Miraç Gecesi'nin hatırlattıkları
Soru: Miraç gecesi bize hangi hususları hatırlatmalıdır?
Cevab: Bismillahirrahmanirrahim.
Elhamdülillah, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin ALLAH Teâlâ'nın büyük iltifatlarına mazhar olduğu bir Miraç kandilini daha idrak ettik ve ihya etmeye çalıştık. Rabbim kabul buyursun. Amin. İdrak ettiğimiz bu mirac kandilin memleketimize, milletimize, bütün İslâm alemine maddi ve manevi hayırlara-bereketlere vesile olmasını Cenab-ı Hak'tan diliyorum. Bu arada çok önemli itikadi bir meseleye ve miracla alakalı bazı hususlara değinmek istiyorum.
İsra ve Miraç hadisesi, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz uyanıkken ve şahsı ile yani hem mübarek vücudu ile hem de ruhu ile olmuştur. Rüyada ve sadece ruhu ile olmamıştır. Eğer böyle olsaydı, Mekke müşrikleri ve hatta imanı zayıf bir kısım Müslümanlar tarafından inkâr edilmezdi. (Taftazanî, Şerh-i Akaid, 174, Aliyyül-Kârî, Şerh-i Emâlî, 20, Sırrı Giridî, Nakdül-Kelâm fi Akaidil-İslâm, 306,310)
Diğer önemli bir konu: Miraç gecesinde; Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, Cebrail (A.S.)'i Sidretül-münteha'da bırakarak kendisine sunulan refrefin kılavuzluğu ile Allah'ın dilediği yere kadar geldi ve Allah Teâlâ'nın:
"Yaklaş Ey Muhammed!" hitabını duydu. Sonra da Cenab-ı Hakk'la görüşüp konuşmak gibi kadri yüce bir nimet ve şerefin sahibi oldu. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Cenab-ı Hakk'ı ahiret-kalb gözüyle görmüştür. Sorulan bir soru üzerine, İmam-ı Rabbânî (K.S.) bu hususta şöyle der: Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, Miraç gecesi Rabbisini görmesi dünyada vaki olmamıştır, bilakis ahirrette vaki olmuştur. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz, Miraç gecesi zaman ve mekân dairesinden çıkıp, imkân darlığından da halas olup kurtulunca, ezel ve ebedi bir anda buldu. Bidayeti (başlangıcı) ve nihayeti (sonu) bir nokta olarak gördü. Binlerce sene sonra cennete girecek, cennet ehli kimseleri cennette gördü. (Bak. Mektubat, 1/305, 283. mektub)
Miraç'la alakalı olarak bir de bir düşünelim. Cenâb-ı Hakk'ın "etrafını mübarek kıldık" diye buyurduğu topraklar, bugün kimin elinde... Şu veya bu sebeplerle cihadı terk ederek mübarek toprakların bu milletin elinde olmasından rahatsızlık duymayan biz Müslümanlar... Bunun hesabını nasıl vereceğiz?.. Birleşmiş Milletler toplantılarında onlara arka çıkan hükümetler... Bunun vebalini nasıl yüklenecekler?..
Bu yüzden biz Müslümanlar Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin büyük tarihî yolculuğunun bu yıldönümünde bunun utancı ve ıztırabı içindeyiz. Zira Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin Miracının ilk durağı temel mekanı bugün ağyarın elinde, yıllardır karanlık içindedir.
Kudüs, tarihin ünlü şehirlerinden biridir. Yeryüzünde ALLAH Teâlâ'ya ibadet maksadı ile inşa edilen mabetlerin ilki Mekke-i Mükerreme'deki Kabe, ikincisi de Kudüs'deki Mescid-i Aksa'dır. Mescid-i Aksa, Hz. Musa (A.S.)'dan Hz. İsa (A.S.)'ya kadar pek çok peygamberin toplandığı yerdir. İnsanlığa ilahî nurlar getiren, vahy-i ilahînin en önemli menzillerinden birisi de Kudüs ve Mescid-i Aksa olmuştur. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin miracında ilk durağı da Mescid-i Aksa'dır. Kabe ve Mescid-i Aksa, Mirac-ı peygamberinin arzımızdaki mihveri, başlangıcı ve sonudur. Bu büyük manevî olay, Mekke-i Mükerreme'den, Mescid-i Haram'dan başlatılmış, Kudüs ve Mescid-i Aksa, bu tarihî ve dinî yolculuğun uğrak yeri olmuştur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.