Yener Dönmez

Yener Dönmez

CMK 250 tehlikesi

CMK 250 tehlikesi

Hukuk; yaşayan bir süreç ve dolayısıyla da, ülkeler geliştikçe ihtisas mahkemeleri önem kazanıyor.

Sebebi suçların giderek daha komplike işlenmesi ve çeşitlenmesi.

Bilişim suçları bile kendi başına öyle bir derya olmuş durumda ki, bu alan için bir ihtisas mahkemesi kurulması artık kaçınılmaz oldu.

Nasıl ki, fikri sınai haklar mahkemeleri kuruldu...

Artık e-kitap, dijital gazetelerden bahsettiğimiz bir dünyada sanat eserleriyle ilgili hakları korumanın, normal bir mahkemeyle mümkün olmadığı görüldü. Sadece korsan kaset tartışması yaşanırken, şimdi internette korsanın envai çeşidi var, ve fikri sınai haklar mahkemesine kimse itiraz etmiyorsa..

Kimse Çocuk Mahkemeleri’ne itiraz etmiyorsa...

Geçmişte çocukla ilgili dayak ve basit hırsızlıklar varken, şimdi çocuk hakları öylesine komplike ve çocuk istismarı öyle hayale gelmez noktada ki, Çocuk Mahkemeleri’ne kimse itiraz etmiyorsa..

Terör, anayasal düzene karşı işlenen suçlar, organize suçlar, çeteler, çıkar amaçlı suç örgütleri de böyle.

Organize bu yapılar, il bazlı değil ülke bazlı hareket ediyor hatta uyuşturucu gibi konularda uluslararası hüviyet kazanıyor.

Bu suçlara özel bir İhtisas Mahkemesi’nin olmaması, yani CMK 250’yle görevli ve bu suçlara bakan bir adli mekanizma olmaması demek, bu suçların alıp başını gitmesi demek.

Türkiye’de CMK 250’ler kurulduğu 2005 yılından beri adım adım çete, mafya, cunta benzeri yapılar dağıldı.

Bu mahkemeler kurulup tam oturduktan sonra 2007’de tam gaz yol aldı ve Türkiye’de organize suç şebekelerini yok etmede üzerlerine düşen görevi yaptılar.

Hatırlayın, eskiden mafya o kadar güçlüydü ki İnci Baba denen mafya lideri, Çankaya Köşkü’nde ağırlanıyordu.

Sedat Peker denilen mafya lideri bir davet veriyor, onlarca siyasetçi, bakan ve general davete katılıyordu.

Ankara Emniyeti’nin ek binasını bir mafya babası yapmış ve tefriş etmişti.

Kürt İdrisler, Kürt Ahmetler, Laz Kadir’ler vs...

CMK 250’yle yetkili mahkemelere verilen özel takip, emniyette ve jandarmada özel ekip kurma, teknolojik imkanları kullanma, gözaltı süreleri, birkaç ilde eşzamanlı operasyon yapma yetkileriyle, şimdi bir mafya babası, Başbakanlık ya da Cumhurbaşkanlığı’nın kapısının önünden geçemez hale geldi.

Özel Yetkili Mahkeme denilen, ama bu tip Organize Suçlar ve Terörle ihtisaslaşmış mahkemelerin yetkilerine vurulacak her tırpan; çeteye, mafyaya, cuntaya açılan alan olur.

Bu yapılar yeniden necip milletimizin başına zebellah olur.

AK Parti bir ilkeler partisi olarak yükseldi.

Bu ilkelerin arasında çetelerle, mafyayla, cuntayla, darbeyle mücadele vardı.

Ve bu ilke bütün ilkelerin başındaydı bence.

Bu ilkeden AK Parti’nin taviz vereceğine ihtimal vermek istemem.

Yasal düzenlemeyle, CMK 250’yle yetkili mahkemelerin sadece “silahlı terör örgütü” suçuna bakabilir hale getirileceğini duyuyoruz.

Bakın son iki yılda Türkiye; uyuşturucuyla mücadelede dünyanın zirvesinde, tonlarca, kamyonlarca uyuşturucu yakalandı.

Ve operasyonu hem polis hem jandarma yaptı çoğunlukla.

Polisi ve jandarmayı organize edip Narkotik Operasyonlarda kullanabilen akıl; Özel Yetkili Savcı’dır.

Çünkü bölgesel nitelikli Özel Yetkili Savcılar, fotoğrafın tamamına bakabilip Narkotik Şebekeleri çözebiliyor.

Bunu tek başına ne polis yapabilir ne de jandarma.

Çocuklarımıza yazık değil mi?...

Uyuşturucu yayılsın, okul önlerinde, içlerinde satılabilir hale mi gelsin?

Son derece organize hareket eden uyuşturucu, çete, çıkar amaçlı suç örgütleriyle normal bir Cumhuriyet Savcısı başa çıkamaz.

Bu iki kere iki dörttür.

Kaldı ki bu suçların mahkemelere bu kadar yayılmasının komplikasyonları da var.

Bakın bir Oktay Kuban çıktı ve o kadar medya baskısı, iktidarın kararlı tutumuna rağmen Çetin Doğan dahil 19 Balyozcuyu tek seferde tahliye etti. Anayasa Referandumu olmasaydı Kuban, Balyoz Davası’nı tek başına bloke edebilecek konumdaydı.

İlhan Cihaner olayını hatırlayalım; Başbakan’ı, Kadir Topbaş’ı, Binali Yıldırım’ı dinletmiş, Mahmut Efendi cemaatini parça parça içeri almaya başlamış, hamile bir kardeşimizi çocuğunu düşürtecek zulme maruz bırakmıştı.

Kuban’ı ve Cihaner’i motive eden “ana neden”i hepimiz biliyoruz.

Dedeler, Türk yargı sisteminin en büyük gücüdür.

Çete, Organize Suçlar, Çıkar Amaçlı suç örgütleri, CMK 250’den alınıp dağıtılınca Dedeler’in ne tip işler yapacağını öngörmek dahi mümkün değil. Çünkü o kadar bilenmiş vaziyetteler ki “Çoluk çocuk demeden” intikam yeminleri ediyorlar.

Kıstırılmışlık psikolojisinin neler yaptırabileceğini tahmin bile edemezsiniz. Normal ağır cezaların büyük bölümünün, Seyfi Dede eliyle mezhepsel/para motivasyonuyla nasıl peşkeş çekildiğini, Seyfi Dede iddianamesinden ve eklerinden okumak bile yeter aslında...

twitter.com/@yenerdonmez



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yener Dönmez Arşivi