Yener Dönmez

Yener Dönmez

Askeri üyelerin feryadı

Askeri üyelerin feryadı

AYİM Başkanı Abdullah Arslan’ın askeri yargının yapısıyla ilgili bize yaptığı açıklamalar gündem oluşturmuştu.



O açıklamalardan sonra askeri yargı çevrelerinden pek çok muvazzaf isimle görüşmem oldu.


Bize aktardıkları görüş ve değerlendirmeleri paylaşmak istiyorum.


Anladığım kadarıyla askeri yargının mevcut yapısından en çok onlar rahatsız.


Adeta askerlik ile hukuk arasına sıkışmış bir şekilde görev yapmaktalar.


Mesela üyelerden birisi hâlâ Komutanların askeri hakimleri makamlarına çağırtıp, “Niye böyle karar verdin?” diye sorgulayabildiklerini söyledi.


Hatta bazı komutanların askeri hakimleri hizaya sokmak için toplu spora çıkmalarını emrettiğini bile anlattı.


Gerçekten zor bir durum.


Hukuk ile askerlik arasında sıkışmanın en çarpıcı örneğini ise internete düşen 1. Ordu Askeri Savcısı’nın sözlerinde görmüştük.


Aynen şöyle diyordu askeri savcı: “Komutanların, orgeneral seviyesindeki komutanların var ya insanları görüş açısı şu kadar. Bit gibi görüyor tamam mı? Seni, beni, şu kadarcık bit gibi görüyor. Yani adam, beni hakim olarak görmüyor. Kimse hakim olarak görmüyor yaa. Ben işe yarayan bir adamım, bir şeyi mi tamam mı?”


Evet savcının serzenişi böyleydi.


Bugün ise askeri yargı çevrelerinin ortak görüşü: “Bu sıkıntılı durumu aşmak için siyasilere görev düştüğü” yönünde.


Örneğin bir üye şunları söylüyor: “Siyasetçiler hukuk ile askerlik arasında sıkışmış onurlu askeri hakimlerin önünü açmalıdır. Önemli olan sistemin bizzat kendisinin yapısal anlamda, bireysel çıkışlara, kahramanlıklara ihtiyaç duymaksızın hukuk anlamında etkin işleyebilmesini sağlamaktır.”


Bir diğer üye ise şu görüşte: “Hukuk devleti olma yolunda olumlu gelişmeler var ama yetersiz.”


Başka bir üye de şu soruları yöneltiyor: “Temel ceza kanunları 2004 yılında tümden değiştirildiği halde 1930 tarihli Askeri Ceza Kanunu niçin değiştirilmiyor? Askeri hakimlerin atamaları niçin bağımsız HSYK benzeri bir kurul tarafından yapılmıyor? Askeri hakimler niçin üniforma ile görev yapıyorlar? Bu durum bağımsızlığı etkilemez mi? Askeri mahkemeler Bakanlar Kurulu kararına rağmen niçin kışlaların içinde yer alıyor?”


Aslında 12 Eylül referandumundaki pakette bu konuları da kapsayan bir düzenleme yer almıştı.


Anayasa’nın askeri yargı başlığını taşıyan 145’inci maddesinde; “Askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı, askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir.” hükmü, Anayasa paketinin 15’inci maddesi ile Anayasa’nın 145’inci maddesi; “Askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir” şeklinde değiştirilmişti.


Bu değişikliğin anlamı diğer bir ifadeyle şuydu:


1- Askeri yargı organlarının kuruluşunda,


2- Askeri yargı organlarının işleyişinde,


3- Askeri hakimlerin özlük işlerinde,


4- Askeri savcılık görevini yapan askeri hakimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlıkla ilişkilerinde askeri hizmetin gerekleri değil, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esastır.


Bu kapsamda ele alınması gereken askeri yargı mevzuatı; 357 Sayılı Askeri Hakimler Kanunu ve 353 Sayılı Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkındaki kanununun yeniden düzenlenmesidir...


Peki sıkıntı ne?


Öngörülen değişikliklerin halen uyum yasalarının çıkarılmamasından ötürü hayata geçirilmemiş olması...


Edindiğim bilgilere göre: 18 Mart 2011 tarihinde “Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı” Meclis Başkanlığı’na sunuldu.


Ancak 12 Haziran 2011 seçimleri nedeniyle Meclis’in erken tatile girmesi sebebiyle düzenleme kadük kaldı.


Daha sonra TBMM İçtüzüğü’nün 77’nci maddesi uyarınca tasarının yenilenme talebiyle Meclis’e sunulması için 11 Ekim 2011 tarihinde Milli Savunma Bakanlığı tasarıyı Başbakanlığa gönderdi.


Sonrasında Başbakan’ın sağlık sorunları ve bekleyen daha acil düzenlemeler derken meclis tatile girdi.


Şimdi Meclis’in açılmasına iki hafta gibi kısa bir süre kaldı.


Bakalım süreç nasıl işleyecek?


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Yener Dönmez Arşivi