Hac yolcusu, Hak yolcusudur
Hacca gidecek kimse, hac yolunun ALLAH Teâlâ'ya yapılan bir yolculuk olduğunun bilinciyle, sanki bunun, ahirete giden son yolculuğu olduğunu düşünür. Bu sebeple, kul haklarını öder, çevresindeki kardeşleriyle helallaşır, bütün günahlarına samimi bir şekilde tövbe eder, gözü arkada kalmayacak şekilde dua ve niyazlarla ALLAH Teâlâ'ya tevekkül ederek evinden ayrılır. Aslında ölümün nerede ve ne zaman geleceği bilinmediğinden bu ihtimal her yolculuk için söz konusudur. Zira hacca varabileceği ihtimal dahilinde iken, hayat yolculuğunu hiç bilmediği bir anda tamamlayacağı muhakkaktır. Dolayısıyla çok kısa bir süre için çıkılan hac yolculuğuna yapılan hazırlıkların, daha fazlasıyla hayat yolculuğu için yapılması gerekir. Örneğin, yetmiş yıl süren bir ömür yolculuğunda hac, sadece üç-dört haftalık kısmı oluşturur. Bu yolculukta Kâbe'ye gidilirken, onun öncesinde ve sonrasında kulun ALLAH Teâlâ'ya olan yolculuğu devam etmektedir. Bu nedenledir ki, inançlı ve bilinçli bir yolcu, asıl hazırlığını bu ebedî yolculuğu için yapmalıdır. Abdullah b. Ömer (R.A.) şöyle demiştir: Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz benim omuzumu tuttu ve bana:
"Ey Abdullah! Sen dünyada garib kimse gibi yahut yolcu gibi ol!" buyurdu. Abdullah b. Ömer (R.A.) de:
- Ey Mü'min! Akşama eriştiğinde sabahı gözleyip bekleme! Sabaha eriştiğinde de akşamı gözleme! İşlerini zamanında yap! Sıhhatinden bir kısmını hastalık zamanın için ayır! Hayatından bir kısmını da ölümün için faydalı kıl! diye tavsiye ederdi. İşte bu tavsiyeyi bilen gerçek yolcu, gideceği yere hangi azıkla ve hazırlıkla ulaşabileceğini, oraya neler götüreceğini iyi bilmelidir. Bu azık şüphesiz "takva" bilincidir. Çünkü Cenab-ı Hak:
"Hac yolculuğu için kendinize azık alın! Ancak iyi bilin ki, gerçekten azığın en hayırlısı takvâdır." buyurmuştur.
Kısacası hac yolcusu, aynı zamanda Hak yolcusu olduğunu anlamak durumundadır. Hac yolculuğu için bir hazırlanıyorsa, Hak yolculuğu için bin hazırlanmalıdır.
Hac yolculuğunun heyecan veren başka bir tarafı da, onun bir taraftan âdeta Hz. İbrahim (A.S.)ın asrına veya Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz ve Sahabe dönemine yani geçmişe; diğer taraftan da hac sonrasında kazandıklarıyla geleceğe yapılan bir yolculuk olmasıdır. Sanki Hz. İbrahim (A.S.)ın çağrısını bizzat kulaklarıyla duymuş, âdeta orada onlarla görüşecekmiş gibi bir ruh hali ile çıkar yola. Nihayet bu yolculukta, ömür boyu her namazda yöneldiği kıblesi olan Kâbeyle arasındaki binlerce kilometrelik mesafe kalkacak, yıllarca hasretini çektiği ALLAH Teâlâ'nın evini birkaç metreden dünya gözüyle doya doya seyrederek namaz kılacaktır. ALLAH Teâlâ'nın huzuruna çıkacağı, zaman ve mekanın dürüleceği, tarifi mümkün olmayan, ancak yaşayarak tadacağı bir yolculuk yapacaktır, inşaALLAH.
Hac yolculuğu uzun ve kendine özgü zorlukları olan bir yolculuktur. Bu sebeple seyahat esnasında sıkıntılarla karşılaşmamaları için hacı adaylarımızın dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Her hacı adayının bunlara uyması önem arz etmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.