Hapishanelerde bayram

Hapishanelerde bayram

Bayramlar hapishanelere hüzün getirir. Allah kimseyi düşürmesin.
Orası bir hayat mektebidir. Hapishanelerde, adeta atasözü haline gelmiş bir tekerleme vardır. (Düşmeyenleri tenzihen söylüyoruz): “Buraya düşmeyen eşektir. İki defa düşen eşek oğlu eşektir” derler. Neden eşektir? çünkü her şeyi daima hazır bulmuştur. Kolay yaşamıştır. Zorluk çekmemiştir. Hayatı bilmez. İki defa düşünce neden eşek oğlu eşek olur? Bu da :”Bre eşek, hapishaneyi gördün? Hayatı biliyorsun. Burada tekrar ne işin vardı da geldin? Toplum ve insanlarla neden uyum sağlayamadın? Hapishanenin şöyle bir tarafı da vardır. çok defa dışarıdakilerin felaket saydığı olayları çok basit görürsünüz. Ciddiye bile almazsınız. Başka bir ifade ile olaylara gülünç tarafından bakarsınız. Diyelim ki idamlık bir suçlu duruşmaya gidecektir. Dışarıdakiler böyle bir suçlunun yüzüne bakmaktan bile çekinirler. Ona alacağı cezayı hatırlatmak istemezler. Halbuki hapishanedekiler, onun suçunu eğlence konusu yaparlar.

“Ne zaman asılıp da dilin böyle sarkacak?” gibi muziplikler yaparlar. İdamlık, duruşmalara gider gelir; gider gelir. Bir gelişinde, bütün mahkûmlara çay ısmarlar. Sebebi idamdan yırtmış olmasıdır. Kendisine müebbet hapis cezası vermişlerdir. Yani ömrünün sonuna kadar yatsa, hapishaneden çıkamayacaktır. çay ısmarlamakla bu mutluluğunu kutlamaktadır. Şimdi gelelim hapishanedeki bazı gülünç olaylara:

İzmit Cezaevi'nde yatıyorduk. Bir bayram sabahı, toplu halde, dışarıyı seyrediyorduk. Bayram namazından çıkan cemaatten birileri bizimle ilgileniyorlardı. “Allah kurtarsın, gencecik insanlar” diye bize dua ediyorlardı. Bir de Gürcü Rauf Dayımız vardı. Her sözden ters bir anlam çıkarırdı. Cemaatten birisi:”Vah vah, gencecik adamlar… Kafes arkasında yatıyorlar. Allah kurtarsın” diyordu. Rauf Dayı birden köpürdü: “Allah seni kurtarsa da şuraya gelip 10-15 sene yatsan. Baksana, güneşin alnında çalışa çalışa kararmış çingenelere dönmüşsün. Buraya düşsen de kurtulsan. Allah seni kurtarsın!” dedi.

Biz gülüştük. Adam: “Allah belanızı versin!” diyerek çekip gitti. Bayramdan bayrama, Savcı Beyler cezaevine gelirdi. “Allah Kurtarsın. Bakarsınız bir af çıkar.. İnşallah yuvanıza, çoluk çocuğunuza kavuşursunuz.” gibi sevindirici ve ümit verici sözler söyledikten sonra, bayramımızı tebrik edip giderlerdi. Bir bayramda daha çiçeği burnunda genç bir Savcı geldi.

Mahkûmlar daha onu görür görmez bir hata yapacağını anlamışlardı. Savcı başladı tek tek cezalarımızı sormaya… “Yattığınız günler geçti. Siz asıl daha yıllarca yatacağınız günleri düşünün.” dedi. Mahkûmlar patladı. Patlama isyana dönüştü. Bayram herkese zehir oldu.

Ahmet ve Osman adlarında 2 arkadaşımız vardı. Ahmet ‘ırza tecavüzden’ yatıyordu ki, hapishanede 5 paralık itibarı yoktu. Bizimle voltaya bile çıkamazdı. Osman ise hiç tanımadığı bir kadının nâmusunu korumak için ‘adam öldürmüştü’. Aramızda son derece itibarlı bir arkadaştı. Bayram günü ikisinin de ziyaretine gelen olmamıştı. Osman, kendi akrabalarına sövecek oluyor. “Ulan” diye başlayınca… Hemen arkasından tövbe istiğfar ediyordu.

“Bunlar akraba değil, akrep... Bu mübarek günde bizi günaha sokacaklar!” diyordu. Karşı duvarın dibinde volta vuran Ahmet: “Bizim kendi akrabamıza sövmemiz günah olur. Gel sen benim akrabalarıma söv. Ben de senin akrabalarına söveyim” dedi.

Bereket ki, Osman cahil bir gençti. Sözün nereye gittiğini anlamadı. Ahmet daha: “Senin akrabalarını…” der demez, Osman bıçağını çekti. Biz engel olmasak, Ahmet’i parça parça edecekti. İdare Ahmet’i başka cezaevine nakletmek zorunda kaldı.

İsmail adında ağır cezalı bir arkadaşımız vardı. Dışarıdayken çobanmış. Onun davar otlattığı bölgede bir ceset bulunmuş. Suçu kendisine yüklemişler. Bayram’ın birinci günü tahliyesi geldi. Namazında niyazında çok temiz bir adamdı. Onun cinayet işleyeceğine hiç inanmıyordum. Kendisine sorduğum zaman da: “Taktiri İlahî” diye kısa keserdi.

Tahliye edildikten sonra beni kapı altına çağırttı. Gittim. “Bak ağabey, 12 sene yattım çıkıyorum. Karım kocaya gitti. İki çocuğumun nerde olduğunu bilmiyorum. İşte Hürriyetime kavuştum. O cinayetten haberim varsa, Allah beni yavrularıma kavuşturmasın” diyordu. Karar bir ‘Adlî Hata’ imiş. Bu vesile ile bütün kader kurbanlarına Allah Kurtarsın diyorum. İnşallah, yakında bir ‘Genel Af’ çıkacağı söyleniyor. Rabbimiz hayırlısını versin. Gözlerinizden öperim. Şu fanî dünyada geçmeyen gün mü var? Muhabbet ve dualarımla.



Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi