PKKnın bağlantıları ve hedefleri
Son günlerde yaşananları, hayret ve dehşet içinde takip ediyorum...
Ülke olarak 26 yıldır terörle hiç durmadan mücadele ediyoruz ve acı üstüne acı yaşıyoruz.
İçte; hukuk dışı yapılanmalardan oluşan vesayetçi güçün varlığını devam ettirip her gelen iktidarı yönlendirmek amacıyla Ergenekoncu çetelerein kurdurup maşa olarak kullandığı PKKyı, 20 yıldır dış güçler de kullanıyor.
Köylü Hasan Amca, dayanılması zor ağrılar çeker fakat doktora gitmez. Sebebi sorulduğunda ya kanser var derse deyip acılara katlanmayı tercih eder. Bazı gerçekleri duymaya bile cesaret edemez. İşte onun gibi...
Biz de bazı gerçekleri, bilme ve öğrenme korkularımızı hâlâ da aşamadık, aşamıyoruz. Çünkü korkuların arkasındaki ihanet o derece büyük...
PKK üst düzey kadroları, bugün bu gerçekleri artık inkâr etmiyor. Ergenekoncu çetenin Silivri davasında, PKK ile ilgili bağlantıları tarifleyen itiraflar dosyası bir hayli kabarık. Öyle ki uzun bir süre Devlet sırrı diyerek üstü kapatılan karanlık ilişkileri içeren dosyaların sadece küçük bir kısmı açıldı ve bu kadarı bile ihanet derecesindeki acı gerçeklerin görülmesine yetti... Kaldı ki hâlâ açılmamış dosyalar ve görülemeyen, bilinemeyen gerçekler var...
Ergenekon çetesinin yeni kurulduğunu sanmayın. Osmanlıda; İttihat ve Terakki olan bu çetenin adı bugün Ergenekondur.
Birinci meclis sonrası, tek parti dönemi, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbeleri ile 28 Şubat gibi kehanetlerin tümü bu çetenin eserleridir.
MİT Kontrterör Merkezi eski Başkanı Mehmet Eymürün Takvim gazetesindeki özel röportajındaki şok açıklamalar işte bu gerçeklere işaret ediyor;
--- İstihbarat örgütleri neden Türkiyeyi rahat bırakmıyor?
Türkiyeyi 1950 yılından itibaren Türkler yönetmedi. Bu da 50 yıl sürdü. Dünyanın en kritik yerinde bulunan Türkiyeyi başta ABD olmak üzere Rusya, Almanya, İngiltere, İsrail ve diğer ülkeler rahat bırakmadı, bırakmazlar da... Dolayısıyla Türkiyeyi yöneten kişilere de etkileri oldu. Ve yönetecek kişileri onlar tayin etti.
--- Türkiyede at koşturan yabancı ajanlar, nerelerde var?
Ajanlar, daha çok elçiliklerde olur. Ayrıca havayollarında, turizm acentalarında, gazetelerde kısaca hayatın her alanında yabancı ajanlar vardır. Bu konuda Rusyanın kadrosu çok geniş.
--- Peki yerli ve yabancı ajanlar, medyaya nasıl sızıyor?
Türk gazeteciler, her zaman yabancı istihbarat örgütlerinin hedefindedir. Çünkü toplumu yönlendirmek yani psikolojik harp için medya önemlidir. Buna en iyi örnek Aydınlık gazetesidir. İnternet medyası da buna dahildir.
--- İşin maddi boyutu da var mı?
Evet. Yabancı istihbarat örgütleri, medyadaki bazı kişileri, makam, mevki ve parayla satın alıyorlar. Bu kişiler medyada daha etkin konumda gösteriliyor.
Bugün terörün bu derece azgınlaşmasının sebebi işte bu gerçeklerde aranmalıdır.
Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlığındaki mevcut iktidar, sadece KCK ve PKK terör örgütleriyle mücadele etmiyor. Bugün Sermaye, Medya ve bazı özel kuruluşlar; Ordu, Bürokrasi ve Yargı üçgeninde yuvalanan bu ihanet çetelerinin, destekçisi unsurlardır. Dış bağlantılı bu çete ve çete mensubu kişilerin, saldırı ve karalama kampanyaları karşısında da iktidar dik duruşunu sürdürmeye çalışıyor.
Başbakan Erdoğan ve hükümet, MİTçi Mehmet Eymürün işaret ettiği gibi 50 yıldır ülkenin kaderine hükmeden o ihanet çeteleri ve uzantıları ile de ayrıca mücadele etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bu çetelerle işbirliği ve yetki paylaşımını reddederek, PKK-KCKnın yanında onların işbirlikçileri Ergenekon çetesi ile de mücadele başlatan AK Parti iktidarı; işte bu nedenle malum güçler ve destekçileri tarafından hedef tahtasına konulmuştur.
PKKNIN ÖNCELİKLİ HEDEFLERİ
PKK terör örgütü, Ergenekon çetesinin yargılanmasından son derece rahatsızdır. Çünkü başlatılan bu dava sayesinde derin ve gizli işbirliği deşifre olmuştur. Kürt aydınlar ve kanaat önderlerinin, PKKnın iç ve dış mihrakların maşası olduğu ve çözüm yerine çözümsüzlükten beslendiği gerçeğini dillendirmeleri, Kürt halkı üzerinde önemli derecede etkili olmuştur.
İlk defa bölge halkını sahiplenen, kucaklayan bir başbakan, çözüm adına riskler alarak cesaret örneği sayılacak adımlar atmıştır.
Başbakan Erdoğanın hedefi; inkarcı ve yasakçı politikaların yanında dayatmacı uygulamalarla ülke bütünlüğü sağlama yerine, farklılıkları kabullenerek özgür ve demokratik bir ortamda bir arada yaşama kültürünü yeniden ihya etme adına çözümler üretmektir.
Hükümetin bu açılımları sayesinde PKKnın istismar ve bahaneleri elinden alınmış, işi zorlaşmıştır. Bu nedenle PKKnın birinci hedefi AK Parti iktidarıdır.
İkinci hedef; Kuzey Irak benzeri bir yapının, Suriyenin Kuzeyinde oluşmasını sağlamaktır. Bunun oluşması için Şam yönetimi tarafından, baba Esed döneminde var olan gizli bağlantılar devreye sokularak İran ve Şam yönetiminin oluşturduğu Türkiye karşıtı cephede yer almak.
İran ile varılan anlaşma sonucu yakalanan Murat Karayılan ve PKKnın diğer üst düzey yetkilileri PKKnın İran uzantısı PEJAKın tasfiyesi karşılığı serbest bırakıldığı gibi; İrandaki PKK kampları aktif hale getirilmiştir. Suriyenin Kuzeyinde PYD yapılanması, İran ve Şam yönetimi sayesinde gerçekleşmiştir.
Üçüncü hedefi ise; Türk Kürt ayırımcılığını körüklemek ve PKK öncülüğünde hem bir kardeş kavgası başlatmak ve de terör hareketini halk isyanı olarak lanse etmek. İçte ve dışta malum çevreler PKK için terör örgütü yerine isyancı veya gerilla savaşı diyebiliyor..
PKK, kendi çıkar ve menfaatleri acısından güçlü bir Türkiye istemeyen dış güçlerden de ciddi destek almaktadır.
PKK bu destek ve bağlantılarıyla bir süre daha kanlı eylemlerini kayıplarına rağmen artırarak sürdürecektir. Ancak PKK ve işbirlikçilerinin sonu hüsran olacaktır. Sadece zamana, kararlılığa ve sabıra ihtiyaç vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.