Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Dindarlara iftira atan bir dindar olunca!

Dindarlara iftira atan bir dindar olunca!

Şimdiye kadar kimsenin dindarlığını sorgulamaya kalkmadım. Çünkü, insanların kalplerini biz bilemeyiz sadece Yüce Allah bilir ve hesabını da O sorar. Ancak, dindar bilinen kişi bugün kalkarda "Dindarlar Kürtlerin ıstırabını hissetmedi" derse geniş bir kesime hem haksızlık etmiş hem de vefasızlık örneği vermiş olur. Bununda ötesinde eğer kendisi ve kendisi gibi düşünenler gerçekten Kürtlerin ıstırabını hissetmemişlerse bunu bir genelleme yaparak tüm dindarlara mal etmeye kalkışmanın ne anlama geldiğini doğrusu düşünmek bile istemiyorum.

Bu ülkede siyasi platformda Rahmetli Erbakan Hoca ve arkadaşları hem Kürtlerin ızdırabını yüreğinde hissetmiş hem de bunu dile getirmiş, Kürtlerin dertleri ile dertlendiği için bedel ödemek gerekirse buna da seve seve katlanmıştır. Meclis dahil her ortamda Kürt sorununu dile getirirken bunu hiçbir zaman istismar konusu yapmamış, olayı bir insan hakkı olarak gündeme getirmiştir. Elbette Kürtlerin ızdırabını hisseden sadece Erbakan ve arkadaşları değildir. Pek çok kardeşimizin bu acıyı yüreğinde hissetmiştir. Ancak olayı siyasi platforma taşıyan ve çözüm arayanlar Erbakan Hoca ve arkadaşları olmuştur.

Erbakan Hoca'nın konu ile ilgili öylesine çok söylemi ve teklifi vardır ki burada hepsini sıralamanın anlamı yok. Hafızasını yitirmemiş, bunun ötesinde siyasi hasımlık duygusuna kapılmamış hemen herkes bu gerçeği bilir ve hatırlar. Yıllarca Erbakan Hoca'nın yakınında bulunmuş birisi olarak şahadet ederim ki Hoca Kürt meselesine ırkçı bir yaklaşımla değil İslam kardeşliği çerçevesinde bakmış ve savunmuştur. Ama birileri çıkıp da, "Îslam kardeşliği bir söylemden ibarettir, proje değildir" demek gibi bir talihsizlik sergiliyorsa Müminlerin birbirlerinin kardeşi olduğu ilahi emrini ya bilmiyor ya da önemsemiyor demektir ki her iki durumda da böyle bir noktada bulunan kişinin dindarlar adına konuşma hakkı olmaması gerekir.

Hemen belirteyim ki 40 yılı aşkın bir süreden beri yazı yazarım bu süre içinde hiçbir yazımda Müslüman cemaatler arasında ayrım yapmadım bundan sonra da yapmayı yanlış bulurum. Çünkü Müslümanların kardeşliğine dün olduğu gibi bugün de gönülden inananlardanım. Bugün böyle bir yazı yazmak zorunda kalmışsam haksızlığa ve vefasızlığa duyduğum tepkinin sonucudur. Elbette cemaatler arasında anlayış ve yorum farklılığından kaynaklanan bir takım ihtilaflar olabilir. Ancak bu farklılıkların bir hakkın teslimini engellememesi gerekir. Bize Erbakan Hoca bu yönde örnek olmuş, bir başka Müslümanın hakkında konuşulmasına şahit olmuşsa bunu engellemiştir. Daha önce bu köşede bunu örnekleri ile sıraladım. Şimdi tekrara gerek duymuyordum. Ancak, tekrar belirteyim ki Erbakan Hoca hiçbir şey yapmamış bile olsa ısrarla Kürt sorununun çözümünü İslam kardeşliğine aramış olması onun inancının ifadesidir. Bundan dolayı birilerinin suçlamaya kalkışması sadece kendi insafsızlıklarını gösterir. Erbakan Hoca'nın yanlışlığını ya da Kürtlerin ızdırabını hissetmediğini değil.

Meclis kürsüsünden doğuda bazı Kürtlere reva görelen zulmü haykırırken sadece inancının gereğini yerine getiriyordu. Bu toplumu sadece İslam kardeşliğinin bir arada tutacağına inanmak Kürtlerin ızdırabını duymamak anlamına geliyorsa insaf demekten başka aklıma bir şey gelmiyor.

Üzüntüm bir takım kimselerin sadece kendilerini dindar sayması kendilerinin dışında kalanlar hakkında sözcülüğe soyunmalarıdır. Bunu yaparken de bilerek ya da bilmeyerek meşrep taassubuna esir olmalarıdır.

Söz uzatmak istemiyor ama bu dünyanın ötesinde bir Ahiret hayatı da var ve tüm hesapların orada mutlaka verileceğini unutmadan konuşmak gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi