Yener Dönmez

Yener Dönmez

İşte müzakere yapılacak KCK’lı siyasetçi

İşte müzakere yapılacak KCK’lı siyasetçi

Sekiz askerin katili PKK’lıya hayran hayran sarılan, gözlerinin içine emir bekleyen astı gibi bakan, teröristin elindeki silahın kabzasını sıkarak bir gazeteciyi azarlayıp “Tamam mı” diye tehdit etmesini keyifle gülerek alkışlayan BDP’nin Eşbaşkanı ve milletvekilleriyle müzakere yapılamayacağı artık iyice anlaşılmıştır.
PKK’lı sıradan bir teröristin karşısında bile bu derece zavallı haldeki adamlarla ne müzakere yapılır, ne muhatap diye karşısında oturulur.
PKK’nın asıl patronu Ortadoğu’nun ikiyüz yıllık hakimi belli.
Meseleyi masada onunla çözebilecek koz varsa elinde çöz.
Yoksa PKK’ya zaman kazandırmaya, alan açmasına fırsat vermeye gerek yok.
Müzakere hikayesinde BDP’nin durumu özetle yukarıdaki gibi...
Gelelim muhatap alınması istenen bir diğer yapılanma olan KCK’ya...
Vesayetin, şovenizmin ve derin damarın kalesi Hürriyet gazetesine yazar olarak tam da yerini bulan Hüseyin Yayman, Ali Bayramoğlu ve hatta bazı İslamcı yazarların içinde bulunduğu tayfa, uzunca bir süre KCK’nın bir çeşit dernek, sivil toplum kuruluşu, siyasi bir unsur olduğunu savundular.
Sabri Ok “Eskiden her şey PKK’ydı, şimdi her şey KCK” deyip, PKK’nın elebaşı Murat Karayılan da kendisinin “KCK Yürütme Konseyi Başkanı” olduğunu ilan edince bu propaganda çöktü.
Yayman ve Bayramoğlu gibi tiplerin utandığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Masa sürecinin tam gaz gittiği ortamda Silvan saldırısını yaparak ortalığı kan gölüne çeviren ve herkesin PKK’nın süreci alan kazanmak ve bölgeye yerleşmek için oyalama amaçlı kullandığını görmesini sağlayan olay sonrası bile Yayman çıkıp, “Bu şiddet olayları KCK operasyonları nedeniyle oluyor, toplumun siyaset yapmasına izin verilmiyor” diyebilmişti.
Bayramoğlu ise Gaziantep’te kaldırımlardaki kan daha silinmemişken, önceki günkü yazısında “KCK örgütlenmesi gibi toplumsal boyut” ifadesiyle sundu kendi KCK tanımını.
PKK’yı ve paralel yapılanmalarını sıkıntılardan kurtarmada arkadaşların canhıraş gayretlerine aslında hayranım!
Çünkü KCK’nın, PKK’nın çatısı olduğu ortaya çıkınca bu kez de KCK kapsamındakilerin aslında KCK’lı olmadıkları, BDP’li yasal siyasetçiler olduklarını savunmaya başladılar.
Bahsettikleri legal siyasetçilerden birisinin KCK operasyonu kapsamında mahkumiyet aldığı olaydan bir örnek verelim:
Ağrı Diyadin’de 1 Şubat’ta KCK operasyonu kapsamında BDP Diyadin İlçe Başkanı Musa Zorbay ve yardımcısı Seyat Kaya dahil 11 kişi tutuklanmıştı. BDP, “Siyasi kadrolarımız tutuklanarak tasfiye ediliyor” açıklaması yaptı ve KCK sever yazarlarımız da peşlerine takıldı.
“Siyasetçi” dedikleri KCK tutuklusu Seyat Kaya’nın, 15 yaşındaki bir kızla yaptığı konuşma aynen şöyle:
G.A. (Lise öğrencisi kız): Ben ... köyünden G.
Seyat Kaya: Merhaba.
G.A.: Seyat abi ben dağa çıkmak istiyorum.
Seyat Kaya: Bak bu konular telefonla konuşulmaz.
G.A.: Yemin ederim ki artık boğazıma kadar gelmiş, psikolojim bozuk.
Seyat Kaya: Hakkari’ye gönderelim seni oradaki arkadaşlar yardımcı olsun.
G.A.: Tamam.
Seyat Kaya: Ben sabah 09.00’da Diyadin’deyim.
G.A.: Tamam, tamam...
15 yaşında daha minicik bir kız çocuğunu dağa göndermek için yardım edeceği sözünü veren, yönlendirmesini yapan ve Ali Bayramoğlu’nun “Siyasetçi” diyerek masumlaştırdığı kişi bu işte.
Yardımcısı 15 yaşındaki bir kızı “terör örgütüne” kazandırırken, “Başkan” ne yapıyor, bir de ona bakalım:
BDP İlçe Başkanı Musa Zorbay: Bu mücadeleye layık olalım.
L.D.: Celo söylemiş yav.
Musa Zorbay: Bir tane mayın mıdır nedir, siz mi gönderirsiniz?
L.D.: Telefonda fazla konuşma.
Musa Zorbay: Sıkıysa halkın gücüne karşı dirensinler...
Hüseyin Yayman’ın kastettiği KCK’lı sivil siyasetçi tipi de bu olmalı.
PKK üyesinden mayın isteyen bir siyasetçi!..
Yakışır, ne diyelim...
Dava dosyasında “siyasetçi”lerin patlayıcılara “Şehriye”, “Arpa” gibi isimler takarak yaptıkları sevkiyat ve dağa gönderdikleri bir genç kızın 15 gün sonra kaçarak verdiği ifade var.
BDP Diyadin İlçe Teşkilatı’nda dağa çıkmak için ikna edildiğini söylüyor.
Sürekli hukuk devletinden bahseden Ali Bayramoğlu’na sormak isterim: Terör örgütüne adam kazandırma ofisine dönüşmüş bir parti ilçe teşkilatı binasının hukuktaki yeri nedir?
Terör örgütü üyesinden mayın isteyen ilçe başkanının hukuksal durumu nedir?
Küçük yaşta kız çocuğunu terör örgütü üyesi yapmanın hukuksal karşılığı nasıldır?
Bu sorulara sürekli örnek verdiği AB ülkelerinin hukuk normlarına göre cevap vermesini istiyorum.
Sürekli şunu söylüyoruz: Bir siyasi partide görevi olması; gazeteci, asker, polis, avukat gibi meslekleri olması ayrı bir şey, suç işlemek ayrı bir şey.
Bakın Gaziantep’te 4’ü çocuk 10 kişinin ölümüne neden olan aracın sevkiyatında bir öğretmenin görev aldığı ortaya çıktı.
Özetle; BDP’yi “siyasi parti”, KCK’yı “sivil toplum yapılanması” diye yutturmayın, yemezler...
Açık konuşun: “Güneydoğu’nun BDP tek parti yönetimine devredilmesini, bölgedeki devlet yapılanmasının KCK’ya devrini, PKK’nın da silahlı güç olarak monte edilmesini istiyoruz” deyin.
O zaman ben de: “Ali Bayramoğlu, Hüseyin Yayman, Cengiz Çandar en azından mertçe, açık konuşuyorlar” diyeyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Yener Dönmez Arşivi