Demirel'i anlamayanlara şaşıyorum
Woody Allen'ın yönettiği, senaryosuyla müziğine katkıda bulunduğu ve başrolünü oynadığı 'Sleeper' adlı filmde hoş bir sahne vardır.
Basit bir ameliyat için 1973 yılında hastaneye yatmıştır.
Fakat vaziyet zannettiği kadar basit değildir.
Dondurup bir kutunun içine koyarlar, uyandığında aradan 200 yıl geçtiğini görür.
* * *
Dünyada hayat tarzı o kadar değişmiştir ki uyum sağlamakta zorlanır.
Woody'nin karşılaştığı rol arkadaşı Diane Keaton, şiir yazan genç bir kadındır.
Yazdığı şiirlerden birinde bir kelebekten söz eder.
Kelebeğin bir süre sonra kurtçuğa dönüştüğünü anlatmaktadır.
"Şiir güzel" der okuduğu kişi...
"Fakat bir terslik var. Kelebekler kurtçuğa dönüşmez, kurtçuklar kelebek olur."
Kadın kahırla dövünmeye başlar.
* * *
Başta Kenan Evren olmak üzere çok kişi, Süleyman Demirel'in 12 Eylül davasına müdahil olmayışı karşısında şaşkınlık yaşadı...
Anlamakta zorlandılar.
Hâlbuki anlaşılmayacak bir durum yok.
Tırtıl bir defa kelebeğe dönüşmüş, uçmuş gitmiş.
Geriye dönüp tekrar tırtıl olmasını beklersek, ayıp olur.
Kırk yıl öncesine ait o filmdeki kadının durumuna düşeriz.
* * *
60 darbesinden sonra Demokrat Parti kapatıldı, Başbakan Menderes ve iki bakanı Zorlu ile Polatkan asıldı.
Bayar da idama mahkûm edilmişti fakat yaşı ileri olduğu için kurtuldu.
Darbeden kısa bir süre sonra DP'nin mirasına sahip çıkan Adalet Partisi seçimi kazandı.
72'de asker muhtıra verince, Başbakan Demirel şapkasını alıp gitti.
Eleştirenlere cevabı "Ne yani, şapkayı bırakıp mı gitseydim?" şeklindeydi.
* * *
Ardından 80 darbesi geldi.
Demirel yine başbakandı.
Bu defa Zincirbozan'a götürüldü; diğer siyasî yasaklılarla birlikte bir müddet orada askerin misafiri edildi.
O dönem "Bir bilen" olarak yayınladığı dolaylı demeçlerle ciddi şekilde demokrasi mücadelesine girişti.
Siyasî yasaklar kalktıktan sonra siyasete hızlı bir dönüş yaptı ve yeniden başbakan oldu.
Özal'ın ölümünden sonra da cumhurbaşkanı olarak Çankaya'ya çıktı.
* * *
İşte kelebeğe dönüşmesi o zamana rastlar.
28 Şubat dönemindeki müdahalede artık Demirel, halkın bildiği ve oy verdiği kişi değildi.
Kelebek gibi kanatlanmış, gökyüzünde özgürce uçmaya başlamıştı.
Artık, darbeciler gibi düşünüyordu.
Askerin toplumun farklı kesimlerine verdiği brifingler, yayınladığı andıçlar ve attırdığı manşetlerle siyasete doğrudan müdahalede bulunduğu o dönemde, Demirel 9. Senfoni konserinde "İşte çağdaş Türkiye bu!" diye haykırıyordu.
Kelebek, konacak dal bulamıyordu neredeyse, habire uçuyordu.
Üç darbede karşı tarafa geçmişti.
* * *
Şimdi, elinizi vicdanınıza koyup cevap verin...
Evren ve Şahinkaya'nın yargılandığı davaya nasıl müdahil olsun?
"Ben zaten tekrar başbakan ve cumhurbaşkanı olmak suretiyle 12 Eylül ile hesaplaştım" diyor.
Daha ne desin?
Üstelik söylediği doğru; 'Olmadın' diyebilecek biri var mı?
En iyisi susalım ve kelebek gönlünce uçsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.