Görüntülü hüküm
Hoca Efendi musalla taşının başında, dünyadan göçen merhum veya merhume adına cenazeyi Hakk’ın rahmetine uğurlamaya gelenlere sorar, “nasıl bilirdiniz?”, yani merhum ve merhumeyi yakından tanıyan insanların şahitliğine başvurur. Verilen cevap bir yönüyle hayatta kalanların ölüm gerçeği karşısında teslimiyetidir, ölümlü olan dünyaya dair her türlü meselenin hiçliğini idraktir, varsa aradaki kırgınlıkların, incinmişliklerin unutulduğunun, beyanıdır. O yüzden hep bir ağızdan “İyi bilirdik” tasdiki çıkar. Ardından hakların helâl edildiği bildirilir.
Son yolculuktaki bu uğurlanışta, ölen kişinin üzerindeki kul hakkının yükü hafifler. Onun için hakkı helâl etmek, etmemekten daha hayırlıdır. Çünkü insan olarak bildiğimiz bilmediğimiz nice kusur ve günahın sahibiyiz. Birileri bize hakkını helâl etmese vay hâlimize. Hiçbir mümin böyle ağır bir yükle Mahkeme-i Kübra’ya çıkmak istemez. Kendimizin istemediği bir şeyi başkasına reva görmemek lazım. Bağışlayıcılık nefsî terbiyede önemli merhaledir. Çünkü bağışlayamamak, kin gibi insanı geri ve kısır bırakan keskin duygunun önünü açar. Yapıp ettiklerimiz zaten kirâmen katiplerince kayıtta. Hüküm Cenab-ı Hakk’ındır.
Gazetelerde, bir resmin siyasi gündemi nasıl değiştirdiği haberini okurken insan hakkında, onu birebir tanıyanların değil, medyanın görüntüler üzerinden şahitliğine esir edildiğimizi düşündüm. Söz konusu resim, Almanya’nın Başbakanı Angela Merkel karşısında Yunanistan’ın eski Başbakanı Yorgo Papandreu’nun ellerini önünde kavuşturmuş şekilde, başı hafif eğik duruşunu donduran karedir. Angela Merkel, cüsseli ve hakim tavırlı bir kadın. Papandreu onun karşısında ince kalıyor. Yani o kare siyasiler arasında geçen konuşma anını değil de sıradan iki insanın yan yana gelişini resmetmiş olsa kalıplı bir hanımla, ince bir bey demenin ötesinde fazla yorum yapılmaz. Medya Yunanistan’ın ekonomik, sosyal bütün sıkıntılarının sorumluluğunu o resimle bütünleştirdi. O resim olmasaydı Papandreu Başbakanlık görevine devam mı edecekti, elbette hayır. Aynı şekilde Yunan Maliye Bakanı iri yarı Evengelos Venizelos’un PASOK içinde güçlenmesine sebep, bu defa kendisine göre daha çelimsiz olan Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schauble karşısında cüsseye bağlı baskın görüntüsünü veren fotoğraf karesi gösterildi.
Günümüzde görüntüyle konuşmak, görüntüye dayalı muhakeme yapmak, yargılamak neredeyse çağın vazgeçilmez dili oldu. Görüntü kaydetmek her çevrede ve her alanda değişik maksatlara hizmet ediyor. Özellikle insanları zor durumda bırakan çekimler, çıkar oyunlarının başyardımcısı olarak kullanılıyor.
Vapurda gidip gelirken bakıyorum herkesin elinde fotoğraf makinası veya kamera ha bire çekiyorlar. Resim çekmekten güzelliğin gerçeğini seyretmeyi unutuyorlar. Küçücük çocukların bile ellerinde makinalar. Onlara dünyayı perdeli seyrettirdiğimizin farkında değiliz. Teknolojiyi kullanma da bir eğitim meselesi. Onu da yerli yersiz kullanmak israfın alanına girer. Bilgisayar ekranlarına yüklenen binlerce resmin ne işe yaradığını aklım gerçekten almıyor. Sanal dünyanın kapısını farkında olmadan kendi ellerimizle açıyoruz. Teknolojik gelişme bir gerçek. Kullanmasını bilmezsek geride kalırız. Ama her şeyde olduğu gibi çocuklarımızın geleceği için onu da yerli yerince kullanmanın eğitimine ciddi şekilde muhtacız.
Âlemleri içine sığdıran insanı tek karelik görüntülerle anlamak mümkün değil. Musalla taşında helâllik bekleyen fâniye, görüntülerden değil yakından tanıdığımız hâllerine şahitlik edebiliriz ancak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.