Savcının yaptığı dengesiz ve saçma işe karşı aceleyle düzenleme yapmak daha büyük sorunlara yol açabilir.

Nasıl mı?

Açıklayayım:

MİT krizinin aşırı hararetli olması ve çözümünde gösterilen aşırı acele, ileride bize daha büyük tehlikeler olarak geri dönecek gibi.

Krizi çözmek için hazırlanan yasa teklifi aceleye gelmiş görünüyor.

Başbakan’ın görevlendireceği kişilerin soruşturulamayacağı hükme bağlanıyor.

Anayasa’da ise “kanunsuz emir verilemeyeceği” açıkça beyan edilmiş.

Peki bir emrin kanunsuz olup olmadığına kim karar verecek?

Bu soruya “yargı” demekten başka cevap yok.

Anayasayla bir yasanın çelişmesi durumu sözkonusu olacak ve ilerde Başbakan’ın verdiği emir kanun içinde mi dışında mı, Anayasa’daki açık hükme uygun mu değil mi tartışması ve bunun yargıya yansımalarıyla işler uzayıp gidecek...

Şu an en çok ihtiyaç duyduğumuz şey; sakin olmak, durup düşünerek karar vermek...

Açıkçası şu an buna uygun davranan kimseyi göremiyorum.

Yasal düzenlemedeki acele, açıklamalara da yansıyor.

Dost olan tarafların karşılıklı kalplerinde kırıklar ve çatlamalar meydana geliyor.

Mesela “Suç işlemeden örgüte sızıp yükselemezsiniz” açıklamasını ele alalım.

Bence sonuçları itibariyle çok vahim ve düşünülmeden yapılmış bir açıklama.

Modern istihbarat örgütleri, istihbarat toplama teknikleri ve istihbarat örgütlerini bağlayan yasalar çerçevesinde konuya bakalım.

Bir kere istihbarat örgütlerinin direkt kadrolu personelleri örgütlerin içine sızmıyor artık.

Bu eskidendi.

Şimdiki izleme, dinleme teknolojileriyle bu sorun aşıldı.

Örgütün toplantısını bile ortam dinlemesiyle kaydedebiliyorsunuz.

Örgüte sızma, satın alınan elemanlarla oluyor.

Para ve çeşitli menfaatlerin teminiyle örgüt içindeki insanlar ajanlaştırılıyor.

PKK içindeki “adam” denilenlerin tamamı böyle.

Dolayısıyla direkt MİT, Emniyet, Jandarma personeli örgüte sızmış değil.

Sızma satın alınan elemanlarla oluyor.

“Peki MİT personeline yöneltilen suçlama ne o zaman?” diyeceksiniz.

Suçlama şu;

Sözkonusu MİT Personeli örgüt içindeki bu satın alınmış kişilere suç işlettirdi, bunlar üzerinden örgütü yönetti...

Suçlama bu.

Bunun örnekleri çok sayıda var.

MİT’in içindeki Ergenekon yapısının savcılığın elindeki belgelere göre 50 eylemde bu tür suça karıştığı görülüyor.

PKK içinde CIA’nın, MOSSAD’ın da tonla adamı var.

Ama hiç sarışın mavi gözlü bir CIA Ajanı gördünüz mü PKK içinde?

Göremezsiniz çünkü Sabri Ok gibi satın aldıkları elemanlarla örgütü daha kolay ve güvenli yönetiyorlar.

Zaten modern istihbarat örgütleri, teknik takibin bu kadar dehşet hale geldiği günümüzde terör örgütlerinin içine sızmayı bırakalı çok oldu.

Artık sızma terör örgütlerine değil “devletlere” oluyor.

Türkiye’de ve dünyadaki dev Çok Uluslu Şirketlerin hatta yerli şirketlerin yöneticilerinin Amerikalı, İngiliz ve İsrailli olması dikkatinizi çekmiş olmalı.

Üniversitelerimizde, STK’larda, Medyada yabancılar ve yabancı sermaye gırla gidiyor.

Özetle kamuoyunu yönlendirebilecek bütün kilit noktalarda.

İsrail’de, Suriye’de, İran’da, Rusya’da yakın ve uzak coğrafyamızda kaç tane bu evsafta Türk var?

Bu ülkelerin medyasında sermayemiz ya da adamımız var mı?

Ayrıca bir istihbaratçı sırf bir örgüte sızacak ya da yükselecek diye suç işleyemez.

Acele laflar, acele yorumlar, acele hazırlıklar ve panik...

Böyle olmaz.

Dost ve kardeş kavgası çıkarmak için ortalıkta dolaşan tiplere dikkat.

Büyük ve güçlü bir ülkeyiz.

Panik ve acele etmeden doğru karar verebilmek için bu konudaki iddianame beklenmeli öncelikle.

Ardından ortaya çıkan tabloya göre yasal düzenlemeyse yasal düzenleme, anayasal düzenlemeyse anayasal düzenleme, yargı sürecinin işletilmesiyse bunun yapılmasına ortak akılla karar verilmeli.

Özetin özeti:

Savcının yaptığı dengesiz ve saçma işe karşı aceleyle düzenleme yapmak daha büyük sorunlara yol açabilir.