Ata Yurdu Kazakistanda Bayram
Kurban Bayramını Kazakistandaki akrabalarımızla; din, kan ve can kardeşlerimizle birlikte idrak ettik.
Araştırma ve Kültür Vakfı kurucularından kıymetli dostum Abdülvahab Yamanın gayreti ve 20 yıldır Kazakistanda bulunan Kazak talebesi Hayrettin Öztürkün organizesiyle Almatının Uzunağaç ilçesinde 100 kurban kesimi ve etlerinin dağıtımı gerçekleştirildi. Kurban Bayramı namazını, yapımına Ali Özek hocamızın önayak olduğu Uzunağaç merkez camiinde bin küsur kardeşimizle birlikte eda eyledik. Namazı kıldıran Uzunağaç müftüsü ve baş imamı Ernar Hoca, Türkiyede İLAMda eğitim görmüş, çok cevval, oldukça sevilen bir din gönüllüsü. Orada imamlar devletten maaş almadıkları ve çok kısıtlı maddi şartlarda çalıştıkları için gerçekten din gönüllüsü vasfını hak ediyorlar. Namaz öncesinde halka güzel vaz-u nasihatlerde bulunan Müftü Efendi, 100 kurban sahibini temsilen bize on dakika söz verdi. Ardından ilçe kaymakamı (hakimi) Candar Beg halkın bayramını kutladı. Namazdan sonra da, gençler elbirliği yaparak kurbanları gayet maharetle tekbirler eşliğinde kestiler (çaldılar)...
Bugünkü yazımda, Almatı/Uzunağaç camiindeki konuşmamı özetle sizlere takdim etmek istiyorum.
Besmele, hamdele ve salvele ile başlayıp, ata yurdunda bayram sevincini paylaştıktan sonra:
Kurân-ı Kerimde iki yerde namaz ve kurban birlikte zikredilir: Kevser suresinde Fe-salli li-Rabbi-ke venhar: Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. emri; Enam sûresinin 162. âyetinde ise: Gul inne salâtî ve nüsüki ve mahyâye ve memâtî lillahi Rabbil-Âlemîn: De ki: Muhakkak ki benim namazım ve kurbanım (ibadetlerim) ve hayatım ve ölümüm Âlemlerin Rabbi Allah içindir talimatı yer alır.
İnşallah şimdi biz, önce namaz kılıp sonra da kurban keseceğiz ve Peygamber Efendimizin yaptığı gibi, kurban keserken inne salâtî ve nüsükî... duasını okuyacağız. Üzerimize farz olan namazlarımızı beş vakit kılarak Rabbimize kulluğumuzu takdim ederken, kurbanlarımızla da Allaha teslimiyetimizi arz ederiz. Hac sûresinin 37. âyetinde vurgulandığı üzere, Kurbanların etleri ve kanlarının değil sadece takvamızın Allaha ulaştığının şuuru içinde, en sevgili varlığımızı simgeleyen kurbanlarımızı, Allaha imanımızın, ihlasımızın ve takvamızın bir göstergesi olarak, Onun rızasını kazanmak niyetiyle yine Ona sunarız. Evet, Allah için kestiğimiz kurbanlarımız, Hz. İbrahimin (a.s) en sevgili varlığı ve ciğerparesi olan Hz. İsmailini (a.s) temsil eder. Yüce Rabbimiz, Hz. İsmailin (a.s) yerine bu kurbanları bir takva ve teslimiyet simgesi olarak Hz. İbrahimin (a.s) şahsında hepimize lütuf buyurdu.
Değerli Kazakistanlı iman ve can kardeşlerim! Peki, biz kurbanlarımızı neden özellikle burada, ata yurdumuzdaki siz akrabalarımızla paylaşmak istedik? Bunun cevabını, Peygamberimiz (s) ile sahabe-i kiramdan Ebû Talha (r.a) arasında geçen şu olayda buluyoruz:
Sevdiğiniz mallardan infak etmedikçe birre (iyiliğe, erdeme, takvâya) eremezsiniz mealindeki Âl-i İmran suresinin 92. âyeti gelince, ashabın en cömert ve en kahraman simalarından Ebû Talha (r.a), doğruca kutlu Peygamberimizin (s) yanına koşar ve aralarında şöyle bir konuşma geçer:
-Ey Allahın Rasûlü! Duydum ki, sevdiğimiz mallardan infak etmedikçe birre eremeyeceğimizi beyan eden bir âyet gelmiş, öyle mi?
-Evet, ey Ebû Talha. Rabbimiz; sevdiğiniz mallardan infak etmedikçe birre eremezsiniz buyurdu.
-Ey Allahın Rasûlü! Benim en sevdiğim malım, bahçelerim arasında en kıymetlisi olan, herkesin bildiği şu karşıdaki Beyruha hurmalığıdır. Onu Allah rızası için vakfettim. Dilediğiniz yere harcayınız.
Kutlu Peygamberimiz (s.), Ebû Talhayı (r.a) bu kararından dolayı tebrik eder, ona hayır dualarda bulunur ve ardından şöyle buyurur:
- Ey Ebû Talha! Sen bu bahçeyi akrabaların ve amca çocukların arasında dağıt.
Demek ki, Allah rızası için infak edilen malları öncelikle akrabalara ve amcaoğullarına vermek gerekiyor. Zaten Kurânın birçok âyetinde, önce ana-babayı sonra da akrabayı gözetmek emredilir.
İşte biz de, en sevgili varlığımız olan, Hz. İbrahimin (s) İsmaili değerinde olan kurbanlarımızı siz akrabalarımızla ve amca çocuklarımızla paylaşmak için geldik. Size yüreklerimizin sevgisini sunmaya geldik.
Rabbim, namazlarımızı ve kurbanlarımızı kabul buyursun. Takvamızı yüce katına ulaştırsın. Kardeşliğimizi daim eylesin. Kalplerimizi, yüreklerimizi ve gönüllerimizi bir eylesin. Amin.
İnşallah haftaya, Kazakistandaki İslami gelişmelere dair gözlem ve düşüncelerimi arz edeceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.