Ufuk Turu-8
Hafta sonunda, Konya STK’larının Alanya’daki Bera Otel’de organize ettiği Ufuk Turu-8 buluşmasındaydık.
Bu 8’in anlamı, şimdiye kadar aynı çerçevede 7 toplantının daha yapılmış olduğunu ifade ediyor. Yani, oturmuş, kurumsallaşmış ve buna ilâveten, kapsama alanı giderek genişlemekte olan bir inanç, fikir ve gönül platformunun söz konusu olduğunu.
86 STK’nın katıldığı 8. buluşmanın konu başlığı: “Değerlerin dönüşümü ve ahlâkî çözülme.”
Değerler konusuna teorik giriş, değerlerin oluşması ve dönüşümünde ailenin rolü, çalışma hayatında değerlerin yeri, siyaset ve değer ilişkisi gibi alt başlıklarla tertiplenen paneller ve aile, medya, hukuk konulu söyleşilerden oluşan gündem, çok hızlı bir değişim sürecinden geçmekte olan toplumun duyarlı alanlarda yaşadığı sancıları ve tutunma noktalarını tesbit edip çözüm formüllerini ortaya çıkarmaya odaklanan uzmanlarla dikkatli dinleyicileri bir araya getirdi.
Bu çalışma, sivil toplumun temel meselelerini başka adreslere havale etme veya genel şikâyet ve suçlamalarla işi geçiştirme kolaycılığına tevessül etmeyip, her konuyu titizlikle masaya yatırarak inceden inceye tahlil eden, bilgileri süzgeçten geçirip ayıklayarak ana noktaları tesbit ve çözüm yollarını tayin hususunda, ortak akıl ve vicdana dayanan kollektif bir şuur ve hassasiyetin müşahhas örnek ve tezahürlerinden biri.
Konya STK’larınca oluşturulan bu platformun, 8. yılında İstanbul’dan Diyarbakır’a, İzmir’den Batman’a, Bursa’dan Erzurum’a, Isparta’dan Gaziantep’e, Afyon’dan Erzincan’a, Çanakkale’den Malatya ve Mersin’e... diğer birçok şehri de kucaklayan bir çekim merkezi haline gelmiş olması, son derece önemli bir diğer nokta.
Burada üzerinde durulması gereken dikkate değer hususlardan biri, Yeni Asya’nın da dahil olduğu Konya STK’larının evvelâ kendi içlerinde gayet uyumlu, ahenkli ve kardeşane bir ilişki modelini başarıyla hayata geçirebilmiş olmaları.
Bediüzzaman’ın Birinci İhlâs Lem’ası’nda anlattığı prensiplere dayanan bir model bu. Herkesin kendi mesleğinin muhabbetiyle müsbet hareket çerçevesinde hizmetlerini sürdürdüğü ve ortak meselelerde fıtrî müşterekliği, teşrik-i mesaiyi ve dayanışmayı başardığı örnek bir model.
Aynı bahsin girişinde Üstadın “mübarek Isparta” için yaptığı kısa izahta “Ondaki ehl-i takva ve ehl-i tarikat ve ehl-i ilmin rekabetkârane ihtilâfları görünmüyor” dedikten sonra “Gerçi lâzım olan hakikî muhabbet ve ittifak yoksa da, zararlı muhalefet ve rekabet de başka yerlere nisbeten yoktur” (Lem’alar, s. 371) ifadesiyle çizdiği tablonun “lâzım olan hakikî muhabbet ve ittifak” boyutunu başarmanın da güzel bir örneği.
Toplantının, bizim de katılıp Said Nursî’nin İkinci Meşrutiyet devrindeki gazetelerle ilgili tesbitleri ışığında medyayı değerlendirmeye çalıştığımız kısmında, konuşmalar bittikten sonra söz alan Anayasa Mahkemesi eski üyesi Sacit Adalı’nın, günümüz medyasındaki yayın anlayışını şekillendiren ana umdeleri çok veciz bir şekilde “hiddet, şiddet, nefret, dehşet ve şehvet” kelimeleriyle özetleyerek, “Said Nursî Hazretlerinin yüz yıl önceki gazeteler için dile getirdiği hususlar bugün de aynen geçerliliğini koruyor” tesbitini ifade etmesi, önemli anekdotlardan biriydi.
Netice olarak, Ufuk Turu-8 buluşması, hem toplumun önemli ve temel meselelerinin mercek altına alınıp tahlil ve müzakere edildiği bir entellektüel faaliyet; hem ailecek iştirak edilip hanım ve çocukların da kaynaştığı kısa süreli bir tenezzüh ve istirahat vesilesi olarak gerçekleşti.
Her bakımdan nümune-i imtisal teşkil eden ve örnek gösterilmeyi hak eden bu güzel organizasyonda emeği geçen herkese tebrikler ve teşekkürler. Allah katında da gayretlerinin makbul ve sa’ylerinin meşkûr olmasını niyaz ediyoruz.
Ve ortaya koydukları bu güzel dayanışmanın, her alanda gelişmenin temelini oluşturan sivil toplum bilincini daha da muhkemleştirecek şekilde yeni örneklerle yaygınlaşmasını diliyoruz.