Ataol Behramoğlu’nun 28 Şubat sevgisi
Hulki Cevizoğlu’nun hazırlayıp sunduğu, Karadeniz TV’de yayınlanan “Ceviz Kabuğu” programındayız. Programında son günlerin en popüler konusu 28 Şubat konuşuluyor. Katılımcılar ünlü şair ve yazar Ataol Behramoğlu, bir döneme damgasını vuran siyaset adamı Oğuzhan Asiltürk, 28 Şubatzede Adnan Tanrıverdi Paşa, her konuda fikri olan ünlü dahi çocuk Bedri Baykam ve doğrucu Davut bendeniz...
Program sonrasında stüdyodan çok önemli şeyleri öğrenmiş olarak çıkıyorum. Mesela Sayın Behramoğlu 8 yıllık kesintisiz eğitimi getirdiği için 28 Şubat’ı ve bu süreci bize yaşatanları alkışlıyor. Onun için 8 yıllık eğitim o dönemde devrilen çamların, yaşıtalan acıların fazlası ile bedeliymiş. Üstelik görüyorum ki Sayın Behramoğlu 28 Şubat’ta kimlerin ne acılaır yaşadığının da farkında bile değil. Ataol Behramoğlu’nun mantığı ile düşününce 12 Eylülcüleri de alkışlamak gerekiyor, tabii bizim penceremizden bakılarak, zira 12 Eylülcüler okullarda din dersini mecburi kılmışlardı.
Böyle olunca yaptıkları işkenceler, zulümler, hapishaneye doldurulan 600.000 kişi, sönen hayatlar. Ama Sayın Behramoğlu 8 yıllık eğitimi getirdi diye 28 Şubatçıları alkışlamakta beis görmüyor. Soruyorum eşleri başını açmak ve kendileri de içki içmek şartı ile orduda kalmalarına izin verilmek, bir insan hakları ihlali değilmiydi?
Behramoğlu’nun verdiği cevaptan 28 Şubat döneminde başka bir gezegende yaşadığını, Türkiye’de olmadığını(!) anlıyorum. Sayın Bedri Bayram’da çok farklı bir pencereden bakıyor dünyaya ve eşyaya. Tabii benim baktığım yerden bakmak zorunda değil, bunu istemek hakkımız da yok. Ama benim de O’nun bakışındaki çarpıklıkların altını çizme hakkımı da saklı tutuyorum. Her iki arkadaşın da özgürlüklere bakışı daha çok Kemalist menşe’li. Hele Baykam sınırsız bir özgürlük yolunda dolu dizgin ilerliyor. Mesela internette porno sitelerine engelleme getirildiğini, bunun özgürlüklerini sınırladığını söylüyor.
Ben, nesli korumak için ABD dahil, tüm batı ülkelerinde bu tür kısıtlamaların ve yasakların olduğunu söylüylorum ve bu yasakları onaylıyorum. Baykam, keşke bir dönem genel başkanlığına aday olduğu CHP’nin başına geçseydi. Eminim “Kılıçdaroğlu’ndan fazlası ile memnunuz” diyen Erdoğan, Bedri Baykam’ın CHP Genel Merkezi önüne heykelini dikerdi. Çünki Baykam, “Bu kafa ile giderse askere, zor alırdı teskere.” Kesin CHP baraj altında kalırdı. Düşünsenize Deniz Baykal’dan daha gerçekçi bir genel başkan!
Ve Fransa Cumhurbşakanı Sarkozy’nin kendisine yumurta atan göstericliere karşı sinirlenmeyip “Yarabbi şükür” dediğini söyleyerek, AK Partili bakanların yumurta atanlara karşı tepkili olmalarını eleştiriyor.
Çoktandır bu yumurtalı protestoları yazmak istiyordum. Bir bakan ya da milletvekili veya YÖK eski Başkanı Yusuf Ziya Özcan, bir üniversiteye konuşmacı olarak gidiyor ve orada üniversite öğrencilerinin yumurtalı saldırısına muhatap oluyor. Bu tür çirkinlikleri t elevizyon haberlerinde her seyrettiğimde aklıma üstad Necip Fazıl Kısakürek gelir.
“İnkılap denilen rahimden nice düşük çocuklar geliyor.” O üniversite sizin eviniz ve evinize gelen misafire yumurta atıyorsunuz. Bu protesto filan değil, düpedüz edepsizliktir. Bunu İslâmcı gruplar da yapsa edepsizliktir, solcu ya da ülkücüler de yapsa edepsizliktir. Bu arkadaşlar üniversiteyi bitirecek, makam mevki sahibi olacak ve memleketi kurtaracaklar öyle mi? Acıdır, hem de çok! Bunlar bizim çocuklarımız, gençlerimiz. İdeoloji bataklığında boğulmasına göz yumduğumuz yitik bir nesil...
Bugün, bu gece “Ceviz Kabuğu” programında her şeye ideoloji penceresinden bakan ve adeta baktığını görmeyen ve görmediğinin de farkında olmayan iki insan tanıdım. Türkiye’nin geleceğine dair bazen ümidim kırılıyor.