Riyânın bin bir yüzü
Son bir haftadır kiminle konuşsam sözü hep televizyondaki bir görüntüye ve onun arkasında seslendirilen metne getiriyorlar. Sözünü ettikleri kurgu bilim filmlerden alınma bir kare değil. Riyanın yedi yıldızlı tarihini yazan ve Müslümanları fazlasıyla rahatsız eden bir reklam filmi. Kutsallarımızı hafife alarak arabesk zevke hitap eden bir görgüsüzlük numunesi.
Günümüzde riyanın cisimlenmiş tarifini, çıkar için her boyaya boyanan adamlara bakarak yapabiliriz. Haddini bilmez, Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz, tilkilere taş çıkaran kurnazlıkta, gözleri fıldır fıldır, para kokusu aldığı her yere koşar, süfliliğine kalkan olarak mübarek isimleri kullanır, üstüne üstlük utanmadan soyunu o isimlere bağlamaya çabalar...v.s.
Riyakârların karakter özellikleri aşağı yukarı aynıdır. Hangi çevrede bulunuyorlarsa o çevrenin para edecek imkânlarını sonuna kadar kullanırlar. Bir zamanlar Atatürkçülük iyi bir geçim kaynağıydı. Heykeller, resimler, kartpostallar,... neye Atatürk ismi konursa cepler dolardı. Şimdilerde kutsallarımıza yöneldiler. Çünkü din, her şeyin üzerinde ve her dönemi kapsayan bir gerçek.
Mürayilerin bildikleri, inandıkları tek değer kendi hırsları ve çıkarlarıdır. Allah korkusundan uzak oldukları için şekilden şekle rahatlıkla girerler. Komplo teorilerinden fazla anlamam, ama dinin ahlâk boyutunu, zayıflatmaya çalışanların yaptıklarına bakınca birilerinin Müslüman kimliğimizi bunların eliyle kontrolde tutmak istediklerine inanıyorum. Görünürde ibadeti yerinde, ama kalbi ve aklı Müslüman olmayanları, amaçlarınız doğrultusunda kullanarak bir ülke üzerinde istediğiniz oyunu sahneleyebilirsiniz.
Nurettin Topçu merhum, Gerçek dindarın hareketi ibadet, sözü dua, bakışı rahmet, beraberliği kuvvettir diyordu. Boynumuzun borcu olan ibadetlerimizi bu inançla yapabiliyorsak içini doldururuz. Ağızdan kalbe inmeyen kelamın ne önemi var.
Gavur adıyla lükse hizmet edeceksiniz, buna da İslâmi elbise giydirmeye çalışacaksınız, kimi kandırıyorsunuz? Otelin yanına yaptırılan camiin adına bakın, adı bile gavurca. İşin daha da acısı Müslümanların bu adamlara nasıl yüz verdiğidir. Allah memleketi bu riyâkârlardan muhafaza etsin.
Ali Şeriatinin duasına, her cümlesine âmin diyerek yer vermek istiyorum: Ey Kadir olan Allahım, alimlerimize mesuliyet, halkımıza ilim, dindarlarımıza din, Müminlerimize aydınlık, aydınlarımıza iman, mutaassıplarımıza kavrayış, kavramışlarımıza taassup, kadınlarımıza bilinç, erkeklerimize şeref, yaşlılarımıza bilgi, gençlerimize asalet, öğretmenlerimize inanç, gençlerimize de inanç, uyuyanlarımıza uyanıklık, uyanıklarımıza irade, muhafazakârlarımıza hareket, suskunlarımıza feryat, yazarlarımıza güvenirlilik, sanatkârlarımıza dert, şairlerimize şuur, araştırmacılarımıza hedef, tebliğlerimize gerçek, kıskançlarımıza şifa, bencillerimize insaf, sevenlerimize edep, mezheplerimize Vahdet, halkımıza kendini bilme, milletimizin tümüne gayretinde samimiyet, fedakarlık, kurtuluşa yaraşırlık ve izzet bağışla.
Bu duaya şunları da eklemek istiyorum: Yârabbi, ne olur namaz kılıp oruç tutan, zekât da veren, yedi yıldızlı otellerde kalıp Haclarını da ifa eden kardeşlerimizin, kalplerinde ahretin varlığını gerçekten hissetmelerini nasip et. Öldükten sonra dirileceklerinin ve mahşerde burada yapıp ettiklerinin birer birer hesabını vereceklerinin ürpertisini onların zihinlerine ve gönüllerine yerleştir. Batılı hayat tarzını benimsemenin, onlar gibi yaşamanın ve olur olmaz Batılıların kelimelerini kullanmanın çok büyük vebal olduğunu kalplerimize nakşet. Bizlere gerçek Müslüman olma bilincini ve aşkını ver. (yaşayış ve kelimeleriyle) onlara benzeyenlerin onlardan olacakları şuur ve izanını bu gafillere lûtfet, Yâ Latîf...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.