Merd-i kıpti şecaat arzederken...
Radikal'in mütekaid yayın yönetmeni Hürriyet yazarı Mehmet Y(akup) Yılmaz, 28 Şubat sürecinde Ali Bayramoğlu'na kucak açtığını, lakin Hakkı Devrim'in "o terbiyesiz çocuk gelirse ben giderim ona göre" dediğini yazdı. Yılmaz, "inadım inat" diyen Hakkı Abisini ikna edinceye kadar Ali Bayramoğlu çooktan Yeni Şafak'ta yazmaya başlamıştı. Cengiz çandar ve Mehmet Ali Birand Sabah'ta, Ali Bayramoğlu Yeni Yüzyıl'da yazıyordu o dönem. Sabah yönetimi üç yazarın kalemini kırmış, Radikal ise sahip çıkmıştı(!). 28 Şubat sürecinde nasıl demokrat bir tavır aldıklarını, şimdiki Sabah'ın yazarlarından Emre Aköz'e hatırlatıyordu Yılmaz..
Kazın ayağı hiç de anlattığı gibi değilmiş. çünkü Bayramoğlu, "Gel Radikal'de yaz" teklifi aldığında zaten Yeni Yüzyıl'da yazıyormuş. Yılmaz'ın sözüne kanarak ayrılmış ayrılmasına ama ne arayan var ne soran, bekle dur. Anlayacağınız daha bismillah demeden Radikal'deki işine son verilmiş. üstelik dört beş ay işsiz kaldıktan sonra Yeni Şafak'ta değil, Star'da yazmaya başlamış. Yeni Şafak'a intikali çok sonra. Demek ki Yılmaz, Hakkı Abisinin inadını kırabilmek için dört beş ay dil dökmüş, uğraşmış. İkna edebilmiş mi, o da belli değil..
Akranı değil ama kankası Okan Bayülgen'in programında sempatik mi sampatik, olgun mu olgun bir performans gösteren Hakkı Abi'nin Ali Bayramoğlu'yla ne alıp vereceği vardı diye merak ediyorsunuzdur. Cuma günkü yazısında Bayramoğlu yazdı, tekrar etmekte yarar var. Hakkı Abi, iki de bir Bayramoğlu'na verip veriştirir, Yeni Yüzyıl yazarı olduğu halde ondan "Milli gazete yazarı” diye söz edermiş. Ne hafıza sorunu, ne de göz yanılgısı değil bunun sebebi. Maşallah, Hakkı Abi'nin hafızası Demirel'i bile gölgede bırakır. Gözleri ise velfecr okur, yemin ederim. Gerçi bir ara, 27 Mayıs döneminde yazdığı gazetede, Demokrat Parti'lilerin eşlerini "Yassıada Dulları" diye rencide ettiğini hatırlatmıştım da "Hadi canım, ne zaman yazmışım" diye kükremişti. Hangi gün yazdığını ortaya koymuştum hazretin, lakin gıkı mıkı çıkmamıştı. Yani olgunluk gösterip "Evet yahu yazmışım, olur böyle sekmeler" dememişti. Kimbilir Radikal okurları benim için neler düşündüler? Belki, "ne utanmaz adam, yaşlı başlı adama iftira atıyor" bile demişlerdir..
Sen kalk "Milli gazete yazarı" diye not düş, şak diye "dinci basın" parantezine hapset adamı, sonra başına ne iş gelirse gelsin! Hakkı Abi, Bayramoğlu'na 28 Şubat vesilesiyle yazdığı yazılardan dolayı takarmış. "Dil yaresi" muhabbetiyle punduna getirip laf çakarmış meğer. O da haddine düşmeyerek Hakkı Abi'ye cevap verince film kopmuş. Eline fırsat geçince de Ali Bayramoğlu'nun "28 Şubat işsizi" olarak bir süre mağduriyet yaşamasına sebebiyet vermiş Hakkı Abi. Ne ayıp! "Merd-i Kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler" misali, Mehmet Yılmaz 28 Şubat sürecinde ne menem demokrat şey olduklarını anlatırken bakın neler çıktı ortaya, eyvah! Şimdi Hakkı Abi kükreyip, Mehmet Yılmaz'a "Ne zaman öyle söylemişim" derse hiiçç şaşmam. Sizi bilmem, ben aşılıyım kardeşiiim..
"Yorganda kene var kopar kopar gene var
Yen'im var cebimde söyleyin sizde ne var"
Bir zamanlar milliyetçiler, mukaddesatçılar Japon Mucizesi'nden söz ederlerdi. Madem solcular "Marksist Kalkınma modeli" diyordu ya, aha size Marksist olmayan manevi temelli kalkınma modeli! Japon modeli 1980'lerin başlarında Türk-İslam Sentezi'yle pek güzel çakışırdı.
CHP'nin kadın milletvekillerinden Nur Serter de yaş ilerleyip kemalist aydınlanma dönemine girmeden çook önce, doçentlik toy gençlik yıllarında bu rüzgara kapılmış, "Sevgi Dünyası" dost dergisinde dini bütün bir mukaddesatçı olarak "Japon manevi mucizesi" tekerlemeleri serpiştiriyordu yazılarında, şevkle. Japon sistemi, Japon halkının yapısından güç alıyordu. Bu sistem Japon halkının ahlak, din ve gelenekleriyle bütünleştirilerek ortaya bir Japon mucizesi fışkırtılıyordu. Bizde niye fışkırmasındı? Neyse ki Nur Serter'in gençlik Japon aşkı, kemali aydınlandıkça sönmeye yüz tuttu.
Şimdi de Mesut Yılmaz "Bize Japon liberal parti modeli lazım" deyu çıkmış sahaya, "Unumu eledim, eleğimi asmadım/Saçlarıma bakmayın otuzuma basmadım" demeye getiriyor. Yılmaz'ın keşfettiği Japon modeline göre bu liberal demokrat parti merkez sağdan ve merkez soldan oy alıyormuş. Japonya'da Sol'a karşı Liberal Parti ve Demokrat Parti'nin ittifakından doğan bir modelmiş bu. Sosyalistlerin yerini bizde AK Parti almış oluyor böylece. Merkezdeki boşluğu, hem sağ hem soldan isimlerle teşkil edilecek bir parti doldurabilirmiş.
Nasreddin Hoca koskocaman Akşehir gölünü bir kase yoğurtla mayaladı da olmadı mı? Bu niye olmasın! Gülmeyin, hayalinizi büyük tutun. Bana kalsa, milletin mayasıyla mayalanmayanlardan bir yoğurt olmaz arkadaşlar! Hem Deniz Baykal ne der bu işe! TüSİAD'çılar sosyal bürokratlar'ı da japon yapıştırıcıyla modele eklemleyebilirse ne ala.. Olmazsa, koyverin gitsin. Nejat Alp'in son albümündeki parçası özetliyor zaten durumu:
"Yorganda kene var kopar kopar gene var
Yen'im var cebimde söyleyin sizde ne var"
Ertuğrul özkök yine kaytardı..
Taraf gazetesinin yayınladığı, Genelkurmay Başkanlığı'nın ise 'onaylanmış' bir plan yok, dediği belgeler hakkında Ertuğrul özkök, 28 Şubat sürecindeki "andıç" olayını hatırlatıyor. Hani, Şemdin Sakık'ın ifadesine 'PKK işbirlikçisi' diye Mehmet Ali Birand, Cengiz çandar gibi gazetecileri sokuşturmuşlardı ya, o hikaye. Hürriyet en asgari düzeyde gazeteci aklı'na başvurup, ifadeyi irdeleyebilirdi, yapmadı. Bunun yerine mal bulmuş mağribi gibi verdi haberi. Başyazar Oktay Ekşi "alçakları tanıyalım" diye yazmıştı hatırlarsanız. O 'alçaklar'dan Mehmet Ali Birand'ı sanki hiç tanımıyordu Ekşi.. Sokuşturma sonra ortaya çıkmıştı. özkök ve Ekşi tufaya gelmişti. "Ben basının amiral gemisiyim" diye şişinen Hürriyet'in düştüğü durum gazetecilik açısından içler acısıydı.
Andıçın hem kendisini hem Oktay Ekşi'yi çookk sarstığını belirten özkök, "Genelkurmay'ın her ikimizin gözündeki imajına da bir çentik attı" diye yazmış. Ee tabii kamuoyu da Hürriyeti'in imajına okkalı bir çentik atmıştı o zaman. Her neyse. özkök, Taraf'ın yayınladığı belgeler için Genelkurmay'ın yaptığı açıklamayı pek tatmin edici bulmamış. Andıç olayında yaşadıkları şaşkınlığı hatırlatarak "Bu da böyle çıkmaz umarım" demiş. Ancaakk özkök zor sorularda kaçamak cevap vermekte pek mahir. İlla bir muğlaklık muhakkak olacak. Bu kez de öyle.. Genelkurmay belgeleri için "Yüzde 70'i bana anormal gelmedi" diyor. Yüzde 70 güven oyu vermiş yani. Hangileri hoşuna gitmiş, hangileri gitmemiş, onu muğlak bırakmış. Ancaak özkök'ün asıl dikkat çektiği konu belgelerin içeriğinden çok bu belgelerin ortaya saçılması. Yani, yazı tam bir fecaat, ne omurgası var ne gövdesi, istediğin yere çekebilirsin. Mahareti bu.