Mısırdaki demokrasi mücadelesi bir isyana dönüşür mü?
Mısır halkı tarihinde ilk defa özgür iradesiyle cumhurbaşkanını seçmiş olduğu gibi, Müslüman Kardeşler Teşkilatının (İhvan-ı Müslimin) siyaset arenasındaki temsilcisi olan Özgürlük ve Adalet Partisi (ÖAP) adayı Muhammed Mursi de aynı zamanda Mısırda seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak tarihe geçmiştir. ABDde eğitim görmüş, uzun yıllardır Kaliforniyada yaşamış olan Muhammed Musri, seçimlerde 22 milyon 459 geçerli oyun yüzde 52.3ünü (11 milyon 751 oy) aldı.
Bunun gerçekleşmiş olması kendi başına bir tarihi olaydır. Ancak bu seçimde gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek var. O gerçek ise Firavunlar rejiminin hâlâ varlığını korumasıdır. O köhne rejimin temsilcisi olarak seçimlere katılımı sağlanan Ahmet Şefikin birinci turda % 23.3, ikinci turda ise oyların yüzde 47.6sını (10 milyon 707 oy) almış olmasıdır. Çünkü; diktatör Hüsnü Mübarekin Ona çok güveniyorum. O benim üçüncü oğlum gibi bana yakındır. İhaneti asla olmaz sadakatle bana bağlıdır dediği kişi onun eski başbakanı Ahmet Şefikten başkası değil. Bu kişinin bu oranda oy alması statükonun ayakta olduğuna bir işaret olduğu gibi, Mübarekçilerin toplum içinde ve devlet kademelerinde hâlâ büyük bir güç olduğunu da göstermektedir.
Ülkeyi elinde bulunduran Askeri Konsey ve güdümündeki Anayasa Mahkemesi yeni cumhurbaşkanının yetkilerini kısıtlamakla kalmayıp her alanda yetki ve etkisini artıran kararlar alıyor. Geçen hafta darbe niteliğindeki bir kararla parlamento kapatılıp askerler tarafından kuşatma altına alındı.
Mısırın yapısı ve siyasi şekillenmesi ile vereceği görüntü hem İslam dünyası hem de Arap alemi için de çok önemlidir. Bölge ülkeleri ve Batı ile münasebetleri dengeler ve bölge siyasetini yakinen ilgilendirmektedir. Ülkedeki rejimin yeniden inşaası ve ülkenin içinde bulunduğu sıkıntıların aşılarak ekonomik kalkınmanın başlatılması için herkesin merak ettiği Bundan sonra ne olacak? sorusudur.
Çünkü; Mısırdaki cumhurbaşkanlığı seçiminde oy sayımı devam ederken, yönetimdeki Askeri Konsey kendisine birçok alanda yeni yetkiler tanıdı. Arap Baharı sonrasında yönetim üzerinde söz sahibi olan Askeri Konsey, parlamento seçiminin iptal edilmesinden sonra, yasama yetkisini de üzerine aldığını açıkladı. İhvan Hareketi yetkisiz bir cumhurbaşkanı ile ne yapabilir? Ülkeyi kim yönetecek ve Mısır halkı bundan sonra tekrar sokaklara dökülürse neler olur? Mısır; Suriye veya Libya benzeri bir iç savaşa sürüklenir mi?
İhvan Hareketi ve diğer sivil toplum kuruluşları haklı olarak bizdeki 28 Şubat benzeri post-modern darbeye karşı tepki göstermektedir. Tahrir Meydanında Anayasa Mahkemesinin meclisi feshetme kararına karşı protesto gösterisi, yönetimi elinde bulunduran Askeri Konseyi açıklama yapmaya mecbur etti ve ortamı yumuşatma adına konseyi temsilen General Muhammed el Assar, Devletin başı olarak cumhurbaşkanına tanınmış olan bütün yetkiler yeni seçilen cumhurbaşkanına 30 Hazirana kadar devredilecektir. Bu konuda kuşkuya yer yok dedi.
Bu açıklamada yer alan yetkiler devrik Cumhurbaşkanı Mübarekte var olan yetkiler mi? Yoksa Anayasa Mahkemesinin jet hızıyla yetkileri kısıtlayan düzenlemeleri sonrası yetkilerin mi devredileceği konusunda bir belirsizlik var.
Şu bir gerçek; anayasada yapılan hukuk dışı düzenleme konusunda gerekli düzenleme yapılmaz ve geri adım atılmaz ise o zaman ok yaydan çıkar ve tanklara karşı-demokrasi savaşı başlar. Bu konuda tarafların topyekün bir isyana hazırlandığı haberleri geliyor. Değerli dostum, İhvanın kurucusu Hasan El Bennanın torunu Prof.Dr. Tarık Ramazanın, Mısırdaki gelişmelerden endişe duyduğunu belirterek Mısırda durum ciddi değerlendirmesinde bulunması aynı zamanda bir uyarıdır ve dikkat çekmedir.
Kısacası; insan hak ve özgürlükleri kapsamında Mısır halkı demokrasi savaşı vermektedir. Askeri Konsey ve Anayasa Mahkemesi halkın demokrasi mücadelesini engelleyecek girişimlerden kaçınmalı. En kısa zamanda parlamentonun yeniden açılması ve cumhurbaşkanına tüm yetkilerin verilerek demokratikleşmeye katkı sağlanmalı. Aksi halde Askeri Konsey ve onun güdümündeki Anayasa Mahkemesi Mısır halkının haklı taleplerini baskı altına alma adına başlatılan mücadeleyi engellemeyi sürdürecek olursa, ülke genelinde bir isyanın başlamasına sebep olacaktır.
Bütün bu yaşananlar; Mısırda Firavun Hüsnü Mübarek devrilse de Firavuni sistem ve Firavunların hâlâ hayatta ve görevlerinin başında oldukları gerçeğini hatırlatmaktadır. Mısırda Mübarek döneminin bizdeki karşılığı tek parti dönemidir. Mısırdaki mevcut durum ise Türkiyedeki tek parti dönemi sonrası vesayetçi güçlerin kontrolünde ve yönlendirmesinde çok partili sisteme geçiş ile sonrasında yaşanan hukuk dışı yapılanmalarla statükoyu koruma girişimlerinin bir benzeridir.
Türkiyede AK Parti iktidarıyla başlayan yeni dönemde gerçekleştirilen reformların halk nezdinde kitlesel kabul bulmasıyla değişim süreci başlatıldı. Türk milleti olarak çağdışı ve bu iğrenç dönemi kapatmış olmanın huzur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bizim 80 yıllık bir mücadele ve direnişle kurtulduğumuz bu rezil ve ilkel despotçu düzenle Mısır halkı yeni tanışıyor. Dileğimiz ve duamız Mısır halkının bu illet ve zilletten bir an önce kurtulmasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.