İyi niyetten anlamamak
Kandilde ve Irakın Kuzey sınırında yığınakları yok edilen, mağaralarına kadar girilen, sürekli baskı altına alınan PKKnın, Suriyede örgütlenmeye başladığını; Hatayın ormanlık dağ arazisini kullanarak saldırıya geçeceğini aylar öncesinden yazmıştık.
Konunun uzmanlarının bu uyarıları yapmalarının yanında, devletin sahip olduğu bilgiler de bunu gösteriyordu.
AK Parti Hükümetinin iyi niyet girişimleri Suriye yönetimi tarafından tek tek imha ediliyor.
Sınırların açılması, ticaretin geliştirilmesi, imzalanan onlarca anlaşma ve uluslararası alanda Suriyeye verilen destek gibi daha pekçok madde sayabiliriz.
Suriye yönetimi halkın taleplerine kulak vermek yerine, bastırmayı seçtiği günden beri Türkiyenin dostane biçimde yaptığı girişimleri ve uyarıları farklı yorumlamaya başladı.
Daha da ileri giderek, geçmişte kullandıkları PKK kartına sarılmayı ilk seçenek olarak gördüler.
İranla son derece iyi anlaşan Suriye yönetimi, PKK kartını güçlendirmek için bu ülkeyle işbirliğine gitti.
Artık herkesin açıkça bildiği üzere, İran-PKK-Suriye üçgeninde gelişen yeni ilişkilerde, İran topraklarındaki PKK/PJAK unsurları hızlı ve sistematik biçimde Suriye topraklarına kaydırıldı.
Geçmişte Öcalana şimdi ise Bahoz Erdala ev sahipliği yapan Suriye, topraklarına konuşlandırdığı PKK unsurlarının güçlenmesine, palazlanmasına, saldırı için hazır hale gelmesine her türlü desteği verdi.
Hatayda önceki gün verdiğimiz 3 şehit bunun işaret fişeğiydi.
Terör örgütü eylemlerine Hatayın ormanlık kırsalını da kullanarak devam edecektir.
Daha birkaç yıl öncesine kadar Irak meselesi yüzünden ABDyle savaşın eşiğine gelen Suriye, zor zamanlarında Başbakan Erdoğandan sadece dostluk gördü.
Türkiye hiçbir menfaat gözetmeden, pek çok risk de alarak Suriyenin yanında oldu.
İyi niyetin istismar edildiğini üzülerek görüyoruz.
Aynı iyi niyet istismarının diğer bir adresi de İran...
Başbakan Erdoğan, uluslararası alanda dev devletleri karşısına alma pahasına, İrana da ateşin düşmemesi için kardeşçe hislerle yoğun çaba harcadı.
Türkiye zaman zaman bunun faturasıyla da karşılaştı.
Nükleer konu, ambargolar, tecrit vs...
Saymaya gerek yok.
Lakin İranın Pers mantığına saplanıp kaldığını görüyoruz.
İyi niyetli çabaları Türkiyenin uluslararası alanda parlamak için yaptığı şeklinde sığ yorumlara kadar vardırdılar işi.
Suriyede esir alınan iki gazeteci konusundaki tavır bile İranın olaylara ne kadar düşman algısı içinde yaklaştığını gösteriyor.
İran, iki gazetecinin bırakılması için Suriye nezdinde girişimlerde bulunurken; karşılığında muhaliflerin elindeki 4 İranlının bırakılmasını talep etmiş.
Belgesel çekmekte olan suçsuz gazeteciye karşılık kurulan son derece çirkin bir pazarlık masası söz konusu.
Bu örnek bile Erdoğanın bugüne kadar yaptığı iyi niyetli çabalarına karşılık İranın takındığı çıkarcı mantığı anlamamıza yetiyor.
Sonuç olarak tarih ve maşeri vicdan her şeyi görüyor.
Tarih önünde kardeşçe yaklaşanla Kabilce yaklaşan ortada...
Kendi topraklarında eşkıya besleyerek, askerlerimizi şehit ettirenlerin durdukları yer de Kabilin yanı olacaktır.
Mümin aynı delikten iki kere sokulmaz...
İran ve Suriye konusunda geldiğimiz nokta budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.