Haklı tepkiye devam, şiddete hayır...
Son günlerde Libya, Yemen ve Mısırda düzenlenen protesto gösterilerinin sebebi, Youtubeda fragmanı yayınlanan Amerikan yapımı bir filmde Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) yapılan ahlaksızca hakaretler ve saldırılardır. Aslında fragmanı temmuz ayından beri Youtube üzerinden izlemek mümkün. Ancak 11 Eylül saldırılarının 2011 yılındaki yıldönümünde, Kuran-ı Kerim yakma eylemi düzenleme girişimiyle büyük tepki toplayan rahip Terry Jonesun filmi destekleyen konuşmaları dikkatleri filmin üzerine çekti.
Sivil itaatsizlik kapsamında, yapılan yanlışlara ve haksızlıklara, toplumu rencide eden girişimlere tepki göstermek, aynı zamanda demokratik bir katılma davranışıdır. Protesto mitingi, yürüyüş, toplantı, konferans veya yazılı beyanlarla tepki gösterilmesi Beynelmilel hukuka göre demokrasiyi geliştirmek acısından da meşru olabilen toplumsal hareketler olarak değerlendirilmektedir.
Ancak protesto gösterileri sırasında çıkan olaylar bilhassa Libyalıların Bingazideki ABD Konsolosluğuna saldırması ve Büyükelçi Stevens ile 3 konsolosluk görevlisinin hayatını kaybetmesi gerçekten üzücüdür.
Örgütlü ve örgütsüz, yasal ve yasadışı olabilen kimi güç odaklarının kışkırtmaları sonucu; hukuk açısından yasal olmayan arayışlara yönelme, toplumu rahatsız eden ve zarar veren kısacası şiddet içeren tepkiler, asla bir hak değildir.
Tepki adına yapılan eylemler, genel amaç dışına çıkılır ve şiddete dönüştürülürse bunun adı terör ve anarşi olur. Hiçbir haklı gerekçe üzerinden yasal olmayan yollara başvurulmayı, yakıp yıkma ve öldürmeyi meşru kılmaz. Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) ve İslam dinine hakaretlerle dolu filme karşı elbette tepkimizi sonuna kadar ortaya koymalıyız. Bu küstah ve alçakça saldırı ve hakaretlere karşı kimse bizim sessiz kalmamızı beklememeli.
Efendimizi aşağılayan ve biz Müslümanları rencide eden o film büyük bir küstahlıktır. Ama o yanlışın doğrusu asla bu tepkiler değildir.
Ancak; tepki gösterirken maksadı aşan girişimlere malzeme olmadan ve bazı çevrelerin kışkırtmasına gelmeden, tepkimizi göstermeliyiz. Maalesef, İslam ve Müslümanlara hiçbir fayda vermeyen ve İslamın helal kılmadığı görüntüler sergilenmektedir. Efendimiz Hz. Muhammedin kadın düşkünü, kana susamış ve akli dengesi yerinde olmayan biri gibi gösterildiği Filme gösterilen tepkinin üzücü gelişmelere dönüşmesi, İslam dünyasını çok ciddi anlamda rahatsız etmiştir. Çünkü İslam, barış, sevgi ve kardeşlik dinidir. İslam, karşılıklı hoşgörü içinde birbirinin dini inançlarına saygılı kalarak bir arada huzur ve güven içinde yaşamayı emretmektedir. İslam sadece bir kesime değil tün insanlığa gelen evrensel bir dindir.
Libya ve Mısırda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler ile Libya Başbakanı Abdurrahim el-Keib ve Mısır Cumhurbaşkanı Mursinin protestoları destekleyen ancak elçiliklere saldırılması ve şiddete baş vurulmasına karşı yapmış olduğu kınamaları anlamlıydı.
Başbakan Erdoğanın Hz. Peygambere hakaret, fikir ve inanç hürriyeti içinde değerlendirilemez. Film provokasyon ve düşmanlığa yönelik davranıştır. Dünya Müslümanlarına bir kez daha hatırlatıyorum. Bu çok ciddi provokasyon ve çok ciddi bir tahriktir. Bu tahrik karşısında şiddete başvuranların da Müslümanlara provokasyonu vardır şeklindeki değerlendirmeleri, hem Batı dünyası hem de Müslümanlar için gerçekten yol göstericidir.
SONUÇLARIN YANINDA SEBEBLER ARAŞTIRILMALI
Bu gibi olaylarda yaşanan hadiselerin sonuçları kadar sebebleri önemlidir. Olaylar ortada ancak olaylara sebeb olan unsurlar hiç araştırılıp tartışılmıyor. Ortalıkta birbirinden farklı isimler dolaşmaktadır. Henüz ABD yetkilileri filmin kimler tarafından hazırlandığı ve hangi amaca hizmet etmeyi hedeflediği ve de kimlerle bağlantılı olduğunu henüz ortaya çıkarılmış değil. Sadece, Wall Street Journal ın haberine göreyse yapımcı Sam Bacile, filmi 100e yakın Yahudi bağışçıdan topladığı yaklaşık 5 milyon dolarla çekmiştir.
Her ne olursa olsun filmin yapımcısı Sam Bacile ve filmde rol alan oyuncular, Wall Street Journal gazetesinde yer alan haberde filme destek verdiği öne sürülen 100 Yahudi işadamı ile Kuranı Kerim yakma eyleminin mimarı rahip Terry Jonesun filme destek verme adına fitne uyandırarak suç işlemişlerdir. Tüm bu suç işleyen ve destekleyenler mutlaka mercek altına alınmalı ve İslam dünyasını ayağa kaldıran bu fitneye neden sebeb oldukları araştırılmalıdır.
Bir diğer husus şu; eğer bu olayları yapanlar İslam teröristi olarak değerlendirilecekse o zaman bu filmle bu olaylara sebebiyet verenler de mensubu oldukları Yahudi ve Hıristiyan teröristleri olarak ilan edilmelidir.
İslam ve Müslümanlara, özellikle hassas olunan konularda, sözümona özgürlüklere sığınılarak hakaret edilemeyeceği artık tüm dünya tarafından bilinmelidir.
Bana göre asıl yanlış; ABD ve Avrupa ülkelerinin eşit dinler çerçevesinde İslam dinini resmen tanımamış olmalarıdır. Hâlâ ABD ve Avrupa medyası ile siyasileri İslamofobi propagandasını destekleyen kampanyalara katılıp İslamı çağdışı; Müslümanlar ise her an suç işlemeye hazır teröristler olarak gösterdiği müddetçe İslam ve Müslümanlara saldırı filmleri ve bitmeyecektir.
Avrupa ve Amerika; önce, İslam dinini eşit dinler statüsünde resmen tanımalı; sonra İslam ve Müslümanlara hakaret içeren tüm girişimler yasaklanmalıdır.
Aksi takdirde bu üzücü gelişmelerin sonu arkası kesilmeyecektir.
Mursi: ABD dahil herkesten bu tarz provokasyonlara karşı durmasını bekliyoruz
İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano ve konuğu Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Peygamberimz Hz. Muhammed'e (s.a.s)hakaret içeren filmi ve sonrasında meydana gelen olayları kabul edilemez olarak nitelendirdi. Mısır'ın, Hz. Muhammed ve İslam dinine yönelik hiçbir saldırıyı kabul edemeyeceğini vurgulayan Mursi, "Biz, ABD dahil herkesten bu tarz provokasyonlara karşı durmasını bekliyoruz" dedi. İslam'ın barıştan yana olduğunu ve başkalarına saygı duyan bir din olduğunu söyleyen Mursi, hükümetinin, büyükelçilik ve konsolosluklara yapılan saldırıları kınadığını ve masum insanların hayatlarını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdiğini belirterek, "Diplomatik temsilciliklere yapılan her türlü saldırıyı büyük kararlılıkla reddediyoruz" şeklinde konuştu. Konuşmasında zaman zaman Kur'an-ı Kerim'den alıntılar yapan Mursi, "Bir insan öldüren, dünyayı öldürür" dedi. "Dünya barışı için dinlerarası karşılıklı saygıya ihtiyaç vardır aksi takdirde kişiye ve farklı görüşlere saygı göstermeyi gerçekleştiremezsiniz" diyen Mursi, Mısır'ın tüm dünya halklarına saygı duyduğunu belirtti. Mursi konuşmasında, "Sorumsuz ve çocuksu bu eylemlerin, dünyanın dikkatini Suriye'deki durumdan, Filistin sorunundan uzaklaştırmaktan başka hiçbir etkisi yoktur" ifadelerini kullandı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.