Ergenlik dönemine ait psikolojik sorunlar
Değerli okuyucularım, ergenlik dönemi bireyin, kişiliğinin oturmaya başladığı hayata bakış açısının belli olduğu ve bedensel - ruhsal gelişiminin hızla geliştiği bir dönemdir. Bu haftaki yazımda, ergenlik döneminde görülen bazı psikolojik sorunlara değinmek istiyorum.
Ergenlerde Depresyon:
Aile içi sorunlar, olumsuz yaşam deneyimleri, düşük benlik algısı ve okul başarısızlığı depresyona neden olabilir. Ergenlikte görülen depresyon, daha çok kısa süreli ve belirli durumlara bağlı olarak görülmektedir. Kısa süreli depresyonda ergenler üzüntülüdür, anlaşılmadıklarını düşünürler, ama günlük yaşamlarını devam ettirebilirler. Bu ruhsal karamsarlık kendiliğinden biteceği için müdahale gerektirmemektedir. Gerçek depresyonda ise, ergen kendini değersiz bulur, kendini suçlar, üzüntülü ve ümitsiz olur, intiharı düşünür, öfke ve hırçınlık gösterir. Bu duyguların süresi iki haftayı geçiyorsa ve bu belirtilere uykusuzluk, iştahsızlık ve kilo kaybı da eklenmişse ergenin gerçekten depresyonda olduğunu düşünmek gerekir. Depresyonda olan bir genç danışanım vardı, Deniz 13 yaşındaydı, lise ikinci sınıfa gidiyordu. Daha önceden ders başarısı çok iyiyken son zamanlarda sınavlardan oldukça düşük notlar alıyordu. Kendini derslerine veremiyordu, ders dinlerken dalıp gidiyordu. Sabahları yataktan kalkmak istemiyordu, ne kadar yatarsa yatsın kendini dinlenmiş hissetmiyordu. Psikoterapi Seanslarında öğrendim ki; Deniz’in üç ay önce çok sevdiği değer verdiği halası beklenmedik şekilde aniden, kalp krizinden ölmüştü. Deniz bu ani ölümden çok etkilenmiş ve depresyona girmişti.
Ergenlerde Karşı Gelme Bozukluğu:
Bu bozukluğa sahip ergenler sık sık hiddetlenip büyükleriyle tartışmaya girer, büyüklerinin isteklerine uymayarak devamlı karşı gelir ve bunları rededer, olumsuzca yaptığı davranışları için başkalarını suçlar, isteyerek başkalarını kızdırır, kolayca kızdırılıp alınırlar, genelde başkalarına karşı gücenik ve içerlemiş olurlar, kin ve intikam isteği ile doludurlar. Bu olumsuz davranışları çevreyle ilişkide bozulmaya yol açar. Bu saydığım belirtilerden en az dördünü altı aydır gösteren ergenler bu rahatsızlığa yakalanmış demektir.
Ergenlerde Obsesif -Kompulsif Bozukluk:
Bu bozukluğun ergende ortalama başlangıç yaşı 7 olarak biliniyor. Bu tür rahatsızlığa sahip gençlerde görülen özellikleri şöyle sıralayabiliriz; Konuşmaları aşırı düzgün ve kibardır. Düzenli ve çok titizlerdir. Belli bir süre sonunda bu titizlik dağınıklığa neden olabilir. Çünkü gencin aklı sürekli bu düşüncelere takılır kalır. Bu düşüncelerden kurtulmak için sürekli bazı hareketleri tekrarlar. Bunlar arasında ayıp ve günah şeyler her akıla geldiğinde rahatsız olurlar ve bunun için birtakım hareketleri tekrarlama görülür. Ergen danışanım, erkekleri düşünmenin çok ayıp olduğunu düşüyordu ve bu düşünceden kurtulmak için saatlerce banyoda kalıyor defalarca sabunlanıyordu. Çünkü erkekleri düşündüğü için kendini pis ve kirli hissediyordu. Ayrıca bu gençlerde düşüncede sürekli tereddüt ve kararsızlık dikkati çeker. Bu bozukluk semptomlarından en sık görüleni bulaşma obsesyonudur. Bunu yıkama, yıkanma, temizleme ya da bulaşık olduğu düşünülen nesneden kompülsif kaçınma izler. Korkulan nesne genelde kaçınılması zor olan bir nesnedir. (idrar, toz ya da mikrop gibi) Korkulan nesneye karşı en çok duyulan duygusal tepki kaygı, obsesif utanç, iğrenme ve tiksinme de görülür.
Ergenlik çağında ya da Ergenlik öncesinde görülen Akut Psikozlar:
Bu bozukluk genellikle 13-16 yaşlar arasında başlar. Başlamasına neden olan etkenler arasında stresler (ölüm, ayrılık, başarısızlık gibi) ve ateşli hastalıklardır. Hastalık aileler tarafından durgunluk ve taşkınlık diye tanımlanan nöbetlerle seyreder. Bir dönem birkaç haftadan birkaç aya kadar sürebilir. Hasta iyilik döneminde normal yaşamını sürdürebilir. Okuluna gider, sosyal ilişkilerine dönebilir. Ancak aileler, bu iyilik döneminde çocuğu sağlıklı durumuna göre daha öfkeli, huzursuz, sabırsız, kavgacı olarak tanımlamaktadırlar.
Bu bozukluğun klinik belirtilerini şöyle sıralayabiliriz; Durgun dönemlerde konuşma ve hareketlerde yavaşlama, dikkat ve kavramada zayıflık, duygulanımda küntlük, iştah kaybı, aşırı uyku, kuşkular, yersiz ağlamalar, garip tutarsız davranışlar görülür. Taşkınlık döneminde ise; konuşma ve hareketlerde hızlanma, dikkat artması, öfke hali, aşırı yeme, uyku azalması, evden kaçmalar, cinsel istek artışı, yersiz gülmeler, saldırgan taşkın davranışlar görülebilir.
Değerli okuyucularım, ergenlik çağındaki çocuğunuzun ruh sağlığının iyi olması için mutlaka ona “koşulsuz sevgi” sunmalıyız. Onun, her olumsuz hareketine rağmen kendini sevdiğimizi ve her zaman onun yanında olacağımızı hissettirmeliyiz. Genç ergenle konuşurken gereksiz sorulardan kaçınmalı ve fazla tavsiyede bulunmamalıyız. İletişim kurarken “ben dili” kullanmalı, “sen dili” mümkün olduğunca kullanmamalıyız. Ona, her şeyi bizimle rahatlıkla konuşabileceği özgür bir ortam sunmalıyız. Her yaptığı olumsuzluğu görmemeli, bazı küçük yanlış davranışları görmezden gelmeliyiz. Üstad Necip Fazıl bu konuda ne güzel söylemiş;
“Biricik selamet yolu tarihte;
Sormayın, görmeyin, geçinden gelir. ”
Ergenlik döneminde olan gençleri anne-baba olarak anlayabilmeniz, onları anlayışla karşılayabilmeniz duasıyla Allah’a emanet olunuz.
(*) PSİKOLOJİK DANIŞMAN PSİKOTERAPİST
DNŞ TEL: 0 212 503 79 95-0 506 401 79 91
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.