Kapitalizme yakın olan, bana uzak olur!
- Lütfü Bey; iktidara geldiği günden beri Başbakan Erdoğan’a övgüler düzen liberal yazarlar, aydınlar, son zamanlarda ona ağır eleştiriler yöneltiyorlar. Genelde liberaller hakkında ve özelde de Başbakan Erdoğan ile liberallerin bozulan ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Hiç kimse eleştirilmez değildir. Herkes gibi Başbakan Erdoğan da eleştirilebilir. Malumunuz ben de Tayyip Erdoğan başbakan olduğundan beri onun her yanlış gördüğüm icraatını eleştirmekteyim. Hele de yeni başbakanken ABD Ordusu’nun Türkiye topraklarından geçip Irak’a saldırmasına izin veren 1 Mart tezkeresi gibi ya da İran’ı vurmayı İsrail’i korumayı amaçlayan ABD’nin füze kalkanının geçen yıl Türkiye’de kurdurulması gibi yanlış icraatlarını en başta ben eleştirdim. Ama bunlar ve benzeri konularda çakma liberallerin, soldan çark etmiş liberallerin Başbakan Erdoğan’ı eleştirdiklerini görmedim. Çünkü bu liberallere göre, Başbakan Erdoğan Türkiye’yi ABD’nin, AB’nin istediği gibi yönetmeli. Onların ve de liberallerin “yap” dediklerini yapmalı, “ver” dediklerini vermeli. Bu da bize şunu gösteriyor. Başbakan Erdoğan Türkiye’yi ABD’nin, AB’nin istediği gibi yönetirse liberallerden alkış alır. Ama eğer Türkiye’yi ABD’nin, AB’nin istediği gibi yönetmezse, Milli Görüş’çü günlerini hatırlatan icraatlar yaparsa liberallerden tepki alır. Dahası, liberalleri karşısına alır. Başbakan Erdoğan ile liberallerin ilişkisi hakkında özetle söyleyeceğim budur. Sorunuzun diğer bölümünü oluşturan liberaller hakkında ne düşündüğüme gelince; ona vereceğim cevap da özetle şudur. Aslında liberalizm ile kapitalizm aynı zihniyettir. Kapitalizme karşı olduğum için, bu zihniyetin sahiplerine olumlu bakmam mümkün değildir. Ben toplumcuyum, onlar bencillik anlamında bireycidir. Ben “Tek başına kurtuluş yok; ya hepimiz ya hiçbirimiz” derim; onlar ise “Gemisini kurtaran kaptan; altta kalanın canı çıksın” demektedir. Ne ilginçtir ki medyanın vitrininde olan liberal yazarlarımızın, aydınlarımızın çoğu sosyalist iken kapitalizme dönmüşlerdir. Kapitalizme dönmek demek, paraya tapmak demektir. İnsanı insana kul, köle yapan kapitalist sömürü çarkına hizmet etmek demektir. Emekçilerin arasında sade bir yaşam sürmek yerine, kapitalistlerin arasında yaşamayı tercih etmek demektir. Kapitalistlere yakın olan ise bana uzak olur!
ORDU, BALYOZCULARA BALYOZ İNDİRDİ!
- Balyoz davası sanıklarının darbe planları yaptıkları iddia edilen dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı olan Aytaç Yalman, geçenlerde bu konuda önemli açıklamalarda bulundu. Aytaç Yalman, bu planları onaylamadığını belirterek, bu planları yapan ve şu anda tutuklu bulunan paşaları suçladı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Aytaç Yalman, “Balyozcu” denilen paşaların kafasına balyoz indirdi! “Darbeci” denilen subaylara bir darbe de ondan geldi! Oysa Balyoz, Ergenekon davası nedeniyle tutuklu bulunanlar, mahkemenin onu dinlemesini ısrarla istemekteydi. Aytaç Yalman’ın medyaya yaptığı açıklamada, bu planlarda onaylamadığı bölümler olduğunu söylemesi, bu planları yapanları suçlaması, tutuklu paşaların güvendikleri dağlara kar yağması gibiydi! Zaten bunun ardından da tutuklu paşalardan Aytaç Yalman’a suçlama geldi. Bu arada Balyoz, Ergenekon kapsamında gözaltına alınan, tutuklanan subaylar arasında başka çeşit suçlamalara da tanık olundu. Örneğin daha sonra serbest bırakılan hemen her subay, “Suçsuzluğumun anlaşılacağına inanıyordum; yüce Türk adaletine güveniyordum” şeklinde konuştu. Bu da bir bakıma serbest bırakılmayan diğer subaylar suçlu manasına geliyor. “Suçlu olmasalardı onlar da benim gibi serbest bırakılırlardı” manasına geliyor. Peki ordunun şu anki komuta kademesinin imzasıyla, son Yüksek Askeri Şûra’da Balyoz davasının tutuklu paşalarının emekli edilmesi ne manaya geliyor? Tutuklu paşaların Yüksek Askeri Şûra’ca suçlu bulundukları, cezalandırıldıkları manasına geliyor. Buna ordunun hiçbir kademesinden de itiraz gelmiyor. Zaten tutuklu paşaların, subayların yakınları, orduyu kendilerine sahip çıkmamakla suçluyor. Acaba bütün bunlar ordunun bir daha darbenin d’sine adı karışan subaylara, paşalara hiçbir şekilde müsamaha göstermeyeceğinin göstergesi mi? Ordunun darbenin d’sine adı karışan subayları, paşaları içinde barındırmayacağının göstergesi mi? Eğer öyleyse, orduda şu anda gerçekleşmekte olan bir zihniyet devrimi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.