Askeri yargıyı sarsan olay
Askeri yargı ile ilgili anayasada önemli değişiklikler oldu.
2010 yılında yapılan referandumla askeri yargının görev alanı daraltıldı.
Ayrıca anayasa değişikliği olmadan önce bir gece yarısı çıkartılan meşhur kanun ile sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmaları engellendi.
Askeri yargıda bu değişiklikler olurken, askeri yargının Temyiz Mahkemesi olan Askeri Yargıtayda ise aklın almayacağı şeyler oluyor. Askeri Yargıtay, anayasa gereği yüksek bir mahkeme.
Hatta hatırlarsanız, bu mahkemenin başkanı Hâkim Tuğgeneral Hasan Dengiz, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin (AYİM) Başkanı Hâkim Tuğgeneral Abdullah Arslan ile birlikte Danıştay Binasının açılışı sırasında protokoldeki yerlerini beğenmeyip ayrılmak istedi.
Ancak zor ikna edilerek, kendisine uygun bir yer bulundu. Anayasadaki düzenleme gereği protokolde yer almaları hakları. Bu saygınlığın devam etmesi için Yüksek Yargıdan da elbette beklentiler var. Bir kere bu mahkemelerinin başkanlarının ve başsavcılarının, bulundukları statüye uygun davranış içinde olmaları gerekiyor.
Ancak Askeri Yargıtay Başsavcısı, statüsüne uygun olmayacak şekilde akıl almayacak işler yapmış. Askeri Yargıtay Başsavcısı olarak görevli Hâkim Albay Ozan Odabaşıyla ilgili sıkıntılı mevzu hayli çok.
Ama ben size TSK tarihinde ilk defa gerçekleşen skandalın ayrıntılarını vereceğim. Askeri Yargıtay Genel Kurulu toplanıp çalışma yaptığı sırada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından seçilen genç üyelere karşı galiz nitelikte küfürler etmiş.
Kendi istedikleri adaylar seçilemeyince, Cumhurbaşkanına olan hıncını genç üyelerden çıkarmak istemiş. Genç üyeleri hedef alacak şekilde s... gitsinler, ağızlarını kıracağım, böyle yetersiz adamları seçiyorlar, onlar da buraya gelip bizim karşımızda konuşuyorlar demiş.
Olayı duyan genç üyeler başsavcı hakkında şikâyetçi olmuşlar. Askeri Yargıtay Genel Kurulu, Başkanının tüm çabalarına rağmen toplanarak oy çokluğuyla başsavcı hakkında görevli memura hakaret suçlamasıyla soruşturma yapılmasına karar vermiş.
Üç üyenin yaptığı soruşturma sonucunda başsavcı hakkında dava da açılmış. Önümüzdeki günlerde bu yargılamaya şahit olacağız. Hafızam beni yanıltmıyor ise, ilk defa bir yüksek yargı organının başsavcısı sanık olarak hâkim önüne çıkacak. Sıkıntılı bir durum.
Zira yargılanan kişi Askeri Yargıtay Başsavcısı, yargılayacak makam Askeri Yargıtayın bir dairesi. Bu davada iddia makamında ise yargılanacak başsavcının yardımcılarından biri oturacak. Yani iddianameyi okuyacak kişi aynı zamanda sanığın yardımcısı pozisyonunda.
Tabii böyle bir yargılama ne kadar adil olabilir, sizlerin takdirine bırakıyorum. Bana gelen kulis bilgilerine göre bu olay Genelkurmayı da zor durumda bırakmış, zaten kan kaybeden askeri yargıda bir de böyle bir yargılama olursa iyice sıkıntıya düşeriz diyorlarmış.
Bu işten nasıl en az zararla kurtuluruz onun çalışmasını yapıyorlarmış. Eğer başsavcı istifa edip ayrılmazsa, Askeri Yargıtay Genel Kurulunun toplanarak başsavcıyı istifaya davet edeceği söyleniyor. Bu yol da gerçekleşmezse başsavcının açığa alınabileceği de alternatifler arasında yer alıyormuş.
Unutmadan söyleyelim; başsavcı aynı zamanda Hıfzı Paşanın da has adamıymış. Albay Odabaşının şoförü olan eri dövmesiyle ve sekreterine hakaret ettiğiyle ilgili de skandal iddialar var ancak konu çok geniş olduğu için başka bir yazıya bırakıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.