Seçim Çalışmaları ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK)
Seçime doğru zaman aralığı hızla daralıyor... Her parti kendini topluma anlatmaya gayret ediyor... Hazineden yardım alanların almayanlara göre tanıtma imkanları elbette daha fazla... Ben HAS Parti, Halkın Sesi Partisi İstanbul 1. Bölge milletvekili adayıyım; bunu sütunumda ilk defa ifade ediyorum. Seçim çalışmalarım sırasında şahit olduklarımı toplumun geleceği açısından kamu oyuyla paylaşmayı STK’ların önemine inanan bir vatandaş olarak, bu toplum için bedel ödemiş bir öğretim üyesi olarak gerekli görüyorum.
Geçtiğimiz günlerde Sultanbeyli’de bir Cuma namazında hutbe okuyan hoca efendi, hutbesini bitirdikten sonra Diyanet’in hac faaliyetinin başladığını söylemiş, sonra da seçim çalışmaları nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Sultanbeyli’ye geleceğini ve onu karşılamak için de caminin önünden otobüsler kaldırılacağını duyurmuş... Cemaatten bir gurup bu duyuruya itiraz etmiş... Tabii hoca efendiye orada bulunan birkaç kişi de sahip çıkmış, bir gerginlik yaşanmış cami içinde; Siz “AKP’nin ilçe teşkilat başkanı mısınız” ki, böyle bir duyuruyu yapıyorsunuz diye hoca suçlanmış... Buna çok üzüldüm.
STK’lar Siyasi Partilere Eşit Mesafede Durmalılar
Seçim çalışmalarım sırasında İstanbul’un Arnavutköy ilçesinde bir hemşehri derneğinin toplantısına katıldım. Toplantıya ilçemizin HAS Parti teşkilatı davet edilmiş, ben de bu davete icabet etmiş oldum. Sanıyorum dernek yönetimi yapacağı hizmetler için kaynak bulmaya çalışmakta... Çekiliş yaparak dağıtmak ya da açık artırma ile satmak için eşyalar hazırlanmış... Toplantıda yapılan ikram AKP’li Belediye Başkanı tarafından finanse edilmiş. Sunucu katılan milletvekili adaylarını ve diğer katılanları anons etti... Daha sonra dernek başkanı masamıza gelip milletvekili adaylarına konuşma imkanı veremeyeceğini, verirse durumu kontrol edemeyeceğini dile getirdi... Ancak kısa bir süre sonra da sadece bir selamlama konuşması yapmamızı istedi. Doğrusu bu tür toplantılarda uzun konuşup insanları “beni dinlemeye mecbur etmeyi” sevmiyorum. Yani zaten kısa bir konuşma yapacaktım... HAS Parti milletvekili adayı olarak dernek yönetimini, çalışmaları dolayısıyla tebrik edip başarılar diledim... Genel Başkanımız Prof.Dr. Numan Kurtulmuş’un selamlarını ilettim, bir müddet sonra da ayrıldım... Daha sonra AKP’nin iki milletvekili adayına söz verilmiş ve bu arkadaşlarımız selamlama konuşmasının ötesinde projelerini de sunmuşlar!.. Yani toplantı AK Parti tanıtma toplantısı haline dönüştürülmüş.
15 Mayıs’ta telefonuma bir mesaj geldi; bana sürekli mesaj gönderen hemşehri vakıflarından biri... Mesaj şöyle; “Başbakanımız sn R.Tayyip Erdoğan ve Yalova milletvekili adayımız yarın saat 17.30’da Yalova Cumhuriyet Meydanı’nda halkımızla buluşuyor.” Ardından ikinci bir mesaj aynı vakıftan: “Yarın(ücretsiz) saat 15.00’te Yenikapı, 15.45 Kartal’dan deniz otobüsü kalkacaktır. Tüm hemşehrilerimizin desteklerini bekliyoruz.” Vakıf yönetimi sanki AKP’nin Yalova İl Teşkilatı gibi görev yapmaya talip olmuş, bu etik değil!.. Bir ilimizin insanlarına hizmet için kurulmuş vakfın bu tür davranışları kabul edilemez. Bu yöneticiler insanların kendilerine olan güvenlerinin sarsılacağını nasıl düşünemiyorlar? STK yöneticileri siyasetçilerin hedeflerine ulaşmaları için vasıta olmamalılar. Acaba bazı vakıf veya dernek yöneticileri AKP’nin “her şeyi belirleyebilirim” havasından mı korkuyorlar?.. Ya da bir yöneticinin isteğini yerine getirmemek, reddetmek “Ben bu anonsu yapamam” demek bir hoca efendiyi endişelendiriyor mu?. Bu soruları daha da çoğaltmak mümkün. STK’lardan bu iki kötü örnek dışında gerçekten her partiye eşit mesafede duruşları nedeniyle Ünye Dernekler Platformu(ÜNDEF), Tekkiraz ve Çevre Köyleri Derneği, Taşdelen Ordulular Derneği yöneticilerine teşekkür etmek istiyorum.
HAS Parti’nin hem Kurucular Kurulu hem de Genel İdare Kurulu üyesiyim. Partimin kurucusu olduğumda Üniversite Öğretim Elemanları Dayanışma Derneği(ÜNDER)’nin başkanlığından istifa ettim. Bir siyasi parti kurucusu olmayı ve aynı zamanda bu derneğin başkanlığını yürütmeyi etik bulmadım. Bu sütunlarımda ülkemin sorunları hakkında düşüncelerimi ifade ederken dahi aynı ilkelere dikkat ediyorum. İnsanımızın gönülden bir siyasi partiye yakın olmasına saygı duyarım. Ancak temsil ettikleri insanları bir partiye açıkça yönlendirmeye çalışmaları çok yanlış, kabul edilemez... Olayların içerisindeki herkese ve her kuruma sormak istiyorum: “Hedefe ulaşmak için her şey mübah” mı?.. Bu şekilde toplumun kaybettiklerini düşünemeyecek kadar hırs neyin nesi?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.