Sorunu kendi içimizde çözdük
Geçen yıl Bakü dönüşü uçakta Başbakan Erdoğana, röportaj için Kandili mesken tutan gazetecilerin terörle mücadeledeki pozisyonlarını sormuştum.
Erdoğan bu tür girişimlerin terörle mücadeleyi zaafa düşüreceğini ve örgütün işine yarayacağını belirterek, tepkisini şöyle dile getirmişti: Bu tip girişimler terör örgütünün ekmeğine yağ sürmekten başka hiçbir şeye yaramaz. Terör örgütünün amacı da zaten kendi propagandasını yaptırmaktır. Dağa çıkıp terör elebaşlarıyla neyi konuşacaksınız, kime ne mesaj vereceksiniz? Böyle bir şey dünyanın hangi ülkesinde var?
Ancak o tarihten sonra da pek çok gazetecinin terör elebaşlarıyla röportaj yapma yarışı içine girdiklerini görüyoruz.
Mesela bunlardan bir tanesi Radikal yazarı Avni Özgürel.
Özgürel, bir süre önce Kandile giderek, Karayılan ile görüşmüştü.
Fakat Özgürelin haftalar önce yaptığı bu röportaj Radikal yerine pek kimsenin bilmediği bir internet sitesinde yayınlandı.
Hassasiyet adına güzel bir gelişme diyebiliriz.
Ayrıca Karayılanın Leyla Zananın görüşleriyle örtüşen bu açıklamaları biraz tuhaf geldi bana...
Özgürel kanalıyla alışılmışın dışında söylemlerde bulunarak son derece ılımlı mesajlar vermiş...
Oslo görüşmelerinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini ileri sürerek, Çözüme çok yaklaşmıştık demiş...
Kürtler ve Türklerin yan yana geldiğinden bu yana bir dostluğun olduğundan söz etmiş.
Özgürelin Dostluktan öte kader beraberliği... demesi üzerine şöyle devam etmiş: Aynen. Osmanlı Devletinin her hamlesinde Kürtlerin de aktif katılımı temelinde başarılar sağlanmıştır. Yani geçmişe dayalı bir birliktelik var. Cumhuriyet kuruluş sürecinde de bu birliktelik; Atatürkün Erzuruma gelişi, Kürtlerin katılması, Kürtleri korumayı üstlenmesi, sonra biliyorsunuz. O süreç başladı.
Karayılan, Özgürelin, Son on senede atılan adımları nereye koyuyorsunuz, yok mu sayıyorsunuz? Hiç mesafe katedilmedi mi? şeklindeki sorusu üzerine de Şimdi edildi. Onu da söylerim. Konuşabiliriz onu da. Eski nokta değil. Eskiden Kürt kelimesi bile yasaktı. Ama şimdi gelinen noktada artık çözüm için yeni bir karara gitmek gerekiyor sözlerini sarf etmiş.
Burada Karayılanın, İngilizler zamanında Kürt sorununu çözmemişse bunu sürekli bir kart olarak kullanmak için çözmemişler. Bunun farkındayız şeklindeki sözleri hayli dikkatimi çekti.
Röportajı okurken Keşke Ali Bayramoğlu, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Mithat Sancar, Hilal Kaplan ve Ergün Babahan gibi isimler de en azından Karayılan kadar İngiliz faktörünün farkında olsaydı diye düşündüm.
Biliyorsunuz PKK paravanı DPI toplantılarıyla İngiltere-İrlanda-Türkiye hattında mekik dokuyan bu isimler, Türkiyenin PKK ile müzakere ederek masada anlaşması gerektiğini savunuyor, bu konuda İngilterenin IRA tecrübelerinden örnekler veriyorlardı.
Neredeyse İngiltere bu isimlerin ikinci adresi haline gelmişti.
Bu isimlere tavsiyem var: İrlandaya, İngiltereye gittiğiniz kadar birde yolunuzu 27 yıl terör mücadelesi veren Sri Lankaya düşürün.
Bu DPIcılar ilginç insanlar.
Terör örgütüne verdiği destekten dolayı Türkiyeye girişi yasaklanan Avebury adlı İngiliz Lordunu onursal başkan yaparlar, baş tacı ederler fakat bir kez olsun Sri Lankaya gitmezler.
Bunlar gitmedi ama Sri Lankanın tayin ettiği büyükelçi Bharthi Wijeratne Türkiyeye geldi bile.
İlk açıklaması ne oldu biliyor musunuz?
Açılımcıların pek hoşuna gitmeyecek ama aynen şunları söyledi:
Eline silah alan kanlı bir örgüt ile ancak anlayacağı dilden konuşulabilir.
Biliyorsunuz Sri Lanka ordusu, bölücü Tamil Kaplanları örgütü ile 30 yıla yakın süren mücadeleden sonra 2009 Mayısında, örgütün tüm üst düzey yöneticilerini imha etmiş ve kamplarını haritadan silmişti.
Ankarada Sri Lankanın terörle mücadelesini anlatan Wijeratne, terörle müzakere öncesinde terör örgütünün silah bırakmasının şart olduğunu söylüyor.
Biz, her sorunun diyalog ile çözülebileceğine inanıyoruz. Ama önce terör örgütünün silah bırakması gerek. Terör örgütünü uzlaşma masasına oturtmak için çok çabaladık ama onlar bu dönemi, silahlarını tekrar ellerine almak ve kendilerini savaşa hazırlamak için kullandılar diye ekliyor.
En önemlisi de, Sorunu kendi içimizde çözdük diyen Büyükelçi Wijeratne, terör sorununu bütün ülkenin birlikte hareket etmesi ile aştıklarını ifade ediyor...
Bu örnek, Ortadoğu şeytanı İngilizin kapısını aşındıran bizim açılımcılara kapak olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.