Kasım Gülek’in şeytan taşlaması
Kasım Gülek, ünlü siyasetçi. CHP Genel Sekreterliği, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı gibi görevler. Gülek, iri taneli bir başak gibidir. O devirlerde Türkiye’nin 9 lisan bilen tek adamı yurtdışında okurken üniversitenin rektörü tarafından keşfedilir ve o rektör, Kasım Gülek’le Atatürk’e bir mektup gönderir. Ezcümle bu delikanlının istikbal vaat ettiği ve siyasette değerlendirilmesi Atatürk’e tavsiye edilmektedir. İnkılapların sahibi de bu tavsiye mektubunu dikkate alarak Kasım Gülek’i 6. dönem CHP Bilecik Mebusu yapar. Siyasete giriş o giriş. Gülek yeni mesleğinde hızla yükselir. Ama bir suçu vardır ki affedilir gibi değildir. Kasım Gülek hacca gitmeye niyetlenir. CHP ve Hac... Aman Allahım! Bu o devirlerde çok büyük suçtur, laikliğin kocaman ihlâlilidir. Genel Başkanları İsmet İnönü’nün Allah’ın adını anmaktan ısrarla sakındığı bir devirde, partinin genel sekreteri hacca gidecektir. O devrin CHP güdümlü Kemalist gazetecileri Gülek’in etrafını sararlar:
- Efendim hacca gideceğiniz doğru mu?
- Evet gideceğim.
- Tavaf da yapacak mısınız?
Gülek bu tuhaf soruyu soran gazeteciye yüzünü ekşiterek cevap verir:
- Tabii yapacağım. Başka nasıl hacı olunur?
Sonra kutsal topraklara vasıl olur. Hac farizasını yerine getirir ve döner. Aynı şeytan şebekesi havaalanında ellerini ovuşturarak beklemektedir. Niyetleri şeytan taşlama olayını hafife alarak, hurafe göstermektir. Hemen sorular gelir ardı ardına:
- Efendim hacca gittiniz, siz de şeytan taşladınız mı?
Sorudaki hinliği sezen Kasım Gülek aynı çabuklukla cevabı yapıştırır:
- Evet, orada şeytan taşladım. Bir torba taş da buraya getirdim. Buradaki şeytanları taşlamak için.
Zılgıtı yiyen gazeteciler susarlar. Kasım Gülek yine taşı gediğine koymuştur.
Aynı Kasım Gülek 23 Ocak 1996’da Hakk’ın rahmetine kavuşur. Cenaze namazını Fethullah Gülen Hocaefendi kıldırır.
Ömrü boyunca şeytanların içinde görev yapmak zorunda kalan Kasım Gülek, sahibine kavuşmuştur. Allah rahmet eylesin.
Kabul olunan dualar
Bu yıl da kutsal topraklarda hac farizası için bulunan 30 vatandaşımız hakkın rahmetine kavuştu ve orada defnedildiler. Bu olay beni geçmişe götürdü ve bir hatıram canlandı zihnimde.
Üsküdar Belediyesi eski Başkanı Mehmet Çakır’ın (o da gitti sefere) muhterem validelerinin yürekten bir duası vardır “Allah’ım, bana haccı nasip et ve orada canımı al.”
Ve 1990 yılında karı-koca Çakırlar o niyazla kutsal topraklara doğru yola çıkarlar. Anne Çakır, hep bu arzusunu Rabbine ulaştırmaktadır. O günlerde hepimizin bildiği ve adına Tünel Faciası denilen, üçbin kişinin Hakk’a ulaştığı olay yaşanır. Kimine göre facia, kimine göre ihsan, lütuf!
Karı-koca Çakırlar orada hayata elveda deyiverirler. Duaları kabul olmuştur. 2009 yılında da oğulları Mehmet Çakır, yakalandığı pankreas kanserine yenik düşer ve anne-babasına kavuşur. Üçünü de hayırla ve Fatiha ile anıyoruz. Duaları duamızdır.