SOYKIRIMdan asimilasyona bir yok etme projesi...
Srebrenica’da yaşanan insanlık faciasını dünyada bilmeyen yoktur. Her 11 Temmuz günü anıt mezarda toplanılmakta ve gözyaşları içinde şehitler için dualar edilmekte ve katliamda ölenler rahmetle anılmaktadır. Bu matem gününde Sırp caniler ve onların hamiliğini yapan ve de soykırıma seyirci kalan BM, AB ve uluslararası toplumun tutumu kınanır ve lanetlenir.
11 Temmuz 2012 günü, katliamdan 17 yıl sonra yine Srebrenica kasabasının yakınındaki Potocarı’daki anıt mezarda on binlerce insan bir aradaydı. Analar çocuklarına, çocuklar babalarına ve genç kadınlar kocalarına ağlıyorlardı. Bulunan son toplu mezardan çıkarılan ve kimlikleri tespit edilen 520 kurban daha toprağa verildi. Yine acılar tazelendi ve yine duygulu anlar yaşandı.
Srebrenica soykırımı sorumluları ile ilgili BM Güvenlik Konseyi kararıyla oluşturulan Savaş Suçluları Mahkemesi ve Lahey Adalet Divanı’nın “11 Temmuz 1995 tarihinde Srebrenica ve çevresinde yakın tarihin en korkunç SOYKIRIMI yaşanmıştır” kararıyla SOYKIRIM tescillendi.
Srebrenica ile ilgili şu gerçekleri hatırlatmakta fayda var;
1- Srebrenica’da Sırp çetnikler tarafından Müslüman Boşnaklara 10 büyük soykırım gerçekleştirilmiştir.
2- 1992-1995 arasında Bosna Hersek genelinde uygulanan soykırımın finali Srebrenica’da yapılmıştır.
Uluslararası toplum tarafından yapılan baskılar sonucu “zoraki barış” olarak tarihe geçen Dayton Antlaşması ile Bosna’da savaşın bitmesi sağlandı, ancak üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen sorunlar hâlâ bitmiş değil...
Savaşın mağdurları olan Müslüman Boşnaklara hâlâ ağır baskılar uygulanıyor ve türlü oyunlar ile siyasi manipülasyona hedef oluyorlar. Canlarını kurtarabilmek için topraklarını terk etmek zorunda kalan Müslüman Boşnaklar, Srebrenica başta olmak üzere Sırplar tarafından soykırım sırasında işgal edilen Doğu Bosna’daki evlerine ve topraklarına hâlâ dönemediler.
Dayton Antlaşması’nın “BM ve AB’nin sağlayacağı sosyal yardımlar ve bölgede bulunan Barış Gücü desteğiyle tekrar herkes evlerine ve topraklarına dönecek” kararı maalesef sadece Katolik Hırvatlar ve Ortodoks Sırplar için işletildi. Sırp ve Hırvatların işgal ettikleri evler ve topraklar boşaltılıp asıl sahipleri olan Müslüman Boşnaklara hâlâ teslim edilmedi. Bu konuda BM, AB ve BM Barış Gücü ile Bosna Yüksek Temsilcisi antlaşmaya göre görevlerini kötüye kullandıkları ve de taraf oldukları için suç işlemektedirler.
Kendi imkanlarıyla Sırp işgalindeki Doğu Bosna’ya dönen Müslüman Boşnaklar büyük zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Bazıları yakılıp yıkılan evlerinin enkazlarıyla karşılaşırken bazıları ise evlerini ve topraklarını işgal eden Sırplar tarafından hakaret ve saldırılara uğramaktadırlar. Doğu Bosna’da yaşayan Müslüman Boşnaklar ağır siyasi ve dini baskılar yaşamaktadırlar. Okullarda İslam eğitimi, ayrıca her türlü dini hizmet ve dini faaliyet yasak olduğundan çocuklar Hıristiyan eğitim ve kültür derslerine mecbur tutulmaktadırlar.
Halbuki yine Dayton Antlaşması’nda paraf edilen hususlardan bir tanesi de “Herkes kendi dinini yaşama ve yaşatma hakkına sahip olarak çocuklarını inanç değerlerine göre yetiştirme hakkına sahiptir ve okullarda dini eğitimi yerel kurumlar sağlamaya mecburdur” demektedir.
Uzun lafın kısası Dayton Antlaşması barışı getirmediği gibi, hâlâ güveni de sağlamış değil. Bosna hâlâ sorunlar yumağı ve Bosna Hersek hâlâ özgür değil. Adeta yönetimi AB’nin kontrolünde olan Amerika’nın bir eyaleti gibi... Dünyada eşi ve benzeri bulunmayan bir devlet içinde üç Cumhuriyet ve bir federasyon. 10 kanton ve 4 ayrı bayraklı bir ülke...
Herkes savaşın her an başlayacağı korkusu ve endişesi ile yaşam mücadelesi veriyor. Savaşın en büyük mağduru olan Müslüman Boşnaklar yine mağdur konumundalar.
Sırplar saldırı ve işgallerinin yanında, toplu katliamların soykırıma dönüştürüldüğü bir vahşetle Müslümanları yok ediyordu. Şimdi ise fuhuş, içki ve her türlü kumar ile şans oyunlarının yanında Amerika ve Avrupa Birliği uyguladıkları asimilasyon politikalarıyla Müslümanları kendi değerlerinden uzaklaştırmak suretiyle ruhen yok ediyorlar...
KEÇİÖREN BELEDİYESİ’NDEN ONURLU BİR DAVRANIŞ
Türk ve İslam dünyası ile ilgili etkinlikleriyle öne çıkan Keçiören Belediyesi Aliya İzzetbegoviç Parkı içinde “unutmamak ve de unutturmamak” adına “Srebrenica Soykırımı Anıtı”nı hizmetler kervanına katarak çok onurlu bir hizmete imza atmış oldu.
Belediye Başkanı Sayın Mustafa Ak Bey Bosna Hersek’teki savaş esnasında saldırıya uğrayan ve toprakları işgal edilen Müslüman Boşnak halkını sahiplenme ve yardım ulaştırmak amacıyla kurulan ‘Bosna Dayanışma Platformu’nun üyesi olarak önemli hizmetlerde bulunmuştu. Soykırımda sağ kalanların tekrar evlerine dönmelerine destek vermek amacıyla Ankara’da kurulan ‘Mavi Kelebekler Derneği’ başkanlığını da Mustafa Ak Bey’in oğlu Sayın Muhammed Ali Ak yapmaktadır. Ayrıca Aliya İzzetbegoviç Parkı içinde yer alacak olan Srebrenica SOYKIRIMI Anıtı’nın önümüzdeki yılki anma gününe yetişeceği belirtildi.
Anlaşılan Başkan Sayın Mustafa Ak, ailesinin de desteğini alarak önce sivil toplum kuruluşlarında, daha sonra da belediye hizmet alanları kapsamında örnek hizmetlerine aralıksız devam etmektedir. Keçiören ile Gorajde belediyeleri kardeş şehir iken Srebrenica ile de kardeş şehir olma çalışmaları devam ediyor.
Başkanın en büyük şansı yardımcısı Reşat Özcan’dır. Başkanın onayı ile gerçekleşen tüm sosyal hizmetlerin uygulamasında çok büyük gayretlerine şahit oluyoruz. Bosna ve Kosova başta olmak üzere Balkan Müslüman topluluklarına yönelik birçok faaliyetin öncülüğünü yaptı ve halen yapmaktadır. O da Başkan gibi ailece bu hizmetler konusunda duyarlıdır. Kızı Afife Özcan Travnik Elçi İbrahim Paşa Medresesi’nden ilk mezun olan Türk olarak kayıtlara geçti. Srebrenica’daki anma gününden yeni dönen Reşat Özcan ile hasbihal ederken ortak düşünce ve oralarla alakalı endişelerimizde hemfikir olduğumuz ortaya çıktı.
Başkan Mustafa Ak ve yardımcısı Reşat Özcan Beyler başta olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ederken tekrar Srebrenicaların yaşanmaması için dua ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.