Bayram fıkrası gibi gerçekler

Bayram fıkrası gibi gerçekler

İki bayram arasında çok hastane dolaştım. Hangi hastanedeydi bilmiyorum. Bizi çok seven, genç bir doçentle karşılaştım. Amerika’dan yeni gelmişti. Beni görünce çok heyecanlandı.
Elinde, teknoloji harikası dediği saç kurutma makinesine benzeyen bir alet vardı. Onu göğsümde dolaştırdıkça karşıdaki bir ekranda bütün iç organlarımı görüyordum.
“Ağabey, bana kendiniz hakkında öyle bir söz söyleyin ki hiç unutmayayım” dedi.
“Bak kardeşim, biz artık uzatmaları oynuyoruz. Her an emri Hak vaki olabilir. Ancak ben kocakarılar gibi rahat bir yatakta aksırıp öksürerek gitmek istemiyorum. Şehit olmak istiyorum. Şayet şehit olmazsam, o zaman da secdede ölmek istiyorum. Bu ikisi de nasip olmazsa, işte o zaman benim için ağlayın” dedim. Kardeşim beni iyice muayene ettikten sonra “Ağabey, siz bu kalple secdede ölmezsiniz. En iyisi şehit olmanıza bakın” dedi. Gülüşüp kucaklaşarak ayrıldık.
Bu bayram, hasta ve çok yorgundum. Bayramın birinci günü, en yakınlarıma telefon ettim. “Allah izin verirse, bayramdan sonra bol bol görüşürüz. Havalar çok soğuk. İstanbul maşallah devlet gibi bir şehir. Bu soğukta yollara düşmek zor. çoluk çocuk hasta olur, gelmeyin. Ben sizlerden râzıyım; Allah (cc) da râzı olsun” dedim.
VAKİT’teki kardeşlerimi çok özlemiştim. Hepsine muhabbet ve dualarımı iletmesi için Muhterem Mustafa Karahasanoğlu kardeşimi aradım. O benim nazarımda, imanlı, ihlaslı, yiğit, mücadeleci ve mücahit insanların başında geliyor. Kendisinden istikbal için çok ümitvarım. Ne kadar dürüst ve fedakâr olduğunu çok yakından biliyorum. âdeta kendisi için değil, başkaları için yaşıyor. İlerde çok büyük hizmetler yapacağına yürekten inanıyorum. Bence Müslümanlık, ‘kal’den ziyade ‘hâl’dir. Karahasanoğlu kardeşlerde 15 senedir bunu görüyorum. En ufak bir yamukluklarını görmedim. Başkalarının hakkı için şahsî çıkarlarını ayaklar altına aldıklarını çok gördüm.
Mübarek günde eve tıkılıp kalmak, sünnete uygun düşmeyebilirdi. önce Hac arkadaşım, dünya iyisi Ali Ersoy’lara gittik. Sonra da Rahmetli Necip Fazıl üstadımın buluşu ile, büyük mazlûmlardan ve can kardeşim Müslüm Gündüz efendilere gittik. Gitmeden, bize Malatya dolma küftesi yaptırmasını söyledim. Nasıl olmasını istediğimi sordu. “Küftelerin içine, kıyma, et, ya da başka bir malzeme koymasınlar. Tereyağında kavrulmuş, cevizli ıspanak koysunlar” demiştim. Gittik ki çorba, tatlı filan bir sürü hazırlık yaptırmış. Hiçbirine dokunmadım. önümüze bir tepsi dolusu dolma küfte geldi. “Ya Bismillah” diye başladık. İlk aldığım köftenin içinde patates varmış. Kendi içimden “Herhalde, iç olarak cevizli ıspanak istediğimi unutmuşlar. Demek ki kısmette bu varmış” dedim ve yemeye devam ettim. İkinci köfteyi aldım. İstediğimden çok daha güzel ve leziz olmuştu.
Acaba o ilk köfte niye patatesliydi diye düşündüm. Birden aklıma geldi. Bizim Malatya’da dolma küfte yaptıkları zaman, bir tanesinin içini mutlaka değişik yaparlar. Bir de dilek tutarlar. Meselâ “Bu küfte kimin ağzına gelirse, onun şu dileği olacak” derler. Değişik içli köfte, daha ilk alışımda bana geldi. Müslüm Efendi kardeşime “Allah rızası için bacılarıma sorun bakalım. Bu köfteyi yiyen için ne dilek tutmuşlar?” dedim.
Müslüm efendi, hanımların oturduğu tarafın kapısından, patatesli köfte için ne dilek tuttuklarını sormuş. Yüzünde her zamanki tatlı tebessümle geldi. “Hanımlar, ‘Bu köfte kimin ağzına gelirse o cennetlik olsun’ diye dilek tutmuşlar” dedi.
Genç doktor “Şehit olmana bak” diyor. Müslüm efendi ailesi de (inşallah) cennetlik olacağımı söylüyor. Bu kadar tevafuk ve müjdeler karşısında, haydi gel de ölümü hasretle bekleme bakalım. Tabiî ki Rabbimiz bilir amma... Galiba kısa zamanda Abbas yolcu... Dostlar şimdiden haklarını helâl etsinler. Malûm, ölümle aramızda bir tek nefes var. Ona her an hazır olmamız gerekmez mi?
Telefon eden, mesaj atan, mektup yazan binlerce kardeşimin geçmiş bayramları mübarek olsun diyorum. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüyorum. Vesselamı aleyküm... Allah’a emanet olun. Dualarınızı da bizden esirgemeyin inşallah...




Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi