Kesintisizden kesintili eğitime doğru
Milli Eğitim Bakanlığının 18. Milli Eğitim Şurasında alınan kararı uygulamaya yönelik yasal düzenleme çalışmasını memnuniyetle öğrendik. Kesintisiz zorunlu 8 yıl yerine, kesintili zorunlu 12 yıl (4+4+4) eğitimi hedefleyen şura kararı hayata geçiriliyor.
Böylece tamamen siyasi bir karar olan 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim tarihe karışacak. Zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz siyasi hayatıma mal olsa da, 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimi hayata geçireceğim demişti. Uygulama yıllarca sürdü.
Ancak Mesut Yılmaz da siyasi tarihin bir yerinde siyasi kadavra olarak yerini aldı. Siyasiler ona baksın ve millete verdikleri sözleri yerine getirmeye çalışsınlar. 2011 Aralık ayında sayın Özcanın başkanlığında Yükseköğretim Kurulunun, meslek liseleri ile düz liseler arasındaki katsayıyı eşitleyen kararı almasına rağmen konu ile ilgili sıkıntılar devam etmekteydi. Yönlendirmesi ve orta kısmı olmayan meslek liseleri eğitim programının bir işe yaramayacağı belliydi. Çünkü 15 yaşından sonra bir gencin meslek öğrenmedeki başarısızlığı ortadaydı. Bunların yanında 8 yıllık kesintisiz eğitimin pedagojik olmadığı defalarca dile getirildi... 7 yaşındaki bir çocuk ile 14 yaşındaki delikanlının aynı çatı altında eğitim görmesinin mahzurları söylendi ve ortaya çıktı...
Meslek liselerinin önünü kesen kesintisiz-zorunlu eğitim, öğrencileri üniversitelere yönlendirdi... Bu evlatlarımızın işsiz üniversite mezunları olarak ne kendilerine ne de ülkeye bir yararı olmadı. Üniversite mezunu işsiz olacağına meslek lisesi mezunu kaliteli ara eleman olsaydı, hem kendine hem de ülkesine faydası olurdu.
28 Şubat post-modern darbesi tarihimizin kara sayfalarından biri olarak kalacak. Üniversitelerde kılık-kıyafet uygulamalarının yanında kesintisiz zorunlu eğitim ile de meslek liselerinin ülkeye hizmetinin önüne geçilen bir uygulama oldu. Bununla yetinilmedi kazara meslek liselerine, tabiî ki onlar için tehlikeli olan İmam-Hatip Liseleriydi, gitmek isterse de farklı katsayı uygulaması ile önüne geçilmeye çalışıldı. Böylece meslek lisesi mezunlarının ağzıyla kuş tutsa, kendinden daha az soru yapan normal lise mezununun girebileceği fakülteye, bölüme girmesi mümkün değildi.
Birçok işadamı, tesislerinde çalıştıracağı yetişmiş kaliteli ara insan gücünün olmayışından şikâyet etmektedir, doğrudur. Çünkü meslek liseleri mezunlarının üniversiteye girişte önüne konulan engeller nedeniyle, çok iyi öğrenciler bu liseleri tercih etmemektedir.
Bu durum nedeniyle meslek liselerinde eğitim seviyesi ister istemez düşmüştür. Tabiidir ki; mezun olanların bilgi ve becerileri de önemli ölçüde etkilenecektir. Türkiye, kalkınmakta olan bir ülke olarak, üretmek zorundadır... Türkiye, bilimsel - teknolojik gelişmelerin hayata geçirilmesi ve bu yolla üretimin artırılması için yetişmiş ara insan gücüne ihtiyacı olan bir ülkedir.
28 Şubat post-modern darbesini tarihe gömmek şarttır.
28 Şubat dönemi bize vesayet rejimine karşı nasıl tavır takınılmasını öğretti. Normal vatandaşlar olarak devletin, milletini mağdur etmek istemeyeceğini düşünürdük. Ancak devletin bazı kurumlarını ellerine geçiren ve tamamen kendi kafalarına göre yönetim modeli ortaya koyanların milletine zulüm edebileceğini gördük.
Bugün gerçekleşmeyen Ergenekon, Balyoz vs. davalarıyla da görmeye devam ediyoruz, 28 Şubat darbesinde de bizzat yaşadık. Kesintili eğitimin, kesintisiz eğitim haline getirilmesinin ve meslek eğitiminde yönlendirmenin nasıl yararları olacağı açıktır.
Ancak bunların yanında evlatlarımızın, üniversite öncesi eğitim hazırlığının kısaltılması gerektiğini düşünüyorum. Hiç olmasa bir yıl... Ülkemiz hayatında bir yıl çok önemlidir. Eğitimin yöntemi ve içeriği üzerinde yapılacak çalışmalarla bunu başarabiliriz. Ayrıca 4 yıllık ortaöğretimin bazı durumlarda zorunlu olmasında esnek bir uygulama getirilebilir. Bunun ülke imkanlarıyla ilişkili olduğu ve belki bazı yılları devamsız zorunlu olması şeklinde düşünülebilir.
28 Şubat darbesi dönemimde kesintisiz zorunlu 8 yıllık eğitimle bu milleti ezmeye, vesayet altına almaya çalışanların yapabilecekleri buraya kadarmış; 28 Şubat mağdurlarının hakları bu uygulama ile iade ediliyor. O günlerde yapılan zulümler bizi daha bilinçli hale getirmiştir.
Milletimizin davranışı bunu göstermektedir. Önemli olan siyasetin milletin istediğine göre icraat yapmasıdır. İşte Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ömer Dinçer bugün milletine en büyük hizmeti yapıyor, yapmaya çalışıyor. Onu kutluyorum; Bakan olarak milletin kendisine verdiği yetkileri yerinde kullanıyor. Bu hayırlı işin sonunda milletimizin duası Sayın Bakana da ecdadına da yeter...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.