Erdoğan-Kurtulmuş birleşme-bütünleşme
Siyasette sağın büyük problemlerinden biridir parçalanmışlık.
Türkiyede sağın oyu nereden baksanız yüzde 70tir.
Türk siyaset tarihinde bu oran temsilde parçalanmışlıktan ötürü hiçbir zaman yakalanamamıştır.
12 Haziran seçimleri öncesinde Yazıişleri Müdürümüz Ali Karahasanoğlu Ağabey, birlik ve bütünleşmeye dönük çok önemli bir çağrı yaparak şunları yazmıştı:
12 Eylül 2010da güzel bir birliktelik oluştu. Ülkenin dinî hassasiyetlere saygılı partilerinden AK Parti, SP, HAS Parti ve BBP, referandumda Evet oyu kullanacaklarını açıkladılar. Bu birliktelik 12 Haziran 2011de de sürsün. Söz konusu partilere belli ölçülerde milletvekili kontenjanı verilerek Meclise girmeleri sağlanmalı.
12 Haziranda bu müspet temenni gerçekleşmedi, ancak önceki gün Başbakan Erdoğanla yapılan görüşmeyle Prof. Dr. Numan Kurtulmuş liderliğindeki HAS Partinin AK Partiye katılma süreci resmen başlamış oldu.
Bu bütünleşme yolunda Ankara kulislerinde başka siyasetçilerin isimleri de konuşuluyor. Dün bu isimlerden biri olan ve 12 Haziran seçimlerine BBP Genel Başkanı olarak giren Yalçın Topçuyla konuştum.
Topçu, kendisine Başbakan tarafından bir davet yapılıp yapılmadığı konusunda Resmi bir davet almadım dedi.
Ancak gelecek bir davet karşısında tavrının ne olacağına dönük şu mesajları verdi:
Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı görüşmek üzere davet ederse siyasî ahlâkımız gereği davete icabet etmemiz gerekir. Arkadaşlarımla görüşüp konuştuktan sonra milletin faydasına bir şey olacaksa, millete hizmet edilecekse onun gayreti içerisinde olurum. Benim ismim BDP/PKK değil, AK Parti çevreleriyle anılıyorsa bu memnuniyet verici bir durum. Sayın Başbakanla aynı iklimin, aynı mahallenin insanlarıyız sonuçta.
Sohbetimizde siyaset tarzına dönük bilgiler de paylaşan Topçu, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlunun yolundan gittiğini, pozitif siyaset yaptığını, olumlu çalışmalara destek olduğunu belirterek şunları söyledi:
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, 28 Şubat sürecinde Refah-Yolu kendi ortağından daha fazla destekliyordu. Muhsin Yazıcıoğlu ilkeleriyle hareket eden birisi olarak benim de faydalı bulduğum çalışmalara destek vermemden daha doğal bir şey olamaz. 14 yaşımdan beri siyasetin içerisindeydim. Hiçbir zaman demagoji yapmadım. Meclis kürsüsünde ne konuştuysam halkın arasında da onu konuştum. Genel Başkan iken ne konuştuysam şimdi de aynı şeyi konuşuyorum.
Kendisini katıksız bir Anadolu çocuğu olarak nitelendiren Topçu, hizmet için illa turuncu koltukların, makamların, mevkilerin şart olmadığını, bulunduğu ortamda da hayırlı işlere yardım etme gayreti içerisinde olduğunu dile getirerek şu ifadeleri kullandı: Hizmet için illa turuncu koltuklara gerek yok. İşte Akit gazetesi... Kırk Meclisten, kırk kat daha fazla hizmet ediyor Akit...
Yine bütünleşme yolunda adı geçen bir diğer siyasetçi olan Demokrat Parti eski Genel Başkanı Süleyman Soylu ile de görüştüm.
Soylu böyle bir süreçte şahsıyla ilgili bir meselede konuşmasının zor olacağını belirterek şunları kaydetti: Siyasette gücüm ölçüsünde, risk alınması gereken dönemde risk aldım. Söz söylenmesi gerekiyorsa söyledim. Şimdi orada nezaketli ve nezahetli bir durum işliyor. Benim bu noktada bir şey söylemem doğru olmaz.
Evet Topçu ve Soylunun bizimle paylaştıkları bilgiler böyle.
Erdoğan, Kurtulmuş, Topçu, Soylu...
Aynı iklimin insanları.
Bütünleşme neden olmasın!
Bakalım bu kritik ve hassas mevzudaki süreç nasıl işleyecek?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.