Kızın adı üyelik
Dini açıdan, görünmesi sakıncalı olan yerleri örtmeye 'setriavret' denilir malumunuz. Tek başına 'avret' ise "edep yeri" anlamına gelir.
Tamer Korkmaz'ın dünkü yazısını okuduğum sırada, durup dururken bu kelimeler geçti zihnimden.
Aslında çok da durup dururken sayılmaz.
Avro bölgesi sakinlerinin uçurumun kenarında yaşadığını hatırlatıyordu.
Euro, yuro veya avro denen Avrupa'nın ortak para biriminden bahsedilince, zihinde 'avret' kelimesi ile bağlantı kurmak pek de zor değil.
AB ülkelerinin gidişatı, setriavro istikameti.
* * *
Türkiye ise kendi yoluna istikrarla devam ediyor.
MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan, "2001 yılından bu zamana baktığımızda Türkiye'nin bu duruma gelebileceğini hayal edemezdik" derken, yalın bir gerçeği dile getiriyordu.
On yıl önceki Türkiye ile bugünkü Türkiye arasında kıyas yapmak bile gereksiz.
"Kör de bilir Avanos'un yolunu, çanak çömlek kırığından..."
* * *
AB inişte, Türkiye yükselişte.
'Uzman' değerlendirmeleri bu yönde.
New York Times, Türkiye'nin AB ile müzakerelere son verebileceğini yazmış.
Hiç lüzumu yok.
Müzakereler aynen devam etmeli.
50 yıldır onlar alacakmış gibi davranıp nasıl almıyorlarsa birlik içine...
Biz de bir 50 yıl daha, girecekmiş gibi yapıp girmeyiz.
Heyecan olur.
* * *
Ağa'nın güzel bir kızı vardı.
Gören hayran kalırdı.
Komşu köylerden bile düğün bayram vesilesiyle sırf o kızın güzelliğini görmek için gelenler olurdu.
Güzelliğinin ölçüsü, hayalinizin sınırı kadar diyelim, ötesini söylemeyelim.
Bir delikanlı Ağa kızını görür görmez âşık olmuştu.
Aşkından Kays gibi çöllere düşüp Mecnun olmadı ama süzüldü, eridi, içten içe yandı çocuk.
* * *
Dayanamayıp dünür gönderdi sonunda.
Kızı istediler.
Ağa olmaz demedi; kısmet dedi, hayırlısı dedi, bakarız dedi.
Hele şu istediğim şartları yerine getirin, düşünürüz dedi, zordur almak bizden kızı dedi.
Delikanlı her ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı.
Koşulan şartları birer ikişer gerçekleştirmeye başladı.
Zaman geçiyor, Ağa'nın gönlü bir türlü razı olmuyordu.
"Kız evi, naz evi" dediler, katlandılar.
* * *
Ne var ki yıllar ilerledikçe delikanlının içindeki ateş yavaş yavaş küllendi.
Kül miktarı, kor miktarını aştı.
Bir de kıtlık başgösterdi ki sormayın.
Ağa'nın malı mülkü değer kaybetti.
Kız yaşlandı.
Gün geldi, kızın başkalarıyla fingirdediği duyuldu.
Ağa artık eskisi gibi düşünmüyordu.
Şu oğlan gelse de hayırlısıyla baş göz etsek demeye başladı.
Ancak delikanlı da artık toyluktan çıkmıştı ve gönlü iyice soğumuştu.
Ağa'nın adı AB, delikanlı Türkiye, kızın adı Üyelik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.