Kenan Evren, Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi’nin kuruluşunu nasıl e
Yaş ne zaman 50’yi geçti, o güne kadar kapısına pek uğramadığımız hastanelerin tümünün adresini ezbere bilir olduk. Hastalıklar cabası koleksiyonunu yapıyoruz mübareklerin. Artık bir dosta rastladık mı şu soru çok tabii bir sorumuz oldu:
- Yahu bildiğin iyi bir doktor var mı?
Ardından da hangi hastalık için iyi bir doktor aradığımızı söylemekteyiz. İyi doktor sorarken, hiç bir zaman solcu mu, sağcı mı, şeriatçı mı, Alevi mi, Sünni mi, Türk mü, Alman mı diye hiç sormadık. Hep aradığımız iyi bir doktordu. Bizi ne onun kıldığı namaz, tuttuğu oruç, ne de fikir yapısı ilgilendiriyordu. Meğer öyle değilmiş, cahilliğime verin lütfen.
Büyük devlet adamlarımızdan(!) 12 Eylül 1980 darbesinin mimarı, binlerce gencimizin işkence odalarında sakat kalmasının sebeb-i hikmeti ve astığı onlarca gencimiz için “Asmayalım da, besleyelem mi yani” sözünün sahibi Orgeneral Kenan Evren bize ışıklı bir yol gösteriyor. Bakınız, bir daha doktor seçerken gerici olup-olmadığına mutlaka bakınız.
Dini konularda da verdiği fetvalardan müstefit olduğumuz Fetevay-ı Kenan Evren Efendi hatıralarında Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi’nin kuruluşunu nasıl engellediğini anlatıyor.
“Bezm-i Alem adında üniversite kurulması çalışmaları yapıldığını gazetelerden okumuş, yaptırdığım soruşturmada bu üniversitenin dinci kesimin kontrolünde hizmet göreceğini öğrenmiştim.
YÖK’ün muvafakatı olmadan üniversite kurulması mevcut kanuna göre mümkün olmadığından, YÖK’ün bu müsaadeyi verip vermediğinin araştırılmasıyla birlikte, Bezm-i Alem Sultan’ın Guraba Hastanesi’nin kurulmasını sağlayan vakıf senedinin buna müsaade edip etmediğinin de Devlet Denetleme Kurulu tarafından araştırılmasını istemiştim.
Araştırmalar sonucu YÖK’ün maalesef iyi bir inceleme yapmadan bu müsaadeyi verdiği ortaya çıkmıştı.”
Ve YÖK Başkanı İhsan Doğramacı, daha önce verilen izni iptal ederek Kenan Evren’in “Bir şekilde bu üniversiteyi durdurun” talimatını yerine getirir.
Yani Evren’in “Doğramacı bir kulp tak, bu üniversiteyi engelle!” talimatı ile bugüne kadar geçen 30 yılda en az 20 bin doktor mezun edecek olan bir üniversite ancak bugün kurulabilmiştir. Acı olan ülkeye bu kötülükleri yapanların hâlâ mahkemeye çıkarılamamış olmasıdır.
Bu hastanenin yol kazası 28 Şubat döneminde de devam etmiş, vakıf senedinin aksine SSK’ya devredilmiştir. Üstüne üstlük bir de hilkat garibesi bir uygulama ile tanışmıştır. O ucube koalisyon döneminin Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan tarafından hastanenin duvarına Kocatepe’deki Mustafa Kemal figürü dev bir pano olarak asılmıştır.
Ne alaka diyeceksiniz, ama ülkemizde yaptığı işi iyi yapamayanların sığınağı daima Atatürkçülük olmuştur. Fahiş ilaç fiyatları ile vatandaşı soyduruyor musunuz, hemen Atatürkçü olunuz, kimse size dokunamaz. Bir zamanar hazine arazisine yapılan kaçak gecekonduların bahçesine “Atatürk büstü” dikilmiyor muydu? Ey zabıta, ey polis erkessen gel de yık.
Bugün köprülerin altından çok sular aktıktan sonra Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi Allah’a şükür ki kuruldu. Ben de orada zaman zaman şifa arayan 60’lık bir gazeteciyim. Hastane büyükçe bir şantiye halinde pırıl pırıl bir hastane, personeli canla-başla çalışıyor. Polikliniklere daha ilk girişte nefis bir iç dekor sizi sarıyor.
Sanki bir hastaneye değil, Nişantaşı’nda bir modaevine ya da sanat merkezine giriyorsunuz. Nefis bir renk seçimi ilk anda sizi ruhen tedavi ediyor, “Ben burada iyileşirim” diyorsunuz. Ardından mükemmel bir sağlık hizmeti size sunuluyor. Asla “Bugün git yarın gel” yok. Valla nerde ise bir de cebinize para koyacaklar.
Olmaz böyle şey! Ben bu dev sağlık kompleksinden ayrılırken iki duada bulunuyorum Rabbimden. “Allah’ım ne olur, Atatürk’ü şu sahte Atatürkçülerin elinden kurtar ve bu hastanenin duvarındaki bu tuhaf panonun kaldırıldığı günü bana göster.
Bir de Kenan Evren’e öyle bir dert ver ki şifası sadece Bezm-i Alem Vakıf Guraba Hastanesi’nde olsun, son tövbesini burada yapsın!”