MHP kongresi neden tarihidir?
Önümüzdeki Pazar günü Milliyetçi Hareket Partisi Ankarada büyük kongresini toplayacak.
İlgili kongre neresinden bakarsanız bakın ziyadesiyle önemli.
Kongrenin önemi şurda ki, bir kısım basın bu kongre ile yatıp kalkıyor.
Devlet Bahçelinin kaybetmesi, 1999 depremi sırasında İmar İskân Bakanı olan Koray Aydının kazanması için elden ne gelirse onu yapıyor.
Bu kongre MHPnin sırf kendisi ile sınırlı kalsa, bu yazıyı yazmak gereği duymayabilirdim.
Fakat kongre, MHPnin kendini de aşacak cinsten sonuçlar üretmeye aday olduğu için, konunun bir de bu açıdan düşünülmesinde fayda mütâlea etmekteyim.
Büyük basında (sermaye gazeteleri) ve marjinal bazı gazetelerde çıkan (Taraf ve Aydınlık gibi), MHPye ilişkin haberlere bilmem dikkat ediyor musunuz?
MHP ve tabanı üzerinde bu basın yayın organları öyle bir tazyik oluşturmuş durumda ki, akıl fikir alacak cinsten değil!..
Neymiş efendim? CHP lideri Kılıçdaroğlu Köşkteki resepsiyona katılmadığı halde, MHP lideri nasıl olur da o toplantıya katılabilirmiş?
Sonra nasıl olur da MHP gibi bir muhalefet partisi, İşçi Partisi önderliğinde gerçekleştirilen alternatif Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına iştirakten geri dururmuş?
Dahası bununla da yetinmeyerek, o korsan kutlama denemelerini MHP yerden yere vurmaya kalkarmış?
Daha bitmedi, o basının ve kalemlerin söyledikleri!..
Buradan yola çıkarak devam ediyorlar çünkü: Yok Bahçeli iktidarın dümen suyuna mı girmiş, yok iktidar karşısında geliştirilen muhalefeti sabote mi ediyormuş? Neler neler!..
İşte bu tür bir kampanya, MHP kamuoyuna boca edilerek, bir yandan MHP camiası, öbür yandan genel kongrede oy kullanacak MHP delegeleri etkilenmeye çalışılıyor.
Mesele bununla kalsa, hadi ne ise deyip geçilebilir.
Fakat Haber Türkten CNNe, çeşitli televizyon ve gazetelerin Koray Aydını gün aşırı ekranlara taşıması da buna eklenecek olursa, ilgili kongrenin MHP ile sınırlı olmadığı, büyük sermaye Baronlarının yanı sıra, Ergenekon merkezli bazı çevrelerin de MHPnin geleceğine büyük bir yatırım hazırlığına giriştikleri sonucuna ulaşılır.
İsterseniz meseleyi biraz daha somutlaştırmaya çalışalım:
Bildiğiniz gibi 28 Şubat sürecinde bazı dinî tarikatların üzerine ağırlıklı şekilde gidilmiş, onların bir haylisi korkutulmuş, liderleri yurdu terk etmek mecburiyetinde bırakılmıştı.
Bu operasyonların amacı, bir yandan dinî yapıları çözmek, öbür yandan da kalan unsurları kontrollü/bağlantılı unsurlara dönüştürmekti.
İlgili süreçte kısmî bazı muvaffakiyetler sağlandığını bilenler az değildir. Onlara ise burda girme imkânımız bulunmamaktadır.
O dönemde benzer operasyonlara maruz kalan gruplardan birinin de, MHP ve birtakım yan kuruluşları olduğu malûmdur.
Bilhassa da milliyetçi-muhafazakâr aydınların toplandığı kuruluşlardan biri olan Aydınlar Ocağının nasıl bir sınav verdiği bilinen bir husustur.
Yani 28 Şubat darbesi Türkiyeyi ekonomik olarak iflâs ettirir, her türlü dinî ve millî hakları baskı altına alır, ayrıca da bu ortamda Türkiyeyi ve Türk ordusunu göbeğinden İsraile bağımlı hale getirirken; bu politikaları savunacak ortak bir cephe teşkilinden de geri durmamıştı. Kamuoyuna sunumu Atatürkçülük olarak yapılan; içi ve özü ise ABDli Neo-Conlara ve İsraile bağımlı bir nevi kiralık roller ki, MHP o dönemde bu politikalara icbar edilerek ortak edilmek istenmişti.
Dolayısıyla MHPnin DSP ile koalisyonuna bu açıdan bakmak gerekir.
Dahası MHPnin idamın kaldırılması ve Aponun idamından vazgeçmesi de gene o baskıların bir sonucu olmamış mıdır?
Fakat biz MHPnin o emrivakilere isteyerek boyun eğdiğini de düşünmemekteyiz.
Çünkü MHP ve Devlet Bahçeli; (Kemal Derviş, İsmail Cem ve Brütüsü) tarafından Ecevitin bertaraf edilmek, o arada Çevik Birin Genelkurmay Başkanı yapılmak istendiği bir sırada, o oyunu bozmayı başarmış, hükümetten çekilmeyi de göze alarak Türkiyeyi 2002 seçimlerine götürmek basiretini göstermişti.
İşte o tarihi anlardır ki, Türkiyenin 28 Şubat cenderesinden çıkışını sağlamıştır.
Böyle olduğu bir durumda şimdi MHP, o acılı geçmişin yaralarını sarmaya çalıştığı ve kendini daha sağduyulu ve milli bir çizgiye oturtmaya hazırlandığı bir sırada, o eski 28 Şubat artığı çevreler el birliği ile, MHPyi yeni baştan kuşatmaya çalışıyorlar.
28 Şubat döneminde MHPyi DSPnin kuyruğuna ekledikleri gibi, şimdi de orijini malûm Kemal Kılıçdaroğlunun ve CHPnin kuyruğuna yamamak istiyorlar.
CHP, Aydınlık gazetesi, İşçi Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği ve bir de ABDli Neo-Conların geriden geriye destek verdiği bir muhalefet ortak cephesi!..
Her şey tamam, fakat gene de tatmin olmuyorlar. Çünkü 28 Şubat döneminde vuku bulan o eski rüyanın tekrarı için, MHPnin ipinin de ellerinde olması gerekmez mi?
Büyük inşaat ve ihale ustası Koray Aydın ise, o taraklarda hiç bezi yokmuş gibi davranıyor. Aynen Şişli Belediye Başkanı gibi, durmaksızın şirinlik muskası dağıtıyor.
Büyük sermayeye, cemaatlere, ülkücülere ve delegelere, o da yetmez birtakım baronlara!.. Eğer buradan bir başarı doğarsa, ipotek altına giren Koray Aydın değil, doğrudan doğruya MHP olacaktır.
Sanırım böyle bir endişe yüzündendir ki, 28 Şubat döneminin türlü tecrübelerine hâiz Meral Akşener, suskunluğunu bozarak son anda tercihini Bahçeliden yana koymak ihtiyacını duymuş!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.