Artık tam zamanıdır
Meydanlardaki hararetli konuşmaların yorumları ve seçim tahminleri, gelecek seçime kadar paketlenip rafa kaldırıldı. Şimdi seçim neticeleri üzerinde konuşma dönemi. Bu konudaki yorumlar ve tartışmalar da bir süre sonra gündemi terk edecek.
Bunlar, seçim öncesi ve sonrasının değişmeyen görüntüleri. Fakat Türkiye tarihinde çok şeylerin değiştiği muhakkak.
Ezberlerin ters yüz edilip didiklendiği önemli zamanları yaşıyoruz. Yaralar kanırtılıyor, cerahatler patlatılıyor. Doğrular eğriler yer değiştiriyor. Böyle zamanlarda ülke idare etmek gerçekten çetin iş. Çok yönlü maharet gerektiriyor.
Başbakan, “balkon konuşması”nda kültürümüzün inanç temellerine atıfta bulunarak merkeze insanı koyduğunu net şekilde belirtti. Her bireyin yaşam tarzını emanet bildiklerini söyledi. Demokratik temelde bütünleşmiş millî iradeye vurgu yaptı.
Konuşmanın her cümlesi, nitelikli vasıflara sahip kadrolarla gerçekleştirilecek özellikleri dile getiriyordu. Üç seçimi üst üste ciddi bir destekle kazanmış bir partiden beklentilerin de farklılaşacağı açıktır. Başarının iç muhasebesi, başarısızlığın tahlillerinden daha önemli anlamlar taşıyor.
İktidarın gücü artık çok uzun yıllar ihmâl edilen konuları ele almasına yetecek durumda. Bunların başında eğitim ve kültür politikaları geliyor. Öncelikle Milli Eğitim ve Kültür Bakanları, partiler üstü ve oy endişesi taşımayan bir anlayışla seçilmelidir. Milli Eğitim Bakanı, eğitim alanında meslekî kariyerinin yanı sıra, aynı zamanda kültür insanı olma vasfını da taşımalı.
Kültür Bakanı ise evrensel ölçülerde kültürle haşır neşir ve kendi kültür kaynaklarına orijinalinden okuyacak derecede aşina, temsil özelliğiyle yüzümüzü ağartan isimlerden seçilmeli. İdari meselelerdeki pratik uygulamalar seçkin yardımcılarla desteklenebilir.
Eğitim politikaları nesillerin iyi yetişmesini dert edinen eğitimciler tarafından belirlenmeli, yüksek insanî vasıfların kazandırılmasına öncelik verilmelidir. Estetik zevkleri geliştirecek ve duyarlı insan olmanın şuurunu verecek tarih, felsefe, edebiyat, sanat tarihi, coğrafya gibi sosyal bilgilerin ders sayısı artırılmalıdır. Müfredatlar yeniden gözden geçirilmeli ve gerekli düzeltmeler yapılmalıdır.
Üniversiteler için de yeni düzenlemelere acilen ihtiyaç var. Üniversiteleri vasıflı işsizler ordusu yetiştiren kurumlar olma durumundan kurtarmak lazım. Üniversitelerimiz, ilmî çalışmaların birinci adresi olma niteliğini taşımalı. O yüzden öğretim kadroları yetersiz olduğu hâlde yeni üniversiteler açma alışkanlığından vazgeçilmelidir. Fakültelere alınan öğrenci sayısı, ilgili alanlardaki ihtiyaca göre belirlenmelidir.
Üniversitelerimizdeki kadrolarda, ilmî haysiyetine ve özgür iradesine gölge düşürmeyen bilim adamlarına yer verilmeli, hatır gönül mekanizması ilim yuvalarında işlememelidir.
Başbakanımız, insanı gerçekten etkileyen balkon konuşmasında sınırlar ötesini selâmlarken tarihî misyonumuzun mirasçıları olduklarını da hatırlatıyordu. Bu misyonun, hakkıyla yerine getirilmesi için Başbakanımızdan eğitim ve kültür konularında bir diriliş dönemi başlatmasını bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.