Milletlerin öncelikli gündemi
ülke gündemi değişsin diyenler var. Gündemden rahatsızlar veya kendi gündemlerini öne almak istiyorlar. “öncelikli gündem ekonomi olsun” deniyor. Siyasi istikrar ve özgürlük konusu gündemde. Bu, “ekonominin olmazsa olmazı” değil midir? Yorguna-tatilciye, işçiye-çiftçiye, hastaya-sağlıklıya, gence-ihtiyara göre farklı görünen “öncelikli gündem”, dar bir pencereden görünen sahanın yanıltısıdır. Gökkuşağıdır, ulaşılıp altından geçilmez.
çiftliği sulama kanallarıyla donatmayı “öncelikli gündem” yapmanın, su kaynağı sağlanmamışsa hiç kıymeti yoktur. Kanal yapmak, mahsûlü sulamaya yetmez. önce ırmağı, dereyi, suyu sağlamak gerekiyor. Sanayicinin, tüccarın, işçinin, çiftçinin, tüm toplumun gereklerine cevap veren ırmak, milli irade özgürlüğüdür. Kalp durma tehlikesi yaşarken, doktor damarlara bakmaz. Damarları çalıştırmanın ilk şartı, kalbi durdurmamaktır.
Fert ve meslek gruplarının kendi konumlarından doğan “öncelik” talepleri ne kadar önemli olursa olsun, öncelikte ittifak imkânı yoktur. Bunlar, hayat ırmağının kendisi değil, kanallarıdır. Hiçbir insanî, siyasi ve sosyal konu küçümsenemez. İhmal edilemez önemlerine rağmen aralarındaki farklılıklar, zıtlaşmalar ve zamanla uğradıkları değişmeler de göstermektedir ki; esas dururken tali konular öne geçemez. Irmağın öncelikli gündem maddesi olduğu bir sırada onu atlama anlamında su kanalları projelendirme imkânı yoktur. Sulama kanalı yapılacaksa, öncelikli konu suyu bulmaktır.
2007 yılı baharında CHP’nin, TBMM toplantı nisabını 2/3’e çıkarıp, millet iradesini dünyada görülmemiş bir şekilde yeniden şekillendirmek için Anayasa Mahkemesi'ne gitmesiyle başlayan süreç, çeşitli yerlerde yakalanan cephanelikler ve cinayetlerin izinden “Ergenekon yapılanması”na gelip dayandı. Bu gündem, yerini kendi tayin etmiştir. önceliği değişmez, değiştirilemez. Bu gündem millet bünyesindeki milyonlarca damara kan pompalayan “kalbin önceliği” gündemidir. Elbette vücudu besleyen bütün damarlar önemlidir. Tıkanan damar uzuvlarından gelen sinir uçlarının feryadı haklıdır ama saldırı kalbe yönelince, başka bir feryadın öncelik almasına imkân yoktur.
Millet gövdesinin, yani bütün birey ve mesleklerin hayatiyeti, kalp durumundaki milli iradenin sağlığına bağlıdır. Milli irade millettir. özgürlüğü koruyan, adaleti sağlayan, her çözümdeki güçtür millet. Milletlerin içten veya dıştan Irak gibi bir işgale maruz kalması, millet iradesinin hiçe sayılması; “% 95’in değersiz” görülüp etkisiz kılınması, hukukun keyfîlikle, özgürlüğün vahşetle çiğnenmesi, millet ve devlet olarak güç ve itibar kaybı demektir. Başka hiçbir gündem, işgalin doğurduğu kaybı tamire yetmez.
Yönetim şekilleri ve usûlleri ne kadar farklı görülürse görülsün, demokrasilerde olduğu gibi monarşi, oligarşi, krallık ve derebeyliklerde yönetim, millet iradesi üzerine oturur. Milletle bütünleşmeden olmaz. Girdiği yanlış yol sebebiyle, millet iradesini dikkate alma imkânını kaybeden yalnızca işgal ve darbe güçleridir. Zorla, tehditle, cinayetle gelişlerinin zaruri neticesi, tehdit silahlarını bırakmazlar. Onun için de geldikleri gibi, çabuk giderler. Sömürgeler dahi işgal ve darbelerden uzun ömürlüdür. Dünyayı etkileyen Rus “Komünist ihtilali”, işgalden beter cinayetlerine rağmen, sömürge kadar yaşayamamıştır.
Devlet olmak, ancak milli irade hakimiyetiyle mümkündür. İşgal ve darbeler arızı emanetçilerdir. Milletlerin hastahane hayatıdır. Milletler için öncelikli mesele bir an önce hastahaneden ve hastahane atmosferinden çıkmaktır. Sömürgeler, siyasi irade hariç, bütün devlet kurumlarına sahiplerdir. Millet iradesi olmadığından devlet olma haysiyetinden mahrumdurlar. Diğer taraftan, devlet kurum ve imkânına sahip bulunmayan Yaser Arafat ve arkadaşları, Tunus’ta “Sürgünde Filistin Devleti” kurdular. Kabul görüp devlet oldular.
Bütün bu hadiseler, tereddüde yer bırakmayan bir kesinlikle gösteriyor ki; millet iradesi söz konusu olduğu bir yerde, millet iradesi sağlığına kavuşturulup hastahaneden çıkarılıncaya kadar, milletin bundan daha öncelikli bir gündem maddesi olamaz. Millet iradesinin sağlığı, kurumlarıyla beraber, bütün milletin meselesidir. Milli iradeyi sağlıklı kılmak, etkinliğini korumak öyle bir sorumluluktur ki; o milletin tüten tek ocağı kalıncaya kadar devam eder. Hiç kimsenin, “milletinin % 95’inin değersiz ve etkisiz” sayıp aşağılamasını kabullenmesi mümkün değildir. Bunun önceliği değişmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.