Milli Görüş bitmez
Bazen aldığım bir mesaj yanlış anlaşıldığımı gösterince üzülüyorum. Çünkü yanlış anlaşlma insanın kendi elinde değildir. Yazdıklarım ortada dururken yanlış mı anlaşılıyorum yoksa bazıları ısrarla yanlış anlamak için kendilerini mi zorluyorlar anlayamıyorum. Kısacası yanlış anlaşılmak gerçekten bir değerlendirmeden mi yoksa ısrarla anlamak istemeyişten mi ileri geliyor bu noktada kararsızım. Bir başka nokta daha var ki sanki düşüncelerimi sayıları birkaç kişiyi geçmese de bazı okuyucularım kendileri gibi ifade etmemi, her konuda aynen kendileri gibi düşünmemi istiyorlar da mesajları ile beni aynı çizgiye mi çekmek istiyorlar elbette bunu da sadece sözünü ettiğim mesajların sahipleri bilirler.
Herkes istediği gibi düşünebilir, olaylara farklı açılardan bakabilir ama aynı hakka benim de sahip olduğumu düşünüyorum. Önemli olan inancımıza ters düşen bir noktada bulunmayalım. Bu noktada önceki gün bir okuyucumun gönderdiği mesaja temas etmek istiyorum. Okuyucumun mesajında son YAŞ öncesi ve sonrası yaşanan olaylarla ilgili yazılarıma öfkelendiğini gördüm. Yazılarımı nasıl oldu da öyle anladı doğrusu izah edemedim. Çünkü, düşüncemi sadece sözle ifade ediyor değilim ki uçup gitsin, akılda yanlış kalsın. Bu birinci husus.. İkinci husus ise YAŞ öncesi ve sonrası olaylarla ile ilgili bir tek yazı yazmış değilim. En az 4-5 yazı ile düşüncelerimi dile getirmeye çalıştım. Buna rağmen AK Parti gibi düşündüğümü ve yazdığımı söyleyen okuyucumu önce insafa sonrada okuduğunu anlamaya davet ediyorum. Anlama özürlülere zaten söyleyecek bir sözüm olamaz. Ancak mesaj gönderen okuyucumu peşin olarak iyi niyetli kabul ediyor ve kendince hatalı bir yaklaşımla ilgili uyarı görevini yapmaya çalıştığını düşünmek istiyorum. Ancak, bunu yaparken AK Partililer gibi düşündüğümü ve olaylara öyle yaklaştığımı söylemenin insaf ile bağdaşır bir tarafı olamaz. Kaldı ki bazı konularda AK Parti gibi düşünmek suç olamaz.Milli Görüş'ün tek partisi Saadet'in Genel Başkanı Sayın Kamalak'ın da yeni bir anayasa yapılması gibi bazı konlarda benzer görüşler açıklaması Saadet'in AK Partileştiği anlamına mı gelir? Kaldı ki AK Partili olsam da bunu savunurum. O zaman da kimsenin ikazını beklemeden bu gazetede yazı yazmayı bırakırım. Ancak, bir takım anlama özürlülerin yanlış anlamaları sebebiyle de tam 37 yıldır fikirlerini savunduğum bir hareketten kopmam düşünülemez.
Üzerinde durmak istediğim bir başka husus ise söz konusu mesajda TSK düşmanlığı yaptığım bu duruşumla da Erbakan Hoca'ya ters düştüğüm, AK Partililer gibi düşündüğüm, onların çizgisinde yer aldığım iddiasıdır. Bu düşünceye söz konusu arkadaş nasıl vardı ve ifade etti bilemiyorum. Böyle bir düşünceye sahip olabilmek için yazdıklarımı ya hiç okumaması ya da kasıtlı olarak okuduklarını saptırması gerekiyor. Çünkü, daha dünkü yazımda bir iftar sofrasında AK Partili olduğunu bildiğim bir arkadaşın yazlarımda çok yumuşak bir üslup sergilediğimi, yanı TSK'ya çatmaktan kaçındığımı ileri sürmüş, bende kendisine gereken cevabı vermiştim. Bir takım yanlış anlamalara son vermek için bu husustaki düşüncemi bir kez daha ve net bir şekilde ifade edeyim. TSK'nın sivil siyasete müdahale etmesine 40 yıldır karşı oldum, bugün de karşıyım. Sivil siyaseti yönlendirme ve belirleme görevinin TSK'ya ait olmadığına inanıyorum. Eğer bu düşüncemden dolayı bazı okuyucularımla ters düşüyorsam buna söyleyecek bir sözüm olmaz.Ama onlara ters düşmeyeyim diye de düşüncelerimden vazgeçmem. Ancak, son gelişmeler üzerine özellikle bazı AK Parti yanlısı gazetelerdeki köşe yazarlarının olayı bir kan davasına dönüştürmesini de doğru bulmuyorum. TSK'nın normal görev sınırları içine çekilmesine evet diyor, destekliyorum ama olayı izah ederken TSK mensuplarının da itibarsızlaştırılması anlamına gelebilecek yorumlardan kaçınılması gerektiğine inanıyorum. Bu düşüncemi de bu köşede çeşitli kereler dile getirdim. Hatta, bir haksızlığın düzeltilmesi için bir başka haksızlığa baş vurulmasının doğru olmadığını ifade ettim. Bütün bunlara rağmen beni AK Parti ile aynı çizgide görmek ya da göstermeye çalışmak insaf ile bağdaşmaz ve helallik dilemeyi gerektirir.
Mesajda beni esas üzen husus ise Erbakan Hoca'nın vefatının arkasından sanki Milli Görüş bitmiş, herkes AK Partili olmuş değerlendirmesidir. Bu değerlendirmeye katılmam mümkün değildir. Mesajın sahibi Milli Görüş kavramına nasıl bir anlam yüklüyor bilemiyorum ama Erbakan Hoca'nın yüklediği kavramı yüklüyor ise bu dava hiçbir zaman bitmez. Çünkü, bu dava kişilere bağlı değildir. Kişiler sadece yapması gerekenleri yapmak suretiyle Allah'ın rızasını kazanmaya çalışırlar. Zaman ve şartlar elbette Milli Görüş hareketinin içinde bulunanları ve yöneticilerini, hatta bu alanda görev üstlenmiş olan siyasi parti ve dernekler gibi tüzel kişilikler değişebilir ama dava varolmaya ve yürümeye devam eder. Milli Görüşçü olduğunu söyleyen bazı kişilerin yanlışları olabilir, ama bu davanın bitmesi anlamına gelmez. İnsanın olduğu yerde yanlış olabilir. Önemli olan yanlış yapanları insani ve İslami ölçüler içinde uyarılması, uyarılanın da yanlışından dönme faziletini gösterebilmesidir. Ama birileri tek doğru düşünceye kendilerinin sahip olduğuna inanarak, herkesin her konuda kendileri gibi düşünmesini gerektiğini istiyorlarsa onları en hafif ifadesiyle edebe davet ederim. Hiç kimse aklını putlaştırmasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.