Başbuğ'un avukatı
Erzurum Tebrizkapı'da külüstür bir kamyon, tekerini kaldırıma yaslayıp güç bela durunca, hemen trafik polisi gelir.
"Hemşerim, burada durmak yasak!"
"Aman terpetme gurban olim, frennerim dutmir."
"Bu aracın farları da kırık?"
"Mehellenin pijleri..."
"Silecekler de yok!"
"Vış, ahan ben de yeni gördüm."
"Ehliyet ruhsat lütfen!"
"Vallah ruhset yoğ, ne yalan diyim. Ehliyet de emimde galdı."
"Öyleyse sana yüz elli lira ceza yazıyorum."
"Gurban olim polis bey... Vermesine verah da, suçumuz ne?"
*
Ergenekon tutukluları arasında kaç tanesi Erzurumludur bilmiyorum ama çoğunun fıkradaki adam gibi "Suçumuz ne?" sorusuyla yargıçlara ve kamuoyuna seslendiğinden haberdarım.
Bazıları hakikaten suçunun ne olduğunu bilmiyor. (Kimi saflıktan, kimi cinlikten.)
*
Bekir Bozdağ, yıllarca süren tutukluluğun anlaşılmaz bir şey olduğunu söyledi.
Bülent Arınç da aynı görüşte olduğunu defalarca açıkladı.
İkisi de Başbakan Yardımcısı.
Dahası, en yukarıda Cumhurbaşkanı Gül de aynı düşüncede.
O makamdakilerin bile uzun tutukluluk konusundaki görüşlerinin bir anlamı ve etkisi olmalı.
Zira tutukluluk cezaya dönüşürse, yargılamaya gerek kalmaz.
Kasaba meydanına sehpa kurarak, "Önce asalım, sonra yargılarız" diyen kovboyları hatırlatır.
*
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanması hakkında kim açıklama yapsa, son derece üzücü bir manzara olarak gördüğünü bildiriyor.
Kesinlikle öyle.
Bir ülkede eski bir Genelkurmay Başkanı tutuklanıyorsa, sevinmek gelir mi insanın içinden?
Ancak ondan daha vahim olan, suça karışmak...
Kanun karşısında eşitlik ilkesini tartışamayız, kimsenin suç işleme imtiyazı olamaz.
*
İlker Paşa'nın en çok hatırda kalan ve tepki çeken sözleri "kâğıt parçası" ve "boru" açıklamalarıydı.
Suçlandığı konu ise internet andıcı.
Mahkeme yargılama yapacak ve suçlu olup olmadığına karar verecek.
Bu aşamada yükselen itirazlar, Özel Yetkili Mahkeme yerine Yüce Divan'da yargılanması gerektiği yönünde.
Ben de aynı görüşü paylaşıyor ve internet andıcıyla ilgili bir suç varsa, bunun "görev suçu" kapsamına gireceğini düşünüyorum.
Kalmaz ama şayet bana kalsa, tutuksuz yargılama daha uygun.
*
Islak imzalı belgeye "kâğıt parçası", lav'a "borudur boru" demek kesinlikle hoş değildi ve elbette yargıya müdahale anlamına geliyordu.
Seçilmiş hükümet aleyhine faaliyet gösterecek internet sitelerini tavsiye etmek ya da onlarla ilgili emir vermek de suç kapsamındadır.
Yine hatırlatalım, karar mercii mahkeme.
Ancak bugün itibariyle ne delilleri karartma ihtimali söz konusu olabilir ne de kaçma ihtimali.
Şu an itibariyle (Pazartesi 15.00) Başbuğ'un avukatı tutukluluğa itiraz edecek ve Yüce Divan'da yargılanması talebinde bulunacak.
İşe bakın ki ben de Başbuğ'u savunan avukatıyla aynı konumda buldum kendimi.
Ne dostuyum İlker Paşa'nın, ne düşmanı; sadece bildiğim kadarıyla hukuk adınadır söylediklerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.