Başbakan ne dedi ki alındılar?
Başbakan dindar nesil istedi. Her Müslüman ve insanın isteği bu. Siyonizmin etkinliği ile 1970’lerde ateist, % 4,6’yı buldu ama. % 3’lere indi ve iniyorlar. İslam bütün dünyada Asr-ı Saadet’teki gibi kemiyet ve keyfiyette gelişim, dost ve düşmanları ile eşsiz bir dikkat merkezi haline gelmiştir. Öyle ki bu sene Avustralya’da adli yıl açılışı, adli erkan ve devlet ricaliyle Sidney’deki camide yapıldı.
Bizde bir kısım medya ve politikacı, hâlâ Selman Rüştü izi ve biracı festivalinden çıkamadı. Şartlanma düşünce zeminini çarpıtıyor. Şöyle ki: 1) CHP, banka patronluğu gibi kanun üstü yapısı, tek parti, bürokrasi, darbe ihtisaslarıyla, çıkarına ve dikta mantığına tutsak düştü. Halk karşıtlığını devrimcilik, siyaseti muhalefet zannetti. Kendi kendine dahi muhalif hale geldi.
Daha beteri, partiler muhalefet modelini CHP’den aldılar. Hizmet imkanı aramak yerine, koltukları boşaltmaktan başka hedef kalmadı. Böylece, iyi-kötü ayrımını kaybeden bir muhalefet anlayışı doğdu. İyiliğe körlük, şükrü unutturdu. Oysa Rahman, şükrü nemalandırır.
Bir felaket de, “Özgür düşünce, farklı, itiraz eden düşüncedir” aldatmacasının genel bir telkin halinde gelmesidir. Özgür düşünce, yanlışa tutsak düşmemiş, hakkı görünce tanıyan, teslim olan saf düşüncedir. Karalanmış defter gibi, hakkı-batılı karıştıran itirazla sağlıklı düşünce olmaz.
Siyonizmin emperyalist ortakları ve çıkar yandaşlarıyla başlattığı İslam düşmanlığı asırlardır bilinmektedir. Müslümanı, sömürü, tahakküm ve çıkarlarına engel görüyorlar. Üç önemli kurumdan can alıcı birer örnek: A) 168 ülkede yüz binden fazla şubeli evrensel gizli guruptan Fransa Mason Locası, Türk Masonlarına, “Halkın % 80’i istese de başörtüsüne izin vermeyin” diyor. B) AİHM, Cumartesi imtihana girmeyen Yahudi öğrenci için, “İnanç özgürlüğü” diye hemen özel komisyon kararı veriyor. On binlerce başörtülü kızın bütün haklarının çiğnenmesine alkışçı. C) Medyanın hali. Son örnek 6 Şubat 2012: İngiltere’nin önde gelen tabloid gazetesi Daily Star’dan istifa eden gazeteci Richard Peppiatt, “Bizden Müslüman karalayıcı haber yapmamız istenirdi” diyor. Bu gerçek, reklam bağımlısı sermaye gazetelerinin ana karakteridir.
Dindar Müslüman istemek, inandığı değerleri, kimliği, şahsiyeti olan, inanç ve fikrileriyle kendi kendini yöneten, makam ve çıkara tutsak düşmeyen, ahlaklı nesil istemektir. Din güzel ahlaktır. Fransız dahi bunu, böyle bilir. Derinliklerin adamı H. Kissinger’in, “Fransız politikasının baş aktörü” dediği Başbakan K. Richelieu (1624-1642), “Devletin dini yok. Ahrete gitmeyecek. O halde ahlaklı davranması gereksiz. Devlet çıkarına göre davranmalı” diyor. “Dış politikada devletin çıkarı esastır” ahlaksızlığı da buradan geliyor.
Çıkarcılık, sömürü ve tahakküme karşı sağlam kale İslam ahlakıdır. Düşmanlık onadır. Çıkarcının işi çıkarını hakim kılmak. Müslüman, iman, ahlak, haya, edep, adalet ve insani yüceliği yaşatmakla sorumludur. Bu mücadele Adem’den beri devam ediyor, edecek.
Ateist olmak istiyormuş. Ol. Kolay. Ne bilgi, ne iman, ne dürüstlük şartı var. Müslüman olmak kolay değil. “Oldum” demekle de olunmaz. “iman” gerek. Münafık, aşağının aşağısı. Ne var ki ateist ölümlüdür. Tüm istekleri mezara kadar. Arzu sınırsız, zaman dar. Sınırsız ihtiras, sınırsız macera, risk, kaygı ve korkudur. Kötülük ve kötü son bundan doğar. Makam yetmez, darbeci olur. Heyhat ki, Roma’ya kral Neron olsa sonu felaket. Dindarlık, iyilik imtihanına hazırlık, macera ve kötülüklerden uzaklık için akıl, iman, irade, tefekkür ve istişareyle, Yaratan’a dayalı güvenle çalışıp yaşamaktır. “Cuylar ki erdiler deryaya hamuş oldular.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.