Yaz ayları serin geçiyor ama Yüksek Askeri Şura (YAŞ) Toplantısı’nın sıcağı Ağustos başında ülkeyi ısıtacak derecelere çıkabilir.

Geçen yılki Şura tecrübesinden söylüyoruz bunu.
Sivil iradenin yetki alanındaki tasarruflara görülmemiş bir direnç göstermişti Orgeneral İlker Başbuğ giderayak.
Şimdi Karargah’ın zirvesinde Orgeneral Işık Koşaner oturuyor.
Yargı süreçlerinde şu ana kadar bir iki olay hariç hukuk dışı zorlamalar yaptığına tanık olmadık Koşaner’in.
En azından kamuoyuna yansıyan böyle bir durum olmadı.
Başbuğ, Balyoz Darbe Planı ortaya çıktığında “Bu, karşılaştığımız en ciddi olay” demişti.
Ortaya çıkan belgeler Başbuğ’u doğruladı.
Çünkü Orgeneral Çetin Doğan önderliğindeki Cunta yapılanmasından 2003-2004 itibariyle Karargah’ın haberdar olduğu onlarca belgeyle doğrulandı.
O yıllarda Başbuğ da Karargah’ta oldukça önemli bir görevde idi.
Olayın evveliyatını bildiği için Balyoz ortaya çıkınca ciddiyetini de ilk kavrayan Başbuğ oldu.
Lakin, hukuk çizgisi içinde üzerine gitmedi ve Balyoz sanıklarını hukukun elinden kurtarma stratejisi izledi.
Tıpkı Ergenekon vesair davalarda olduğu gibi.
Bu tutumu 2010 YAŞ’ında da aynen gördük.
Başbuğ, bazı komutanların önünü kesmek, bazılarının önünü açmak için yoğun çaba sarfetti.
2010 YAŞ’ında Sivil Hükümet yetki alanını çiğnetmedi ve oldukça dik durdu.
Başbakan da öyle, Hükümet de öyle, Cumhurbaşkanı da öyle...
Gözden kaçırılmaması gereken nokta ise Medya’nın bu süreçteki tutumuydu.
Geçmişten beri vesayet rejiminin yanında yer alan medyanın dışında Türkiye’de artık güçlü bir medya var.
2010 Şûrası boyunca bu medya sivil bir duruş sergiledi.
YAŞ’ın perde arkası ve perde önü haberleri özgür biçimde sütunlarda yer buldu.
Cuntacı yapılanmayı ayakta tutacak ve bu zihniyettekilerin önünü dönemler boyu açacak hamleler tek tek deşifre edildi.
Edindiğimiz bilgilere göre bu Cunta zihniyeti için bir ders olmuş.
Geçmişte Andıçlar ve resmi yazışmalarla bunlar analiz edilir ve yeni planlar hazırlanırdı.
Şimdi bu tip belgeler deşifre edildiği için daha çok yazılı olmayan strateji şeklinde ve daha dar kadrolarla bu tip faaliyetler yürütülüyor.
2010 YAŞ’ından çıkartılan dersle 2011 YAŞ’ı için medyanın elde tutulması üzerinde aylardır çalışma yapıldığını öğreniyoruz.
Bu yolda özellikle sivil siyasete öteden beri destek veren “sağ medya” ile temas kurulmasına yönelik planlamalar yapılmış.
Kurulan temaslar gazeteci-haber kaynağı ilişkisi çerçevesinde sürdüğü sürece sorun yok.
Gazeteciler bu çerçevede olaya baksa da üst düzey subayların olaya “misyon” çerçevesinde baktıkları ve 2011 YAŞ’ı için altyapı oluşturduklarını öğreniyoruz.
Bu oldukça üzücü.
Tarafların birbirini anlaması ve doğru bilgi akışı için diyalog önemliydi.
Ama olayın “planlı bir misyon” boyutunda sürdürülüyor olduğunu öğrenmek ve bunların farklı biçimlerde Karargah’ın zirvelerine sunulduğunu bilmek, işin kopma noktası.