Radara takılan Komutan
Güney sınırımız, Hatay ve İskenderun bölgesi...
Radarın başındaki üsteğmen, bir hava cismi tespit ediyor. Cisim tam olarak askeri üslerin üzerinde dolaşıyor. İnsansız Hava Aracı olduğu kesin...
Cismi adım adım izleyen üsteğmen çırpınıyor: “Hedefi tespit ettik kilit attık. Sinyal seviyesi iyi, menzilimizde, Hawk bataryası vurmak istiyor.”
Genç subay çırpına dursun, saatler geçiyor...
Cismi başkaları da tespit ediyor.
Diyarbakır’dan iki adet F-16 kalkıyor.
Uçaklarımız da cismi tespit ediyorlar...
Onlar da cisme kilit atıyor ve vurmak için izin istiyorlar...
Her şey hazır...
Füze sistemleri ve F-16’lar hedefi yakalamışlar, kilit atmışlar...
Nefesler tutulmuş...
Beklenen “emir” geliyor. Ama çok farklı...
Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi (BHHM) Amiri Albay Ahmet Kazdal ile 2. Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Veysi Ağar kafa kafaya verip İsrail’in casus uçağını alenen koruyorlar.
Emir şu: “Radarı kapatın, Hawk kilitten çıksın, F-16’lar dönsün.”
Üstelik de dalga geçiyorlar: “Kedidir kedi...”
Yaşananlara şahit olan subayların, astsubayların, uzman çavuşların hırslarından çıldırma noktasına geldiklerini tahmin edebiliyorum.
Ses kayıtlarını dinlerken, radar görüntülerine bakarken ben çıldırdım çünkü...
Vicdan sahibi hiçbir fert bu vahim yanlışı kaldıramaz...
Normal bir ülkede; alenen vatana ihanet olarak yorumlanacak böyle bir durum yaşandığında, yer yerinden oynar, kelleler uçar, istifalar olur, medya yeri göğü inletirdi.
Ama maalesef sağ medya dahil, konu neredeyse haber bile olmadı...
Bu ihaneti görmek istemediler...
Sebebi, ihaneti yapanların kimliğinde gizli çünkü...
Veysi Ağar denilen (ve bundan sonra benim Mehmetçiğe saygımdan, rütbesiyle kendisine hitap etmeyeceğim) kişi, geçmişte yaptıklarıyla çok sevimli geliyor merkez medyaya...
Brüksel’de görevliyken, NATO toplantısına giden Cumhurbaşkanımızı, yani kendisi açısından “Başkomutan” sıfatını taşıyan Abdullah Gül’ü, karşılamamış ve uğurlamamıştı.
Sonra Türkiye’ye döndü.
Bu yaptığı nedeniyle, pasif bir göreve atanması gerekirken, Güneydoğu’daki terörle mücadelede en aktif ve en kritik birimin başına getirildi.
Duruşunu daha da belli etmesi lazımdı ve askeri uçakla Balyoz sanıklarını ziyarete gitti.
İsrail Casus Uçağı’nı vurdurmayan kişinin zihni arka planı bu.
Böyle birisi olduğu için “vur emri” vermedi.
Yani Veysi Ağar, terörle mücadelede en kritik birimin tepesine atandığında, ne yapacağının “sinyal”lerini önceden vermişti.
Radara yakalanan İsrail Heron’u değil, Veysi Ağar’dı aslında.
Radarın dökümünde; Veysi Ağar’ın, İsrail Casus Uçağı’nın TSK’ya ait askeri tesisleri görüntülemesine izin verdiği yazıyor...
Radarın dökümünde; Veysi Ağar’ın İsrail Casus Uçağı’nı yakalayan Türk subayları durdurduğu yazıyor...
Radarın dökümünde; Veysi Ağar’ın radarları kapattırarak İsrail Casus Uçağı’nın işini rahat yapmasını sağladığı yazıyor...
Radarın dökümünde; Albay Ahmet Kazdal’ın “kedidir kedi” diyerek vatansever Türk subaylarıyla dalga geçtiği yazıyor...
Radarın ortaya çıkardıkları, bir İsrail İnsansız Hava Aracı’ndan çok daha fazlası...
Bunun karşısında TSK’nın, Askeri Yargı’nın ne yapacağını merakla bekliyorum.
Askeri Yargı bunun hesabını sormalı, soruşturma açmalı, olayı aydınlatmalı, sorumluları ortaya çıkartmalı.
TSK’nın komuta kademesi; bu olayı örtbas şeklinde anlaşılan, sessiz tavrından vazgeçmeli.
Veysi Ağar denen kişi, derhal terörle mücadele bölgesindeki kritik görevlerinden alınmalı.
Olayın bütün birimleri içeren biçimde ortaya çıkan ses kayıtları ve radar görüntüleri bütün gerçeği kapatılamaz biçimde ortaya çıkartıyor.
Aslında Hatay semalarında İsrail Casus Uçakları’nın dolaştığı ve vurulmadığı medyaya yansımış, Genelkurmay yalanlamıştı.
Genelkurmay Karargahı’na olayla ilgili yanlış bilgi mi verildi, eksik bilgiler mi iletildi, Karargah manipüle mi edildi?
Bunu bundan sonra takınılacak tavırla anlayabileceğiz. Bu konunun takipçisi olacağımızdan şüpheniz olmasın.
Bu öylesine apaçık bir gerçek ki, ne unuturuz, ne unuttururuz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.