Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) Medine-i Münevvere'ye hicret edince öncelikle üç şey yaptı:

1-Mescid yaptı.

2-Kardeşlik anlaşması yaptı.

3-Müslümanlara pazaryeri tâyin etti.

Bu üç madde ile ilgili olarak kafa yorarsak, çok önemli sonuçlar çıkarırız. Bu konuda düşünmeyi de ihmal etmeyelim.

Peygamberimiz (s.a.v.) dünyanın efendisi olan mübarek topluluğu namaz okulunda (mescidten) mezun etti. Bu günde topluluk tabanı çakıllarla, tavanı hurma dallarıyla döşenmiş câmiden mezun oldular.

Bizler de câmilerimizi dâvâmızın şuur merkezi, nizamımızın medresesi hareketimizin menbaı hâline dönüştürmeliyiz. Hâlen câmilerimiz "namaz câmisi" konumundadır ve işlevsizleştirilmiştir.

Câmilerin mükemmelliğini cemaat, süste arıyor. Oysa süs bize duraklama ve gerileme devrinde girmiştir. Mimari mükemmellik ile, süsün ayrı şeyler olduğunu bilmek lâzım.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)'in Kur'an-ıKerim'den başka bir tezi ve mescid'ten başka bir okulu yoktu. Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğer sahabeler (radiyallahu anhüm ecmain hazeratı) bu okuldan mezun oldular. Kim bu okuldan daha temiz, daha mükemmel ve daha verimli bir okul gördü?

Bu okulda; insan faziletlerinin tamamını bünyesinde toplayan emsalsiz bir topluluk, bir kültür, bir rûhi temizlik, hiçbir tarafından bâtıl gelmeyen Kur'an-ı Kerim sayesinde meydana gelmiştir.

Bugün bizlerin de böyle bir üniversiteye ivedilikle ihtiyacımız vardır. Kalblerimizin Kur'an-ı Kerim'e bağlanmasına ihtiyacımız vardır. Kur'an-ı Kerim'i, sahabe efendilerimizin anladığı gibi anlamaya ihtiyacımız vardır.

Dünyanın hiçbir üniversitesi halka câmideki kadar mâlumat veremez. Günümüzde câmilerin durumuna bakarak beyan ettiğim ifademe boynunuzu bükmeyin. Bu olumsuzluk tamamen görevlilerin (istisnaları hâriç) kalitesizliğinden kaynaklanmaktadır. Kalite oluşsun, câmilerin işlevini siz o zaman görün.

Şunu herkes bilsin: Câmilerimiz sakalımız ve hanımlarımızın örtüsü kadar kutsaldır. Türkiye'de huzurlu bir ortam isteniyorsa câmilerimizin canlandırılması şarttır.

• Merkezi ezan,

• Merkezi vaaz,

• Bir merkezden yayınlanarak imam ve müezzinlerin hoperlör olarak kullanılması câmilerimizin fonksiyonunun kaybolması sebepleri arasına girmiştir.

Müslümanların bazıları da diğerlerini:

"Mescid'te dünya kelâmı konuşulmaz" diyerek susturmaktadırlar. Bunlar dünya kelâmının ne olduğu hususunda farklı düşündükleri için hata etmektedirler. Dünya kelâmından kasıt, mâlâyani ve fuzuli meseleleri konuşmak ve alışverişle meşgul olmaktır. Bunların yeri mescid değildir.

Câmilerin misyonunu anlamayan yasakcı zihniyet, câmilerde konuşmayı yasaklamışlar. Ancak, haramlardan uzak olan konuşmalar, kerahetsiz câizdir. Zaten câmilerde okunan hutbeler, vaazlar müslümanları irşada yönelik dünya kelâmlarıdır. Bu böyledir de gel de anlat anlatabilirsen.

Fırsat buldukça bu konuya devam edeceğiz, inşallah...