece hacca gidene değil, hacca gitmeyene de farzdır. Bu sebeple hacca giden bir Müslüman gerek hac öncesi ve gerekse hac sonrası işlerini, yaşayış tarzını diğer Müslümanlara örnek teşkil edecek bir canlılık, dürüstlük ve güzellikle devam ettirmelidir.

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, haccı bir yıl tehir etme sebebi

Hac, Hz.İbrahim (A.S.) ve Hz.İsmail (A.S.)dan sonra ilk usûl ve erkânı ile birkaç asır devam etmiş, Hz.İbrahim (A.S.)dan sonra gelen bütün peygamberler de haccetmişlerdir. Ancak, Huzâa kabilesinin Mekke-i Mükerreme'yi ele geçirmesiyle İbrahimî din anlayışı ve dolayısıyla hac da gayesinden saptırıldı. Bu kabilenin reisi Amr b. Luhey'in Arap Yarımadasının sonunda bir yerden "Hubel" adlı bir putu getirerek onu, Kâbe'nin içindeki adak kuyusunun üzerine yerleştirip bütün insanlara bu puta tapmalarını emretmesiyle, putperestlik dönemi başlamış oldu. Böylece Araplar da putları ilâh edinip onlara tapmaya başladılar ve asıl dinlerini unuttular. Zamanla Arabistan'da putperestlik o kadar çok yayıldı ki Kâbe, âdeta putperest mabedi haline geldi. Hatta Hz.Nuh (A.S.)ın kavminin taptığı putları bile yeniden ortaya çıkardılar.

Bununla beraber, Araplar arasında Hz.İbrahim (A.S.) ve Hz.İsmail (A.S.)ın yapıp öğrettiği şekilde haccı devam ettirenler de vardı: Kâbeye saygı, O'nu tavaf, hac, umre, Arafat'ta ve Müzdelife'de vakfe, kurban kesmek ve telbiye gibi. Bir farkla ki, hac menâsikine ve dualara bir takım ilâveler ve şirk unsurları katarak bu ibâdeti yapıyorlardı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi