Doğan Grubu yeni bir TV mi aldı?
Türkiye, yarın sandığa gidecek.
Geçmiş dönemlerden oldukça farklı bir seçim süreci yaşadık.
Demokrasi dışı Karargah kaynaklı müdahaleler, toplumu biçimlendirme planları, lahikalar olmayınca siyasi partilerin birbirleriyle mücadelelerine gerçek anlamda şahit olduk.
Türkiye’nin normalleşmesinin bir göstergesiydi bu.
Mücadele siyasi partiler eksenli olunca, partilerin gerçek söylemleri ve gerçek kimlikleri de ortaya çıkıyor.
Tabi medyanın da.
Doğan grubunun büyük alanını kapsadığı, kendine “merkez medya” diyen güruh çok profesyonel taktikler izledi.
BDP, CHP, MHP gibi partilerin seçim sürecinde ortaya dökülen kirli çamaşırlarını neredeyse görmediler.
BDP’nin “Kürtçe ezan” okutması, CHP’nin mitinglerini KCK’lıların doldurması, MHP’nin skandal kasetleri gibi...
Benim şaşırdığım ise ATV’nin durumu oldu.
ATV adeta Doğan Grubu’nun televizyonuymuş gibi, CHP lideri hakkındaki onlarca yolsuzluk raporunu, BDP’nin Kürtçe ezanını, BDP’li Gülten Kışanak’ın “CHP’nin zayıf olduğu yerlerde MHP’ye destek verelim” söylemlerini görmedi.
Türkiye’nin şok olduğu kaset skandalında MHP’nin kasetlerinin içeriğine tek satır değinmeden sadece “kaset” diyerek geçiştirdi, hatta Bahçeli’yi övebildikleri kadar övdüler.
Açıkçası bu duruma oldukça şaşırdım.
Medya siyasetçileri topluma gerçek anlamda tanıtmak zorunda.
İnsanların doğru tercihlerle oy kullanabilmesi için medyanın bu fonksiyonu oldukça hayati.
Mesela Hopa’daki durum...
Hopa’da hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun aslında kalabalığı yatıştırdığını, buna rağmen polisin gaz bombası atarak hayatını kaybetmesine neden olduğunu işledi Kemal Kılıçdaroğlu.
Yukarıda saydığım medya da bu noktadan yüklenmeye başladı.
Oysa Lokumcu’nun herkes sakin sakin dururken polise taş attığı ve kalabalığın galeyana gelmesini tetikleyen kişi olduğuna dair görüntüleri ortaya çıktı. Lokumcu’yu taş atarken gösteren kayıtlar, insanların böylesi kritik bir olayda sağlıklı karar verebilmesi için önemliydi.
Medya bunu yayınlamalıydı.
Koca koca televizyonlarda bu görüntü yer aldı mı?
Hayır...
Sırrı Süreyya Önder’in seçim bürosunda bulunan molotof kokteylleriyle ilgili de suçlamalar yapıldı.
BDP’ye ve Önder’e komplo yapıldığı, patlayıcıların polis tarafından konulduğu iddia edildi.
Ama gerçek öyle değildi.
Molotof kokteyllerinin üzerindeki parmak izlerinin kriminal raporu Halit Özdaşlı isimli BDP’liyi gösterdi.
Özdaşlı dün tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Ama bu haberi de görmeyecek, kendisine merkez medya denen grup.
Bu zihniyetin arka planı önemli.
Mustafa Karaalioğlu, AK Parti’ye oy vermeyenleri iki gruba ayırıyor: 1- Muhalifler, 2– Muhalifliği düşmanlığa dönüşenler.
İkinci grupta olanlar genelde gazeteci ve AK Parti’nin rakiplerinin aleyhindeki hiçbir haberi görmüyorlar.
Mesela ilk defa Yeni Akit’in yayınladığı Öcalan’ın peygamber, PKK’nın din ilan edilmesi, mesela CHP’nin PKK’lı ve Mason adaylarının listesi, mesela BDP’nin Kürtçe ezanı, mesela MHP’nin kasetleri...
Bu sağlıklı bir ruh hali değil.
Yine de Doğan Grubu’nun yaptığını anlayabiliyorum.
Ama ATV’nin yaptığı pek anlaşılır gibi gelmedi bana.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.