Allah kimseyi Kılıçdaroğlunun durumuna düşürmesin
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlunun işi gerçekten zor. Allah sabır ve metanet versin. CHPnin geçmişi oldukça karanlık, sabıkası ciltleri dolduracak kadar fazla. Bu millet sadece değişiklik olsun diye 1950de Demokrat Partiye mührü vermedi. Bıçak kemiğe dayanmıştı. Canhıraş bir feryatla DPye sarıldı halk. İlk siyasi parti denemesini hatırlayınız lütfen. 1924te kurulan ilk muhalif siyasi parti Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının Egede yaptığı İzmir mitinginde bir baba oğlunu parti yetkililerinin önüne atıyor:
- Alın, size kurban olarak veriyorum. Öbür oğlumu da getireceğim. Size o da kurban olsun. Yeter ki kurtarın bizi bu zalimlerden!
Düşünebiliyor musunuz o babanın haleti ruhiyesini? Savaştan yeni çıkılmış, halk yorgun, halk bezgin. Ve o halka adında Halk kelimesi olan bir siyasi parti yeniden savaş açıyor. Sanki giden işgal kuvvetlerinin yerine bir yenisi gelmiş, hatta daha azgını! Düşünün, 1910 cami satılmış, 3500 adet de hayır kurumu... Bir kısım camiler de ahır, meyhane, bar ve pavyon olarak çalışmaya başlamış. Sadece depo olarak kullanılmak yine de bir şans olmuş camiler için. Ülkede dini hayatı kökünden kurutmaya kararlı bir iktidar mevcut, o yüzden de ihtiyaç olmayacağı için camiler toptan satışa sunulmuştur.
Meclis zabıtlarından öğrendiğimize göre bazı kafir tıynetli adamlar, Müslümanlığın bizi geri bıraktığını ve toptan Hıristiyan olursak muasır medeniyetler seviyesini yakalayabileceğimizi bile söylemek ve bu fikri açıkça savunmak cüretini göstermektedir. Yani Müsülman mahallesinde korkusuzca salyangoz satanlar vardır artık ve bu güçlerini de ülkeyi boydan boya darağaçları ile donatan ve bir korku imparatorluğu kuran CHPden almaktadırlar. Halk Kuran-ı Kerimleri ve Elif Baları kuyularda saklamaktadır. Köylüler, bir tepeye nöbetçci dikerek Ezan-ı Muhammediyi aslına uygun okumakta, o sırada eli sopalı jandarma geliylorsa ezan aniden Tanrı uludura dönmektedir.
Devlet köylünün adeta ortağıdır. Tarladaki ekini, ahırdaki ineği, koyunu, tavuğu bile yarı yarıya zorla elinden alınmaktadır. Bu düzenden sadece devletin zulüm mekanizmasını çalıştıran ordu mensupları ve memurlar memnundur. Devlet, her türlü zulmü yapmaya yetkili olan memurunu özel korumaya bile almıştır. Suç işleyen memurlar için devlet izin vermezse yargılama yapılamaz. Asacağız, asılacağız, böyle başaracağığz diyen CHPli Refik Şevket İnce partisinin temel ilkesini böylece açıklamaktadır. 1950 yılına kadar CHP böyle iktidar olabilmiştir. Asarak, keserek! CHP il başkanı aynı zamanda o ilin valisi ve belediye başkanıdır. Seçimlerde halk oy kullanamaz. Oyları ancak müntehib-i saniler kullanmaktadır. Yani ikinci seçiciler, yani bir tür delegeler! 1950den sonra ancak askeri darbe dönemlerinde CHP koalisyon ortağı olarak yönetimde kalacak, onun dışında seçimle iktidara gelmeye hasret kalacaktır. Dersim gibi toplu katliamlarda CHP tarihinin yüz karası olarak tarihe geçecektir. Mağarlaara sığınan bir sürü Dersimli, İngilizlerden alınan gazlarla zehirlenecek ve o sırada Malatya Valisi olan bir dönemin ünlü siyasetçisi İhsan Sabri Çağlayangilin tabiri ile fare gibi öldürüleceklerdir.
İskilipli Atıf Hocanın günahsız yere asılması, ünlü romancı Sabahatin Alinin Bulgaristan sınırında sırtından vurularak öldürülmesi de CHPnin çerez kabilinden işlediği cinayetlerdendir.
Şimdi, böyle bir geçmişe sahip CHPnin lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğana kolay lokma olmasın da ne olsun?
Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal! Her sahaya çıkışta Erdoğan maça 10-0 önde başlamaktadır. CHPnin neresini kaldırırsanız dökülüyor. Kılıçdaroğlu redd-i miras yapsa bu defa partiyi oluşturan kemik tabakayı kaybedip, büsbütün iflas bayrağını çekmek de ufukta görünen bir ihtimaldir. Böyle olunca da bir üçüncü lig takımı olarak maça çıkmak ve her defasında sahadan hezimetle ayrılmak... CHP liderinin başka yapabileceği var mı bilemiyorum. Son umudu Ergenekon örgütünün adresini bulmak, avukatlığını yaparak onları dışarı çıkarmak ve yeni Ayışığı ya da Sarıkızlara yelken açmak!
Yani, çok zor işi Kılıçdaroğlunun. Allah kimseyi onun durumuna düşürmesin!
TANDOĞAN MEYDANININ ADI DERSİM MEYDANI OLSUN
Ankarada CHPnin zulmü ile maruf ünlü valisi Nevzat Tandoğan için vaktiyle büyük bir meydan yapılıp adı verilmiş. Onun ne menem bir vali olduğunu daha önce bir yazımızda bir dönem Ankarasında Hürriyet gazetesinin temsilciliğini yapan Emin Karakuşun İşte Ankara adlı eserini kaynak göstererek anlatmıştık. Evlere şenlik bir vali. Bugün Türkiye geçmişi ile hesaplaşırken, CHPye dalkavukluk ödülü olarak Ankaranın en ünlü meydanına adı verilen Nevzat Tandoğan da hatırlanmış. Evet, Bu meydanın adını bu lekeden temizleyelim demiş Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek. Temizleyelim de ne koyalım? Benden Sayın Gökçeke bir teklif, meydanın yeni adı Dersim Meydanı olsun. Yine CHPyi hatırlayalım. Ne de olsa Tandoğandan mülhem bu meydanın adı CHPye müktesep haktır. Hem de CHPlilerin de desteği ile ittifakla meydanın adı değişir de hepimiz seviniriz.
Eee, ne de olsa CHP lideri de Dersimli. Onun da gönlü hoş olsun değil mi?