Evlilik ve çift terapileri
Değerli okuyucularım, evlilik aslında bir değişim süreci... Birbirini tanımayan iki insanı aynı eve koyuyorsunuz, hadi bakalım iyi geçinin, her şeyi paylaşın, mutlu olun diyorsunuz. Bu, çok basit gibi görünse de aslında çok da kolay değil... TÜİK kurumunun 2010 yılında yaptığı araştırmalara göre; Türkiye de boşanma oranında % 7lik bir artış, Evlilik oranında % 0,8lik bir artış görülmekte. 2009 yılı verilerine göre ise biz daha geç evlendik, daha az evli kaldık, daha çok boşandık...
En yüksek boşanma yaşı eşlemesi kadınların 25-29, erkeklerin 30-34 yaş arası olduğu bulunmuş. En ilginç olanı da evliliği bitiren taraf olarak kadınlar da çoğalmış durumda... Bunda en önemli pay, kadınların çalışma hayatına atılmaları ve kendilerine bu yüzden daha çok güvenmeleri. Kadının maaşı ve mesleği varsa, çocuğu da yoksa boşanabilirim, kendime yeni bir hayat kurabilirim, eşimi niye çekeyim diye düşünebiliyor. Evlilikte ilk 5 yılda boşanma oranında %40lık bir artış söz konusu. Bunun nedeni evliliğe adapte olamamaktan geçiyor. Bizde evlenirken sadece bir kadın, bir erkek değil, iki aile de onlarla birlikte evlenmiş oluyor. Nişanlılık dönemi de çiftler arasında uyumun düştüğü bir dönem. Çiftler özellikle hanımlar, evlilik terapisinde nişanlılıkla ilgili hoş olmayan kendilerini rahatsız eden anılardan resimlerden bahsediyorlar. Sanki o olumsuz anıları terapi odasında yeniden yaşıyor ve rahatsızlık duyuyor. Muhtemelen bu anılar çözümlenmediği için halen eski olumsuzluklarını devam ettirip, ilişkiyi baltalıyor hale geliyorlar.
Evlilikle ilgili bazı mitler var yani yanlış düşünceler. Bunlara değinelim isterim;
*Evliliğin iyi gitmesi, çiftlerin her konuda anlaşmasına bağlıdır. (Aksine aslında hiç kimse, eşinin her istediğini yapan biri olmasını istemez, o zaman hayat monoton ve renksiz olur) *İdeal evlilik vardır (yani ben şöyle davranırsam, eşim böyle davranırsa ideal mükemmel evlilik olur. Aslında hayat bir imtihandır, bekar da olsanız evli de olsanız aşamadığınız sorunlarınız olabilir). *Evliliğim annem ve babamın gibi olmalı. (Anne babanızın evliliğinde de sizin fark edemediğiniz sorunlar mutlaka olmuştur.) *Evli çiftler her şeyi birlikte yapmalıdır. (çiftler bazen bir arada, bazen de tek zaman geçirirlerse o evlilik iyi gider.)
Çiftler terapiye ne zaman gelir bu konuya değinelim; Çiftler, kriz durumlarında, aldatma olduğunda, evden bir partner ayrıldığında şiddet olduğunda, problem kronik bir hal aldığında, boşanma gündeme geldiğinde, maddi veya cinsel sorunlar olduğunda daha çok terapiste başvuruyorlar.
Peki partnerler, çift terapisinden ne beklerler?
Öncelikle ilişkisel problemlerinin ortadan kalkmasını isterler. Bazen de bir partner, evliliğini kurtarmak için gelirken, diğer eşin hedefi ilişkiyi bitirmek olabilir. Bazen de çiftlerden biri, eşini haksız göstermek amacıyla terapiye gelir. Bir bölümü de, haklı olduğunu onaylatmak amacıyla terapiye gelir.
Sizinle bir vakamı paylaşmak isterim; Mehmet ve Fatma bana başvurduklarında iki senelik evlilerdi. Mehmet dershanede Fen öğretmeni, Fatma da bankacıydı. Terapiye başvurma nedenleri Mehmetin öfke patlamaları yaşaması, yani öfkesine yenik düşmesi, çabuk sinirlenmesi idi. Fatmanın terapiye başvurma nedeni de; Mehmeti sevmesine rağmen, son zamanlarda çok tartıştıklarından dolayı eşinden soğuması idi. İkisi de birbirlerini çok seviyorlardı. Terapiye başlamadan önce Mehmet bey telefonda şöyle söyledi; Kıvanç hanım biz aslında çok uyumlu bir çiftiz ama şu sıralar çok kavga ediyoruz. Ben de kavga sırasında eşime çok kötü sözler söylüyorum. Sonra pişman oluyorum fakat, iş işten geçiyor. Fatma da kavga sırasında çok ağlıyor ve bana vurmaya çalışıyor. Bize yardım edin, biz ya ayrılacağız ya da birbirimizi mahvedeceğiz.
Terapilerde öne çıkan konular şöyle idi;
Fatmanın bir abisi vardı. Abi eşinden boşanmıştı. Fatmanın babası sinir hastasıydı, her şeye bahane buluyordu ve emekli olduğu için zamanının çoğunu evde geçiriyordu. Anne ise eşinin hasta olması nedeniyle hep alttan alan taraf olmuştu. Son zamanlarda anksiyete tedavisi görüyordu. Fatma babası ile çok kavga ediyordu. Annesini babasına karşı savunmak hep ona düşüyordu. Baba Halit bey eşiyle pek anlaşamıyordu. Fatma hanım, babasını hem çok seviyordu , hem de ondan nefret ediyordu. Eşiyle evlendiğinden beri, yoğun da çalıştığından anne babasına zaman ayıramıyordu, bundan dolayı kendini suçluyordu.
Çiftin travma geçmişine baktığımızda şu bilgileri bulduk; Mehmet babasını bir yıl önce kaybetmişti. Halen üzüntü sürüyordu ve öldüğüne inanamıyordu. Babası, herhangi bir rahatsızlığı yokken ani bir kalp krizi sonucu ölmüştü ve Mehmet bey babasına çok düşkündü. Son zamanlarda uykusunda babasıyla ilgili korkunç kâbuslar görüyordu. Fatmanın da çocukluğuna ait üzücü bir anısı vardı. O da şöyle olmuştu; Fatma altı yaşındayken, babası onu sokakta çok kaldığı için dövmüştü. Fatma bu anısını anlatırken gözyaşlarına boğuldu, sanki o anı yeniden yaşıyordu.
Fatma hanım ve Mehmet beyin şu anki evliliklerini etkileyen, olumsuz anıları ve travmatik yaşantıları vardı. Bu yüzden evlilik hayatlarında birbirlerini anlayamıyor ve karşılıklı birbirlerini kırıyorlardı. Bir sonraki seansta ikisine ayrı ayrı iki oturum EMDR uyguladım. Her ikisi de geçmişteki olumsuz anılarla güvenli bir ortamda tekrar karşılaştılar ve onun üzerine gittiler. Böylece kendi bireysel sorunlarının kaynağına inip, bunları çözdüler. Bu iyilik hali, çiftin birbirini daha iyi anlamasına, iletişim kurmasına sebep oldu.
Evliliğinizde mutlu olmanız duasıyla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.