LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

İsrail’e “Pisrail” diyen Türkiye!

İsrail’e “Pisrail” diyen Türkiye!

- Lütfü Bey; İngiliz Economist dergisi, son zamanlarda Türkiye-İsrail ilişkilerinin zayıflaması hakkında “Türkiye’de ordunun siyasete etkisi zayıflayınca, İsrail’le ilişkiler de zayıfladı” şeklinde bir yorum yaptı. Bu haftaki sohbetimize bu konudaki değerlendirmelerinizi alarak başlayalım mı?
- İsrail’in ve de onun ikiz kardeşi ABD’nin Türkiye’deki en büyük dostu ordumuzu yönetenlerdi. Nitekim İlker Başbuğ gibi İsrail’in Ağlama Duvarı’nın önünde dua eden Genelkurmay başkanları bile görmedik mi? İsrail’in ikiz kardeşi ABD ise, Kenan Evren gibi Genelkurmay başkanlarımıza “Bizim oğlanlar” diyecek kadar yakın ilişki içindeydi. Böyle bir ülkede ordunun siyaset üzerindeki etkisi zayıflamadıkça, İsrail’le ilişkiler zayıflayabilir miydi? Örneğin ordunun siyaset üzerinde eski etkisi olsaydı, İsrail’in karşı çıkışına rağmen, Mavi Marmara gemisinin Filistinlilere yardım götürmek üzere yola çıkışı söz konusu bile olabilir miydi? Ya da ülkemizin başbakanının, bırakın İsrail’e sert çıkışını, azıcık çıkışması bile söz konusu olabilir miydi? Başbakan, İsrail’in Filistinlilere yaptığı pislikleri İsrail yöneticilerinin yüzüne vurup, “Pisrail” dercesine konuşabilir miydi? O bakımdan Economist dergisinin “Türkiye’de ordunun siyasete etkisi zayıflayınca, İsrail’le ilişkiler de zayıfladı” demesi gerçeğin ifadesi. Aslında ideal olan Türkiye’nin İsrail’e, ABD’ye olan bağımlılığından tümüyle kurtulabilmesi. Mesela İran gibi tam bağımsız bir ülke olabilmesi. Malumunuz Şah döneminin İran’ı, ABD, İsrail denilen ikiz kardeşlere bağımlı bir ülkeydi. İran ne zaman ki gerçekleştirdiği devrimle Şah yönetimini devirip bağımsız bir ülke haline geldi; işte o zaman kendi savaş uçağını, kendi tankını, kendi füzesini üretir hale geldi. İran bugün ABD, İsrail denilen ikiz kardeşlere kafa tutuyorsa eğer, tam bağımsız bir ülke olduğu için değil mi? Türkiye de bir an önce bu duruma gelmeli. Artık ordumuzu yönetenler, “Siyaset üzerinde nasıl etkili olabilirim” diye değil, “Kendi savaş uçağımı, kendi tankımı, kendi füzemi nasıl üretebilirim” diye kafa yorar hale gelmeli. Artık ordumuz uçaklarını, silahlarını ABD’den alan, onların bakımlarını İsrail’e yaptıran bir ordu olmaktan kurtulabilmeli.
EĞİLDİĞİN YETER,
DOĞRUL ARTIK METİNER!
- Son seçimde AK Parti’den milletvekili olan Mehmet Metiner’in, geçmişte Başbakan Erdoğan’ı eleştirdiğinin ortaya çıkması üzerine, kendisini affettirmek için yaptıkları medyada tartışma konusu oldu. Lütfü Bey; siz her dönemde başbakanları ve de tüm güç odaklarını eleştirmiş bir kişi olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Mehmet Metiner Başbakan’ı bir kere eleştirdi, bin kere özür diledi! Bir eleştiriye bin özür çok fazla değil mi? Kaldı ki Mehmet Metiner, “Cahiliye dönemimde yaptığım eleştiri için Başbakan’dan bin kere özür dilerim” demekle de yetinmedi. Ardından adeta “Varlığım Başbakan’a armağan olsun” dercesine, “Bütün varlığımla Başbakan’ın emrindeyim, o ne emrederse onu yaparım” dedi. Ama bu da yetmedi. Gitti bir de pişmanlığını ifade etmek için Başbakan’ın eşinin önünde yerlere kadar eğildi. Hal böyle olunca da “Bu kadar eğildiğin yeter, doğrul artık Mehmet Metiner!” diye onu dostça uyarmak gerekli hale geldi. Böylesine yerlere kadar eğilerek pişmanlığını ifade etmek, en hafif tabirle görüntü kirliliği demek! Elbette başbakanlar da eleştirilecek. Başbakanlar eleştirilemez, sorgulanamaz varlıklar mı? Onlar hatasız insanlar mı? Hata yaptıklarında, yanlış yaptıklarında başbakanları eleştirmekten daha tabii bir şey var mı? Sizin de dediğiniz gibi ben her dönemde cumhurbaşkanlarından başbakanlara, Genelkurmay başkanlarından medya patronlarına kadar tüm güç odaklarını eleştirdim. Askeri darbe dönemlerinde bile darbeyi yapanları eleştirmekten çekinmedim. Bunun bedeli ne kadar ağır olursa olsun, o bedeli de ödedim. Hayatım güç odaklarını eleştirmekle geçti; onların önünde eğilmeyi ise hiç aklımdan geçirmedim. Güç odaklarına karşı yaptığım eleştirilerden birini bile cami avlusuna terkedilmiş gayrimeşru çocuk durumuna düşürmedim! Bir insan ya yaptığı eleştiriye sahip çıkmalı ya da sahip çıkamayacağı eleştiriyi yapmamalı. Kaldı ki Mehmet Metiner, Başbakan hakkındaki eleştirisiyle ilgili bir özeleştiri yapacaksa, bunu da Başbakan onu milletvekili yapmadan önce yapmalıydı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi